Çıldırdı Çeviri Fransızca
2,371 parallel translation
Ben... ben çıldırdım mı?
Vous êtes fâchés après moi?
Oyunu kaybettiği için çıldırdı. Bağırarak herkesi tehdit ediyordu.
Il avait la haine parce qu'il avait perdu et il criait et menaçait.
Sana çıldırdığını ve davranışının kontrol altında olmadığını söylüyordum
Je dis que tu es fou, que tu dépasses les bornes.
Çıldırdınız mı siz?
Vous êtes fous?
Sürekli aramak zorunda kaldım ve bana pahalıya patladı. Büyükannem yüzüğü bulduğunda çıldırdı.
Je l'ai fait, mais ça coûte cher, et ma mamie a pété les plombs.
Çıldırdın mı sen- -
Tu es fou...
Mindy, çıldırdın mı?
- Mindy, tu es devenue dingue?
Sen çıldırdın ve kör oldun.
Vous êtes devenu folle et aveugle.
Çıldırdı herhalde.
Il est fou.
Çıldırdın.
Tu es folle.
Öğle vakti ama kasaba çoktan çıldırdı.
Il est seulement midi, mais la ville est déjà devenue folle.
- Çıldırdılar, kafayı yediler!
- Hystériques...
Sen de diğerleri gibi çıldırdın.
Tu es fou, Rod. Comme tous les autres.
Çıldırdın mı?
Vous avez pété un câble?
Biliyorum. Çünkü gerçekten çıldırdım.
C'est justement parce que je suis bizarre.
- Sen çıldırdın mı?
- Tu es folle?
Evdekiler çıldırdığımı düşünür!
Ça les rendrait fous, chez moi!
- Sadece birden çıldırdı.
- Elle était juste en colère.
- Çıldırdın mı?
- T'es fou?
Çıldırdı.
Elle est devenue folle.
Çıldırdın mı sen?
Tu es folle?
Ondan ya da çıldırdığından homoseksüel ve engelli olduğundan ya da aileyi mahvettiğinden.
Ça ou il est devenu fou, homosexuel, handicapé, peut être qu'il a renié la famille.
Vince'in 2 yıldır yapmak için çıldırdığı bir film. Şimdi halledebilmiş.
Vince meurt d'envie de faire ce film depuis deux ans, alors il a pensé, tu vois...
Çıldırdığını düşünüyor.
Elle pense que vous avez pété les plombs.
Söyleyeceklerimden çıldırdığımı düşüneceksin ama, beni tutan kadın adamı bir vampirin öldürdüğüne inanıyor.
Tu vas penser que je suis folle de parler de ça, mais la femme qui m'a engagée croit que le meurtrier est un vampire.
Yuri! Çıldırdın mı?
Yuri, t'es folle?
çıldırdın be sen.
C'est dément.
Çıldırdığımı düşündüğünü biliyorum. Belki de öyleyim.
Je sais que tu crois que je deviens cinglée, peut-être.
Sence bunu o mu yaptı? Sen çıldırdın mı?
Tu crois que c'est elle qui a fait ça?
Çıldırdın mı?
T'es pas net? Hein?
Evlilik hakkında bir şey söyleyince çıldırdı. Evlilikle ilgili bir şey söylediğimde sanki hassas bölgesine yumruk atmışım gibi kendini kaybediyor, tıkanıp kalıyor.
J'ai dit quelque chose à propos mariage, lui perdu la boule comme la fois où j'ai mis poing au mauvais endroit, resté coincé.
Yanıma almayı bile düşünmedim şimdi sonsuza kadar gitti. Çıldırdım ama. Açık tabut olayının sorunu da bu işte.
Non, je me suis pas fait retirer un bout de mon canal déférent pour porter une capote comme un ado boutonneux.
Benim için böyle çıldırdığını bilmek beni mutlu ediyor.
Savoir qu'elle est remplie de bile me réchauffe le coeur.
Çıldırdığımı sandım.
J'ai cru que je perdais la boule.
İki insanın birbiri için çıldırdığı tarzda olanını kastediyorum.
- Tu sais, quand deux physiques s'affectionnent physiquement, entre eux.
Sen çıldırdın mı?
T'es dingue?
Yaptıklarımı mazur gösterecek tek şey bu. Tamamen çıldırdım.
Si je dois justifier mon geste, je dirais que je suis devenue folle.
Senin için çıldırdım, bayım!
- Folle de toi, monsieur.
- Çıldırdın ama. - Aynen.
C'est de la folie.
Çıldırdın mı sen?
Tu es dingue ou quelque chose comme ça?
Joy, ne, çıldırdın mı sen?
Joy, quoi, tu es folle?
Hayır, Orada ayakta duruyorduk ve fare ayağımın üzerinden geçti. Ben çıldırdım.
On était tranquille, et j'ai vu ce rongeur à mes pieds, et j'ai eu peur et...
Çekmek istiyorsan durma, ama ben bunu... sen çıldırdın mı?
Si vous voulez tirer dessus, allez-y, mais... Vous êtes fou?
Pekala, benim gerçekten çıldırdığımı düşünüyor musunuz?
Vous me pensez folle?
Çıldırdı!
... - II est insortable!
Çocuklar, çıldırdığımı düşüneceksiniz ama sanki demir bir adam geliyormuş gibi hissediyorum.
Vous allez penser que je suis folle, mais je sens qu'un homme en métal s'approche.
Çıldırdın mı?
T'es fou?
Babam bir balinaya saldırdığını duyunca, benim balinama, çıldıracak.
Quand papa n'est pas là tu attaques les baleines, ma baleine, va piquer une crise.
Senin ortaya çıkman, 74'te açıldığından bu yana yapılandan daha fazla bağış kazandırdı.
Ton passage sur Daytime a engendré plus de dons que depuis leur ouverture en 1974.
O yıldırım bizim üzerimize düştü diyebiliriz. Nanna'yı bizden ayırdı.
Nous, c'est pareil, comme si on était foudroyés et que Nanna nous avait été arrachée.
Omzunda ağladıktan sonra, hemen ona geri giderdi. Adamım, bu beni gerçekten çıldırtırdı.
Vieux, ça me foutrait les boules.