Tahmin Çeviri Fransızca
24,968 parallel translation
- Ben de öyle tahmin etmiştim.
Oui, ça en a l'air.
Onun için çok zor olduğunu tahmin edebilirsiniz. Ama sizi ve Richard'ı hatırlıyor. Ve sizi istiyor.
Vous imaginez bien qu'elle a vécu un enfer, mais elle se souvient de vous et Richard, elle a demandé à vous voir.
Şimdi tahmin et kaç yaşındayım?
Maintenant, allez-y, devinez mon âge.
Tahmin ediyorum ki Grace'in öldürüldüğünü anladığımızda bunu yok etmeye çalıştınız.
Je pense que vous avez essayé de le détruire quand vous avez entendu qu'on avait trouvé comment Grace avait été empoisonnée.
Minor, tahmin et kim biraz kemik buldu!
Minor, devine qui t'as trouvé des os.
# Tahmin edersiniz az çok #
♪ Je sais que tu as deviné ♪
- Tahmin et bagajda ne bulduk?
Devine ce qu'on a trouvé dans le coffre?
Buzdolabında ne bulduk tahmin et?
Devine ce qu'on a trouvé dans le frigo?
Raporumda yazdığım gibi, ki okumadığınızı tahmin ediyorum.
Comme je le dis dans le rapport, que vous n'avez pas lu je suppose. On va le lire.
Kim olduğunu tahmin edemezsin.
Et tu ne devineras jamais qui c'est.
Tahmin et kim döndü.
Devine qui est de retour.
Şu bijon anahtarında kimin parmak izlerini bulduğumuzu tahmin etmek ister misin?
Devinez quelles empreintes nous avons trouvé sur ce démonte-pneu?
O parayı bulunca sana ne olacak tahmin et.
Devinez ce qui va vous arriver quand je trouve cet argent?
Ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar yaşını tahmin edemezlerdi.
Peu importe le nombre de fois qu'ils essayaient, ils ne pouvaient pas deviner son âge.
Tahmin edeyim. Asıl kararınızı verdiniz?
Vous avez enfin décidé?
Büyük sayılar yasasına göre tahmin edilemeyen oyuncular ya da mesajlar büyük miktarda olunca, tahmin edilebilir bir şekilde hareket eder. Bunu da yazabiliriz.
La loi des grands nombres affirme qu'un grand nombre imprévisible de joueurs, ou de messages... se comporte collectivement d'une façon très prévisible, d'une façon que nous pouvons déduire avec précision.
Eğer ağ büyükse, bunun performansını tahmin edebiliriz.
Et donc, les performances du réseau ne sont prévisibles que s'il est vaste.
Günümüzde internetteki tahmin edilemez oyuncuların büyük sayısı internete en büyük kazançlarından birini sağlamıştır.
Aujourd'hui, la quantité impressionnante de joueurs imprévisibles sur internet explique en partie l'immense gloire dont il s'est revêtu.
Tekrar edeyim, Werner, bunu yanıtlayamam çünkü tahmin yapmıyorum.
Je vous le répète : Werner, je ne peux pas vous le dire, parce que je ne peux pas prédire.
Mesaja bakıp, acaba bu başkası gibi davranan biri mi tahmin etmem gerekiyor.
Du coup, on essaie de deviner si un message nous vient de quelqu'un qui fait semblant d'être quelqu'un d'autre.
Diğeri ise, bir dış uyaran yüzünden değil tahmin edilemez şekillerde ilerleyerek ortaya çıkan bir eylem modeli.
L'autre concept est tout simplement lié à... un ensemble d'activités qui se dégage. sans relever de certaines stimulations externes. Il s'agit de... quelque chose qui se développe selon un schéma imprévisible.
Bence internette bunların ikincisi, tahmin edilemeyen şekiller var.
Je crois que ce second schéma s'applique à internet.
İnternette tahmin edilemez, bazı durumlarda durdurulamaz birçok eğilim bulunuyor.
Internet est donc constamment traversé par pleins de courants. Ils sont imprévisibles, Et dans certains cas, imparables.
İnternet bence şu ana kadar çoğunlukla tahmin edilemez oldu.
D'après moi, Internet a toujours été imprévisible, jusqu'à présent.
