English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Y ] / Yok olmuş

Yok olmuş Çeviri Fransızca

889 parallel translation
Conway yine yok olmuş.
Conway est parti à nouveau.
Lastik izleri yok olmuş tabii, ama elimizde alçı kalıpları ve fotoğraflar var.
Les empreintes sont parties, mais on a les photos.
Kurt, iki dakika önce aynanın yanına bir sürü gömlek koydum. Yok olmuş.
II y a 2 minutes, j'ai mis des chemises près du miroir.
- Hepsi yok olmuş.
Tous disparus.
Sanırım benim durumum da böyle. Uzun zamandır yok olmuş gibiydim şimdi ise yeniden var oldum.
C'est comme moi, disparu, je remonte à la surface.
Evet. Yok olmuş kariyerin peşinden, hala uyur gezer gibi koşuyordu.
Elle déambulait sur les sommets vertigineux de sa gloire passée.
Belki sahile döndüğümüzde herkes yok olmuş olacak.
Et quand on rentrera, tout le monde aura disparu.
- Evet, hastaneden yok olmuş.
- Elle a disparu de l'hôpital!
Ulaştıkları yükseklikleri. Ama sonra, görünüşe göre tüm tarihlerini zirveye çıkaracak çok büyük bir başarının eşiğindeyken bu mükemmel ırk bir gecede yok olmuş.
Ils avaient atteint de reels sommets... mais alors qu'ils etaient a la veille d'une decouverte supreme... qui aurait couronne toute leur histoire... cette race semi-divine disparut en une nuit.
Uyandığımda keşke yok olmuş olsa.
S'il pouvait disparaître à mon réveil!
Tarlalar yok olmuş.
Les champs de céréales ont péri.
- Tüm dosyalar yok olmuş.
- toutes les archives ont disparu.
- Yok olmuş.
- Disparu.
Panohai binlerce yıl önce yok olmuş.
Elle n'existe plus depuis des milliers d'années.
- Profesör yok olmuş!
Le professeur a disparu. Envolé!
Evet, karargâhımı batık bir volkanın yamacına kurdum. Yok olmuş bir şehrin yerine.
Oui, j'ai fait construire ma demeure sur le versant immergé d'un volcan.
Yok olmuş.
Elle est partie.
Eldivenlerimi alıp yok olmuş bu yağmurlu havada.
Il a pris mes moufles et, hop, disparu sans laisser de traces.
Yok olmuş ve adını Bill Carson olarak değiştirmiş
Il disparaît et devient Bill Carson.
Proteus çoktan yok olmuş olabilir.
Et si le Proteus était déjà détruit?
Yok olmuş, değil mi?
Disparu, hein?
Yok olmuş olsaydı, enkaz işaretleri alırdım.
S'il avait été détruit, j'aurais relevé des débris.
- Kuzey Yıldızı'na giderken Tau Ceti'nin meçhul bir bölgesinde yok olmuş.
- Dernièrement en route pour l'étoile du nord Il a disparu dans les régions inconnues de Tau Seti.
Beyninin yarısı keder ve öfkeden yok olmuş halde.
Elle est toute à son chagrin et à sa haine.
Bu korkunu hafifletmek isterdim, tüm mürettebatının yok olmuş olabileceği korkunu.
J'aimerais apaiser votre appréhension, votre peur que votre équipage n'existe plus.
Ve siz öldüğünüzde, Cehennemi anımsatan son şey de yok olmuş olacak.
Quand vous serez mort... le dernier survivant de l'enfer aura disparu.
Bugün dünya, marş eden birliklerin topuklarının altında sarsılıp dünyanın büyük bir kısmı, açgözlü ve kuvvet hırsı olanların önünde titrerken biz Amerikalıların, henüz yeni olmuş geçmişimizi hatırlayacak vaktimiz yok geçen her nesille daha da mükemmelleşecek bir devir ta ki bir gün insanlar bunun asla olamayacağını düşünene kadar.
