English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ U ] / Uyandırın onu

Uyandırın onu Çeviri Fransızca

78 parallel translation
Aynı bölükten geliyoruz. Uyandırın onu.
On vient de la même compagnie.
Başka? Daha 2 : 30. Uyandırın onu.
Que veux-tu qu'il fasse à 2 h 30?
Onun adı ne? Uyandırın onu!
Comment s'appelle-t-elle?
Müzik! Uyandırın onu!
Musique, éveille-la
Uyandırın onu önce.
Il faut la réveiller!
- Uyandırın onu.
- Il dort.
- Uyandırın onu. bana odasını gösterin.
- Montrez-moi sa chambre.
Uyandırın onu.
Réveillez-le.
Uyandırın onu, yoksa ikinizi de vururum.
Réveillez-le ou je vous tue tous les deux.
Uyandırın onu ve konuşturun.
Réveillez-le.
Uyandırın onu.
Réveillez-la.
Rosita eğer onu erken uyandırırsak doğum günü şarkısını bozmuş oluruz.
La chanson d'anniversaire sera gâchée si on la réveille trop tôt.
Onu Bayan Claythorne çağırsın. Daha az kuşku uyandırır.
Elle sera moins sur ses gardes.
Uyandır onu, beyaz adamın kaltağı!
Réveille-le, putain!
Onu benden daha uzun süredir tanıdığın için onu uyandırırken dikkatli olman gerektiğini biliyorsundur çünkü sarhoşluğu gerçekten çok pis.
Tu le connais mieux que moi. Ne le réveille pas trop brusquement. Il est mauvais quand il a bu.
Yaptıklarımızdan dolayı tek korkum uyuyan bir devi uyandırmış ve onu korkunç bir hınçla doldurmuş olmaktır.
J'ai peur que nous n'ayons... réveillé un géant endormi et que sa réaction soit terrible.
Oh hayır.... Uyandıracaksın onu Timothy!
Elle va réveiller Timothy!
Eudora Fletcher toplantıya Zelig de katılır diye umut eder.Eğer onu görürse... kendisine beslediği duyguların Zelig'i uyandıracağını düşünür.
Eudora Fletcher a l'espoir que Zelig y sera... et, si elle peut le rencontrer... les sentiments profonds qu'il a toujours eus pour elle... se ranimeront.
Beni uyandırıp onu yakalayacaksın.
Je le saisirai quand tu me réveilleras.
George'layken bir gürültü duyduğumda onu uyandırırdım, o da tabancasını çıkarırdı. Sonra mermileri bulması gerekirdi, çünkü mermileri sürekli saklardım. Daha sonra, mermileri bulunca da sevişirdik.
Du temps de George, je le réveillais la nuit, il sortait son fusil, cherchait les balles que j'avais cachées, puis on faisait l'amour.
Elimde olsa onu son uykusundan uyandırırım.
je n'ai rien à voir avec ce qui lui est arrivé.
- Onu uyandırın. - Kendi kendine ayılmasını tercih ederim. - O lükse sahip değiliz!
Une très importante découverte scientifique nous attend.
Riski ne olursa olsun, onu uyandırın. Şimdi!
Pensez-vous qu'un capitaine doive justifier chaque ordre?
Oh-oh, Sanırım onu uyandırdık. - Hoşça kalın.
Oh-oh, je crois qu'on l'a réveillé.
Kamyonla gelip onu uyandırırsın.
et tu reviendras en camion pour la réveiller.
Dikkatini verirsen, belki onu uyandırırsın.
Concentrez-vous! Vous allez le réveiller!
- Onu uyandırın!
Réveille-le!
Onu uyandırıp da, üzmeyeceksin, anladın mı?
Et tu le réveilleras pas. C'est compris?
Hadi Stu, onu uyandırın.
Vas-y, Stu, réveille-le.
Lütfen onu uyandırın.
Réveille-le, je t'en prie.
Onu uyandırın.
Pas un moment à perdre. Réveillez-la.
Onu uyandırın.
Alors?
Birisinin gelip de, onu uyandırmasına bağlı olan, zavallı bir köle gibi. Onun düşünceleri bile midemi bulandırıyor.
II est à l'entière disposition de n'importe quel idiot qui le demande.
Umurumda değil. Onunla konuşmak istiyorum. Onu uyandırın.
Il faut qu'on lui parle, réveillez-le.
Isırığın onu uyandırıp uyandırmayacağından herhangi bir derecede emin olamazsınız, değil mi?
à 100 % que la morsure l'aurait réveillée?
Bayan Mariani geceleri sebze halinde çalışır. Gündüzleri de uyur. Onu uyandırmanın sırası değil.
Mlle Mariani travaille au marché la nuit, et dort la journée.
Kanalı tamir edip Talyn'in kalori akışını eski haline getirmeliyiz. Öyleyle, onu uyandır.
Il faut réparer le conduit et restaurer le flot calorique de Talyn, alors réveille-le!
Bir de, televizyonu bozuk, o yüzden, birbirinizi yemeye başladığınızda onu da uyandırın ki seyredebilsin.
Sa télé est cassée, alors si vous vous secouez, réveillez-le pour qu'il regarde.
Onu uyandırın. Hemen.
Réveillez-la.
Onu uyandırın.
Réveillez-la.
Onu uyandırıyorum ve "selam hayatım" diyorum, ve o sırtını dönüyor.
Me rejette? Je la réveille et lui dis : "Allez, chérie..." et elle me rejette.
- Pekala, uyandırın onu.
Mets-le debout.
Hey kadın, sadece uyandır onu, şimdi!
Va le réveiller!
Herkesin indiğini gördüğün zaman onu uyandırırsın.
Quand tu verras tout le monde sortir, réveille-le.
Uyandırın onu!
" Réveillez-la!
O halde onu uyandırın.
Eh bien, réveillez-le.
Bir süre sonra da sopanın topa vurmasının gevrek sesi gelir ve o kadar gevrektir ki ahşabın yanık konusu gelir, aniden uyandırır ve heyecanlı, karmaşık ve muhtemelen anlamlı bir şey görmek için gözlerini açarsın ama başta çok sıkıldığını için onu da kaçırırsın.
SECTION HUIT
Seninkileri almaya kalkarsan onu uyandırırsın.
- Non! Si tu les prends il se réveillera.
Pijamasının arkasına bilye dikmiş, tam horlamak üzere hareket ettiğinde bilye onu hemen uyandırıyormuş.
Elle a cousu une * bille / marbre * en haut de son pyjama et dés qu'il roulait sur le dos pour ronfler, ça le réveillait.
Onu 100 yıl sonra uyandırırsın ve mucizevi şekilde iyi mi olur?
Tu le réveilles dans 100 ans et il ira miraculeusement mieux?
Onu uyandırın. Onunla konuşmalıyım.
Faites-le revenir à lui.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]