Çıkmaz sokak Çeviri Fransızca
388 parallel translation
Burası çıkmaz sokak.
C'est une impasse.
Çıkmaz sokak ve adam evi izliyorsa...
C'est une impasse. Le type peut l'observer.
Çıkmaz sokak.
C'est sans issue.
Artık bütün yollar çıkmaz sokak.
L'enquête n'a pas encore tout résolu.
Hayır, çıkmaz sokak olmayan bir yol var.
Mais une chose est sûre :
Aşkımız çıkmaz sokak gibi, ama utanmamız gereken bir şey değil.
Notre histoire est un échec, pas une honte.
Bu bir çıkmaz sokak.
C'est une impasse. Que fais-tu?
Tamam, şimdi ne olacak? Çıkmaz sokak.
Et tout ça pour finir dans un trou à rat!
- Çıkmaz sokak.
- Impasse.
- Çıkmaz sokak olabilirdi.
- Ça aurait pu l'être.
Başka çıkmaz sokak yok.
Plus de cachotteries.
Gene bir çıkmaz sokak olacağını düşünmezdim Niye?
Le chemin s'interrompt à nouveau.
Orası çıkmaz sokak.
C'est un cul-de-sac.
- Çıkmaz sokak.
- C'est un cul-de-sac.
Unutma, çıkmaz sokak büyük kuzey duvarının orada.
Souviens-toi, le cul-de-sac est près du grand mur nord.
Çıkmaz sokak galiba.
On dirait une impasse.
Çıkmaz sokak, bok çuvalı.
C'est sans issue, sac à merde.
Nereden bakarsan bak burası çıkmaz sokak.
C'est une impasse, de toute façon.
Burası çıkmaz sokak.
C'est un cul-de-sac!
Morg çıkmaz sokak olmuş.
La morgue s'est révélée une impasse.
Çıkmaz sokak.
Un cul-de-sac!
Orada işte orada duruyor, sanki bir çıkmaz sokak gibi.
Je m'enfonce dans une affreuse impasse.
Evet, ama çıkmaz sokak.
Mais c'est une impasse.
Bu yolun sonu çıkmaz sokak, bilmiyor musun?
Tu sais bien que c'est une voie sans issue.
Tam yaklaştığımda, hep çıkmaz sokak.
Dès que je tiens quelque chose, ça finit en cul-de-sac.
- Çıkmaz sokak. Peki ya 1973'ten sonra?
Et depuis 73?
Burası çıkmaz sokak.
- C'est une impasse, mon pote.
Çıkmaz sokak
C'est râpé.
Bu bir çıkmaz sokak, gördün mü?
C'est une impasse, regarde!
# Burası çıkmaz sokak
C'est un chemin sans fin
Çıkmaz sokak, büyükelçi.
Impasse, Ambassador.
Kahretsin, çıkmaz sokak.
Un cul-de-sac!
Bu kız bir çıkmaz sokak.
C'est une impasse.
Umarım mutlusundur. Tam bir çıkmaz sokak.
Vous êtes content de vous?
Çıkmaz sokak!
Un cul de sac!
- Newman, bu çıkmaz sokak. Hadi ama.
Ça mène à rien.
Çıkmaz sokak değil mi Bay Duvar.
Un cul de sac, oui, Monsieur Mur.
Bana da çıkmaz sokak gibi
C'est sans issue.
- Çıkmaz sokak.
- La rue est coupée.
Bu bu bir çeşit çıkmaz sokak.
C'est une sorte d'impasse.
- Çıkmaz sokak.
- On est dans une impasse.
- Ama heykelin kafası da çıkmaz sokak.
Oui, mais la statue est une impasse.
Burası çıkmaz sokak!
c'est une impasse.
Bir çıkmaz sokak.
Une impasse.
- Umarım bu bir başka çıkmaz sokak değildir.
- J'espère que ce n'est pas une impasse.
Çıkmaz sokak.
Une impasse.
Şimdi, Paris'in tipik bir arka sokağındayız. Bir yamaca bakan çıkmaz bir sokak, ve tuhaf görünüşlü Fransızlar... - Tipik bereli Fransızlardan değil -... bir kamyonu boşaltıyorlar.
Puis on se retrouve dans une ruelle écartée au pied d'une sorte de colline où un groupe de Français vraiment bizarres, pas le Français typique avec un béret, déchargent un camion.
Çıkmaz sokak serseri.
Cul-de-sac, imbécile.
Mike, bu çıkmaz bir sokak haddimizi aşıyoruz!
Ça ne mène nulle part, Mike. On ne fait pas le poids!
Lanet olsun! Çıkmaz sokak!
Une impasse!
- Dredd, burası çıkmaz sokak. - Biliyorum.
C'est un cul-de-sac!
sokak 96
sokakta 53
sokaklarda 17
çıkmak 16
çıkmadı 21
çıkmak istiyorum 39
çıkmalıyım 20
çıkmayacağım 22
çıkmak mı 17
çıkmama izin ver 18
sokakta 53
sokaklarda 17
çıkmak 16
çıkmadı 21
çıkmak istiyorum 39
çıkmalıyım 20
çıkmayacağım 22
çıkmak mı 17
çıkmama izin ver 18