English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ V ] / Ve babam

Ve babam Çeviri Fransızca

9,519 parallel translation
Ama son bir ay içinde Slade Wilson'ın kafasına bir silah dayadım ve babamı neredeyse iki kere öldürüyordum.
J'ai tenu une arme sur la tête de Slade Wilson et presque pris la vie de mon père deux fois.
Shado ve babam, üç yıldır kayıp.
Shado et mon père ont disparu il y a trois ans.
Ama Shado ve babam...
Mais Shado et mon père...
Ve babamın adı Joginder Singh'di annemin adı da Jagjinder Kaur'du.
Mon pére s'appelait.. Joginder Singh... et ma mére s'appelait Jagjinder Kaur.
Annem ve babamın hayaları boyunca uğraştıkları her şey gidecek.
Ce que maman et papa ont mis une vie à construire, disparaîtra.
Annem ve babamın kendi restoranları var.
Mon père et ma mère, ils ont un restaurant.
Hayır, senin ve babamın Derry'de olduğunu hatırlıyorum. Sonra bir keresinde Cleaves Mills'a go kart yapmaya gitmiştik ama Haven'ı hatırlamıyorum.
Non, non, je me souviens de toi et Papa dans le Derry et de cette fois où on est allés faire du karting à Cleaves Mills mais non, non... pas Haven.
Burs demek. Ve babam klima sistemleri kuruyor,
Et mon père installe des systèmes d'air conditionné.
Bir gün annemi öldüren kişiyi de bulacağım ve babam için adaleti sağlayacağım.
Un jour, je trouverai qui a tué ma mère... Et j'obtiendrai justice pour mon père.
O da durumu babama açıkladı ve babam dedi ki :...
Il explique tout ça à mon père et mon père lui dit :
-... ve babamın tam önünde ağzının içine sokup kendini vurur.
Il a sorti un flingue et il s'est tiré une balle dans la bouche, en face de mon père. - Putain!
- Skye Ward ve babam olmasaydı- -
- Skye... - à l'origine de tout ça!
Benimle birlikte değişen kadın, Raina Gordon onu ve babamı da aldı.
La femme qui s'est transformée avec moi, Raina... Gordon l'a prise, elle et mon père.
O ve babam sıkı dostlardı.
Lui et mon père étaient des amis proches.
Sırf sahip olabilesin diye, ama sen ve babam bana karşı büyük bir günah işlediniz ve hayatta hiçbir şey kazanamamamın suçlusu sizlersiniz. "
Mais vous l'aurez. Vous et papa avez commis un vrai péché contre moi. C'est de votre faute si je n'ai rien fait de ma vie. "
Sadece... annem ve babam daha uçaktalar...
C'est juste que... ma mère et mon père sont en plein vol...
Gerçekten yine bu eli yapmamız gerektiğini düşünüyorum çünkü burada zaten yol açtın ve babamın kurşun askerleri yirmi dakikaya gelir.
Je pense vraiment qu'on devrait refaire la même main, vous avez déjà fait les trous là, et les petits soldats de mon papa sont changés toutes les 20 minutes...
Bir gün annemi öldüren kişiyi de bulacağım ve babam için adaleti sağlayacağım.
Et un jour, je trouverai qui a tué ma mère... Maman! Et obtiendrais justice pour mon père.
Babam her terminale, istasyona ve havaalanına insan koydu.
Mon père a mis des hommes à toutes les station de bus, trains et aéroports.
Sanırım dört. Babam ve birkaç Yerel Polis.
Quatre, je crois... mon père et des flics de la police tribale.
Babamın gelip seni evden çıkardığı ve seni aşağı sokağa götürdüğü, ve duyduğum kadarıyla senin ağzını burnunu kırdığı zamanı hatırlıyor musun?
Tu te souviens quand mon père est venu chez toi, et t'a sorti de la maison pour t'emmener à la rivière, et d'après ce qu'on m'a dit, il t'a tabassé?
Babam kapı deliğinden baktı ve beni odama gönderdi.
Papa a regardé par le judas et m'a envoyé dans ma chambre.
Babam seni soruyor ve telefonlarına dönmediğini söylüyor.
Papa pose des questions. Tu le rappelles pas.
Evet. Babam, ben ve sen.
Mon père, moi... toi.
Senin faturan yok ve o da babamın masası.
Tu payes rien, et c'est le bureau de papa.
Bizi o büyüttü. Babam Fransız'dı ama kardeşim ve ben -
Elle nous a élevés, mon père était Français et...
Herkes parayı babamın bize verdiğini ve bizim inşa ettiğimiz imparatorluğu inşa etmek için çılgın olmak gerektiğini söylüyorlar.
Tout le monde dit que c'est papa qui nous a donné tout cet argent... et qu'il faut être fou pour construire un empire comme nous l'avons fait.
