English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Ç ] / Çok kötü durumda

Çok kötü durumda Çeviri Fransızca

268 parallel translation
- Bacağı çok kötü durumda efendim.
Sa jambe est en mauvais état.
Çok kötü durumda olmasına rağmen devam ediyor..
Il était mal en point.
Çok kötü durumda.
Elle passe un mauvais moment.
Kız çok kötü durumda ama yakında anlarız.
Elle est mal en point mais nous serons vite fixés.
Çok kötü durumda değil.
Ça n'est pas très grave.
- Çok kötü durumda.
Il est terrorisé.
Van Gelder çok kötü durumda ve sizin tehlikede olduğunuzu söylüyor.
Van Gelder est extrêmement agité. D'après lui, vous êtes en danger.
- Maalesef çok kötü durumda.
Elle est hélas dans un triste état.
Bacağım çok kötü durumda, Julia da dans etmeye bayılır.
J'ai mal à une jambe, et Julia meurt d'envie de danser.
Ya arabam... çok kötü durumda olmalı.
Pas tout de suite. Je récupère. Et la voiture?
Çok kötü durumda.
- par ici C'est grave.
Patsy Wheelan çok kötü durumda.
Patsy Wheelan traverse une passe difficile.
... bir başka sakatlanma ve bu sefer Sonny Tannen. Çok kötü durumda.
Un autre blessé... c'est Sonny Tannen, il semble bien sonné...
Bacağı çok kötü durumda ve enfeksiyon çok hızlı yayılıyor.
Sa jambe est mal en point, ça s'infecte rapidement.
Çok kötü durumda.
Cette petite, elle est dans le 36e dessous.
Sanırım o çok kötü durumda.
Je crois qu'il va très mal.
Çok kötü durumda.
Elle ne va vraimment pas.
Çok kötü durumda bir oda istiyoruz.
On veut une chambre très modeste.
Hastaneden aldığım son bilgilere göre çok kötü durumda. Eğer hemen ameliyat olmazsa muhtemelen...
L'hôpital m'a appris qu'elle allait mal et que s'ils n'opéraient pas bientôt, elle allait...
Çok kötü durumda, Mr. Lorrimer.
Il va très mal,
Zavallı adam, çok kötü durumda.
Le pauvre n'est plus présent.
- Çok kötü durumda.
Impossible!
Çok kötü durumda.
C'est terrifiant!
Çok kötü durumda.
Elle est en état de choc.
Yirmi kadın bile olabilir. Araba çok kötü durumda.
Pour ce que je sais, il pourrait bien y en avoir 20.
Çok kötü durumda
Stade avancé.
Evet, çok kötü durumda.
Oui, c'est sûr.
İç organlarım çok kötü durumda.
Mes autres organes rendent l'ame.
"Ruhum çok kötü durumda ve uğurlu kurabiyemi almalıyım."
♪ Ai le slip qui démange, et un biscuit chinois?
Bu iş çok kötü bir alışkanlığa dönmüş durumda!
Cela devient une très mauvaise habitude.
Hiç suyu kalmamış durumda. Düne kadar çok kötü değilmiş. Ama artık yorulmuş.
Elle n'a plus d'eau depuis hier.
Bu adam çok kötü durumda. Onu iyileştirirsen konuşabilir.
Cet homme va très mal.
Beni çok kötü bir durumda bıraktın.
Tu m'as causé bien des tracas.
Bugün o, iki yıl öncekinden çok daha kötü durumda.
Son état est pire qu'il y a deux ans, au début du traitement.
Bu beni çok kötü bir durumda bırakıyor.
Ça me met dans une situation terrible.
Bizden çok daha kötü durumda olanlar da var.
Bien sûr. Il n'y a pas que le sexe.
Çok kötü bir şekilde korkmuş durumda.
Elle est terrifiée, docteur.
Çocuğun çok kötü bir durumda olduğu apaçık..
Il est ignoble.
Çok kötü durumda.
Il est dans un sale état.
Onu çok kötü durumda bıraktık.
Je voudrais qu'on lui reparle.
Gerçekten çok kötü durumda ve bu senin suçun.
Il faut que tu fasses quelque chose.
Adamlarımızı bulmaya başlıyoruz. Onları bazen derileri olmadan, ve bazen çok, çok daha kötü durumda bulduk.
On commence à retrouver nos hommes, parfois dépecés, parfois dans un état bien pire.
Bazen bahtsız bir insan bir hayaletten çok daha kötü durumda olabilir.
Parfois, un homme malheureux peut être pire qu'un fantôme.
Atılgan otomatik pilotta uçabilir, ama o virüsle, işler kötü gidecek olursa kendimizi çok beter durumda buluruz.
Accès. SALLES DES ARMES
Sen çok da kötü bir durumda değilsin.
Vous n'en êtes pas là.
Ekonomiden anlamam ama sizi Birleşik Devletler dâhilinde çok daha kötü durumda ki yerlere götürebilirim.
Pour l'économie, je ne sais pas, mais je peux vous citer des villes ou ça va beaucoup plus mal. C'est pas une si mauvaise ville.
Çok kötü fiziksel bir, durumda olacaksın ki bunu görmekten, nefret ederim.
Je serai forcé de te faire corriger. J'ai pas envie de voir ça.
En kötü durumda vergimi çok çok sonra mı ödeyeceğim?
Au pire, je paie mes impôts beaucoup plus tard?
Her iki durumda da dekor çok kötü.
En tout cas, le décor a besoin de quelques retouches.
Burada çok kötü bir durumda kaldım. Anlatamam bile.
Je suis coincé dans une sale situation ici... que je ne pourrais probablement pas commencer à vous expliquer.
Başım çok kötü ağrıyor. Saçlarım da rezil durumda.
J'ai une migraine atroce, et on voit que j'ai fait la sieste.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]