Çıldırmak üzereyim Çeviri Fransızca
85 parallel translation
Bu kuruma suçluları demir parmaklıkların ardına tıkmak için katıldım ama işte halim, çıldırmak üzereyim.
Ce sont les criminels que je voulais boucler!
Çıldırmak üzereyim çünkü borçlarımızı ödeyip buradan gidecek kadar paramız yok.
parce qu'on n'a pas assez d'argent pour payer nos dettes
Çıldırmak üzereyim.
Je ne sais plus quoi faire.
- Dur. Çıldırmak üzereyim.
- Arrête, je deviens dingue.
Ben de yaklaşık bir aydır Ajax bölgesinde yaşayan... eski bir New York'luyum ve çıldırmak üzereyim.
J'ai aussi quitté New York pour venir dans ce paradis il y a juste un mois et je craque déjà.
Sanırım çıldırmak üzereyim.
Je dois perdre la tête.
- Çıldırmak üzereyim.
- Je deviens fou. - C'est nouveau?
Dokuz haftadır bu lanet yerde çıldırmak üzereyim.
Vous devez nous suivre à Scotland Yard pour être fouillée. Ne me touchez pas!
Çıldırmak üzereyim. Seni görmeliyim.
Je sens que je vais éclater.
Çıldırmak üzereyim.
Je perds la tête.
Şu an çıldırmak üzereyim.
Je pète les plombs...
Çıldırmak üzereyim, görmüyor musun?
Tu vois pas? Je tremble.
Ohio'dan kardeşim geldi. Çıldırmak üzereyim.
Mon frère vit dans l'Ohio.
Çıldırmak üzereyim.
Ca, c'est chié!
Stresliyim ve çıldırmak üzereyim!
Je suis à bout de nerfs, je vais devenir complètement cinglé!
Ve çıldırmak üzereyim.
Je vais devenir folle.
Çıldırmak üzereyim.
Ca me rend fou.
Çıldırmak üzereyim.
J'vais péter les plombs.
Çıldırmak üzereyim!
Je deviens dingue, ici!
Çıldırmak üzereyim, tamam mı?
Je deviens dingue!
- Çıldırmak üzereyim.
- J'ai les jetons là- -
Radyo başında çıldırmak üzereyim Devriye işine çıkmayı gerçekten istiyorum.
Je suis des écrous de goin étant sur la radio toute heure. Je voudrais obtenir quelques travaux sur le terrain.
Çıldırmak üzereyim.
Je m'en fous. C'est fini.
Dayanamıyorum Stan. Kuzenim iki haftadır burada ve ben çıldırmak üzereyim.
2 semaines que mon cousin est là, il me rend dingue.
Çıldırmak üzereyim. Lütfen beni ara.
Je suis paniquée, et j'ai besoin que tu m'appelles.
Telefonlar çalmıyor ve çıldırmak üzereyim.
- Peut-être que ma grand-mère va appeler.
Çıldırmak üzereyim.
J'ai l'impression de devenir dingue.
Çıldırmak üzereyim.
Je deviens fou. Tenez.
Jackson şükürler olsun. Çıldırmak üzereyim.
Oh, Dieu merci, je suis folle d'inquiétude
Oh, çıldırmak üzereyim, bayan. Forman.
Oh, je suis déboussolée, Mrs.
Geçmişi bıraktım, çıldırmak üzereyim.
"En laissant tout et tous, au tournant"
- Çıldırmak üzereyim.
- Stan! - Elle m'y pousse, Francine!
- Acele et, burada çıldırmak üzereyim.
Je suis entrain de flipper là
Çıldırmak üzereyim.
Je deviens folle.
Çıldırmak üzereyim.
Il me rend dingue.
Çıldırmak üzereyim.
- Je commence à flipper.
Şükürler olsun. Danny'siz sadece bir kaç saat geçirdim, ama şimdiden çıldırmak üzereyim.
Je n'ai passé que quelques heures sans Danny, et je commence déjà à paniquer.
Burada oturmaktan çıldırmak üzereyim.
Je deviens folle à rester assise.
Çıldırmak üzereyim.
- Je suis paniquée.
Lütfen verdiğim rahatsızlıktan dolayı beni affedin, ama çıldırmak üzereyim.
Excusez cette intrusion mais... Je deviens cinglé.
Çıldırmak üzereyim!
C'est trop génial!
Çıldırmak üzereyim.
Trop génial.
Çıldırmak üzereyim!
Mon Dieu!
Çıldırmak üzereyim.
Je vais devenir dingue.
Çıldırmak üzereyim.
Je pète un plomb, là!
Bak, çıldırmak üzereyim anlıyor musun?
Je pète les plombs.
Çıldırmak üzereyim.
Je pète les plombs.
- Ne oldu? Çıldırmak üzereyim.
- J'ai cassé quelque chose?
Çıldırmak üzereyim.
Je ne peux pas : c'est impoli
- Sandy, çıldırmak üzereyim.
- Quoi?
Şu an çıldırmak üzereyim, anladın mı?
Je flippe.