Ama bilinci anlamadığımız için tahmin yapmaya çekiniyorum ve internete ne olacağını bildiğini iddia eden kimse de dinlemeye değmeyecektir.
Mais vu que même le concept de conscience nous échappe, je m'abstiens de tout pronostic. Et je pense qu'une personne qui prétend savoir ce qu'il adviendra d'Internet ne mérite pas d'être écoutée.
İyi nedenlerden dolayı, iki trilyon yıl öncesi hakkında tahmin yapmamaya çalışıyorum.
J'essaie de ne faire aucun pronostic sur ce qui se passera avant 2 000 milliards d'années. Pour de bonnes raisons.
Tahmin edeyim.
Laisse-moi deviner.
Tahmin ettiğimiz gibi elimizde resmen bir seri katil var.
Comme prévu, on a bien affaire à un tueur frénétique.
Ona cevaplar borçluyum, daha fazla acı değil bu yüzden, güzel bir talihsiz Asyalı sürücünün onu ziyaret ettiği gece, evinin soyulduğunu duyduğum zamanki hayal kırıklığımı tahmin edemezsin.
Je lui dois des réponses, pas des ennuis, alors tu imagines ma frustration quand j'ai appris que sa maison avait été cambriolée le même soir que la visite d'une belle automobiliste asiatique en détresse.
Dur tahmin edeyim.
Laisse moi deviner.
Uzak bir tahmin.
Tu refroidis.
- Evet, tahmin ettim.
Je m'en suis rendu compte.
- Walter olanları tahmin edemezdi...
Walter n'aurait jamais pu prévoir...
Adamın olayı tahmin etmek.
Tout ce qu'il fait c'est prévoir
Bu vakada gereksiz olacağımı tahmin etti.
Il a prévu que je ne serais pas nécessaire dans cette affaire.
Happy'le birlikteliğimizden Scorpion'un göreceği tüm o hayali zararları tahmin etti.
Et il prédit tous ces problèmes imaginaires qui arriveront à Scorpion parce que Happy et moi sommes ensemble.
Christy? Tahmin et ne oldu?
Christy, devine quoi.
Sakın söyleme, tahmin edeyim.
Attends, laisse-moi deviner.
Üstümden ne kadar baskı kalktı tahmin bile edemezsin.
Tu n'as pas idée de la pression que tu m'as enlevée.
Bu kadar kısa zaman içinde onun yerini almak için buraya çağrılacağımı tahmin edemezdim.
J'ignorais à l'époque que je serais appelée à le remplacer aussi rapidement.
Herkesin önünde size yanaşmamdan mutlu olmayacağınızı tahmin ettim.
J'avais prévu votre réticence à être approché en public...
O zaman bir sonraki durağınızı tahmin edebiliyorum.
Alors je devine où vous allez.
Dur tahmin edeyim, Ezra seninle gidiyor?
Et laissez moi deviner, Ezra viens avec vous?
Çin'in güvenlik bakanıyla eski bir sevgili hakkında konuşacağımı hiç tahmin edemezdim.
Je n'aurai jamais... pensé parler de mon ancien béguin au ministre chinois en charge de la sécurité du pays.
Dur tahmin edeyim.
Laisse-moi deviner.
Tahmin edecek olursam sanırım Müdür Howard'a olayın senin tarafından nasıl gerçekleştiğini anlatmadın?
Donc si je devais deviner, Je dirais que tu n'as pas dit au principal Howard ta pensé?
Seveceğini tahmin etmiştim.
J'ai pensé que tu aimerais.
Böyle hissedeceğimi tahmin etmemiştim.
Je ne pensais pas avoir ces sentiments.
Elektronik müzik sevmem ama ufak bir araştırmadan sonra 2003 yılına ait ne bulduk tahmin et.
Je ne suis pas vraiment une fan d'EDM, Mais une recherche rapide sur la machine à remonter le temps, Et devinez ce que nous avons trouvé datant de 2003.
Federaller bizi onunla görürse ne sonuca varacaklarını tahmin etmek mümkün değil.
Les fédéraux nous ont vus avec lui, vous savez ce qu'ils vont en conclure.
Tahmin edeyim.
Laissez-moi deviner :