Babam iyi olduğuna ve hepimiz bir arada olduğumuza göre açıkça konuşacağım.
Maintenant qu'il va bien et que nous pouvons parler, parlons ouvertement...
Annem, babam ve 40 kalaşnikof. Üç roketatar.
papa, maman, 40 kalachs, et 3 lance-roquettes.
Bunun yerine babam okula gitti ve öğretmeninle okulunu temsil etmeyi hak etmediğin için takımda oynamaman için konuştu.
A la place, il est venu au club, il a dit à l'entraîneur que tu arrêtais parce que tu ne méritais plus de représenter le club.
Sen doğduktan sonra babam gerçeği öğrendi ve ikinizi de terk etmemi söyledi.
Après votre naissance, mon père a découvert la vérité et m'a ordonné de vous rejeter.
Babam hakkında mı konuşmak istiyorsunuz, yoksa Gruber ve Danzig'i yakalamak mı?
Vous voulez parler de mon père ou capturer Gruber et Danzig?
Ama babamın ve büyükbabamın şirketin içinde olduğu bu yasa dışı şeylerden haberi olduğunu ve sessiz kalmayı tercih ettiklerini söyledi.
Mais il a dit que mon père et mon grand-père savaient pour les choses illégales que la compagnie faisait, et ont choisi... Ils ont choisi de ne rien dire.
Babam bu işe bulaştı ve iyi ya da kötü ona bir şey ifade ediyorum...
Mon père est impliqué. Et pour le meilleur ou le pire, je compte pour lui,
Babamı ve Raina'yı nereye götürdünüz?
Mon père et Raina... Où les as-tu emmenés?
Ve burada durup anne babamın ve ağabeyimin beni nasıl zayıf bir hâle...
Et je pourrais me tenir ici et expliquer encore comment mes parents
Babamın neredeyse öldüğü ve Luncheonette'in soyulduğu güne.
Sur ce jour où notre père a failli mourir et que notre studio aurait été cambriolé.
Çünkü babam iyileşecek ve para sorunu yaşamayacağız.
Parce que papa va aller mieux, et on n'aura plus aucun problème d'argent.
Sadece babamın dediklerine güvendim ve bulunmak istemediğine inandım.
J'ai juste cru mon père et assimilé le fait qu'elle ne voulait pas qu'on la trouve.
Babam konusunda ve...
À propos de mon père et-et...
Çocuğuma bir şey bırakmak istiyorum babamın bana bıraktığı gibi, ve şu anda bunu, seni hayal kırıklığına uğratmadan yapamam.
Je veux laisser quelque chose a mon enfant comme mon père m'a laissé quelque chose, et en ce moment je n'arrive pas a faire quoi que ce soit sans te décevoir.
Ve sanırım babam olsaydı da böyle yapardı.
Et je pense que c'est ce que mon père aurait fait.
Ve biliyorsun, babamı gayet iyi tanıdım.
Et souviens-toi, j'ai bien connu papa.
Babamın çok büyük bir suçlu olduğundan şüpheleniyorum ve üveyannemin de güvenliğinden endişe ediyorum.
Je pense que mon père pourrait être un génie criminel et j'ai peur que ma belle-mère court un grave danger.
Ve benim babamın katilinin üvey annem olduğu ortaya çıktı, yani Sin Rostro.
Et l'assassin de mon père s'est avéré être ma belle-mère, Sin Rostro.
Babam öldü, ve benim hatam yüzünden, oteli kaybedebilirim.
Mon père est mort, et à cause de mon merdier, son hôtel pourrait couler.
Kötü bir dönemden geçiyordum, babam öldü, otel batıyordu, ve bunun altından kalkamadım, ve seni sürekli, hayal kırıklığına uğrattığım bir ilişki... senin için savaşmak yerine, ben kaçtım.
J'allais mal, mon père venait de mourir, l'hôtel était en mauvaise posture, et je n'arrivais pas à gérer ça, en plus d'une relation, et je savais que je te laissais tomber... alors, au lieu de me battre pour toi, j'ai fui.
Ve buna memnunum, çünkü annemin bir şekilde bu kadar kötü olmasından, babamı örnek aldım.
Et j'en suis content, parce que depuis que ma mère a été horrible avec moi, je commençais à l'idolâtrer.
Babamın büyük ve gösterişli laboratuvarı. Akşam yıldızlarıyla doluydu.
Le grand et obscur laboratoire de papa... remplis des étoiles du soir.
Dün babam öldü ve sen eve bile gelmedin.
Mon père est mort hier et tu n'es même pas venu.
Barry, Zoom ve yandaşları babamın ölmesinin sebebi.
Barry, Zoom et ses partisans sont les raisons de la mort de mon père.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]