La terre résonne du pas des troupes en marche. Des hommes ivres de pouvoir menacent le monde. On a peine à se souvenir d'une époque aux U.S.A. Si incroyable, qu'avec le temps, elle paraîtra invraisemblable.
Gören yok, ama anlasilan böyle olmus.
Personne n'a rien vu.
- N'olmuş? Çocukların geleceği yok mu?
On n'a pas d'avenir?
Zaten bir hata olmuş olmalı. Otelimizde hiç boş oda yok.
Mais il y a eu une erreur, car toutes nos chambres sont occupées.
Danimarka kralından haklı bir talepte bulunacak olup da sessiz kalmak olmaz. Nedir istediğin Laertes? Rica minnete gerek yok, isteğini olmuş bil şimdiden.
Que souhaites-tu de moi?
Karım, çocuklarım, ailem yok. Tamam olmuş.
Pas de femme, ni d'enfants.
- Saat 5 olmuş ama hâlen uykum yok.
Déjà 5 h et je n'ai pas sommeil du tout.
Olan olmuş. Ardından ağlamanın yararı yok.
Le vin est tiré, il faut le boire.
Yanıp kül olmuş bir ruhun gururunu artık ne yok edebilir.
"Qu'est-ce qui pourrait détruire " l'orgueil d'une âme brisée?
Masum görüntün yok olmuş.
Les années ont effacé tes marques d'innocence.
Burada senin avantajlarına sahip olmuş hiç kimse yok.
Pas un homme ici n'a eu vos chances.
Zayıf bir adam. 1.70 boylarında. Parmak izleri de asit nedeniyle yok mu olmuş?
Un homme mince, d'un mètre 75, les empreintes brûlées à l'acide?
Belli ki o da çok sorun yaşamış ve zorlu bir hayatı olmuş ve onun hiç bir seçkin veya garip bir tarafı yok.
elle a beaucoup de problèmes et mène une vie difficile, elle n'a rien de distingué ni d'insolite,
İyi organize olmuş bir ailesiniz. Bunu söylemeye hakkın yok!
Une maison avec une grille et un jardin.
Bir adamın vahşice öldürülmesine neden olmuş... bir diğerinin de bir ihtimal hapse atılmasına neden olacak... bir donun komik bir tarafı yok.
Discuter au sujet d'un slip n'a vraiment rien de comique, lorsqu'il s'agit de la mort violente d'un être humain. Et peut-être aussi de l'incarcération d'un autre.
Yok olmuş!
Disparues!
- Ne olmuş? Yok bir şey.
- Rien.
Bak, burası harap olmuş durumda ve çalışabileceğin bir yer yok.
Vous n'êtes plus en état de travailler.
Ne olmuş iki kez evlenmişse? Engelleyen bir yasa yok. Olsaydı bana yıllar önce engel olurlardı.
Il n'est pas interdit de se marier deux fois, ou on m'aurait arrêtée depuis longtemps.
Var olmuş olan her şeyin, her yerde yok oluşu.
De tout ce qui existe partout.
Tüm dünya yakında yok olacak. Kararmış, un ufak olmuş bedenler küle dönecek.
Le monde court à sa perte, des corps décomposés tombant en cendres.
- Şikago'da, hükûmet yok olmuş.
- Ils ont failli prendre le pouvoir.
Mermiyle delik deşik olmuş bir cesedi yukarı göndermeye gerek yok.
Il aurait été dommage de téléporter des cadavres.
Kocası ölmüş, çocukları yok her şey yıllar önce olmuş, kimi arayacağız ki biz?
Mais le mari est décédé, il n'y a pas d'enfants, ça s'est passé il y a des lustres, qui diable cherche-t-on?
Hiçbir şeyim yok, bütün yüzüm paramparça olmuş.
J'ai plus qu'un visage arraché.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]