Özgür değilsin Çeviri Fransızca
53 parallel translation
- Özgür değilsin.
- Vous n'êtes pas libre.
Ama sen özgür değilsin...
Vous n'êtes pas libre, Mark.
Nasıl yani, özgür değilsin?
Tu as dit "pas libre"?
Kendi başına bir şey yapmak için özgür değilsin.
Tu n'as aucune liberté.
Kendin için karar vermekte özgür değilsin.
Tu n'es pas libre de décider ce que tu veux. Tu devrais le savoir.
* Diyebilirsin, özgür değilsin * * Ama endişelendirmiyor beni * * Hayır etme *
Vous pouvez dire que je ne suis pas libre mais ça ne me tracasse pas, pas du tout.
* Özgür değilsin, diyebilirsin * * Ama endişelendirmiyor beni *
Vous pouvez dire que je ne suis pas libre mais ça ne me tracasse pas.
* Özgür değilsin diyebilirsin * * Ama endişelendirmiyor beni *
Vous pouvez dire que je ne suis pas libre mais ça ne me tracasse pas.
* Özgür değilsin diyebilirsin *
- Vous pouvez dire que je ne suis pas libre
* Diyebilirsin, özgür değilsin * * Ama endişelendirmiyor beni *
Vous pouvez dire que je ne suis pas libre, ça ne me tracasse pas.
* Diyebilirsin, özgür değilsin * * Ama endişelendirmiyor beni * * Endişelendirmeyecek beni *
Vous pouvez dire que je ne suis pas libre mais ça ne me tracasse pas.
* Diyebilirsin, özgür değilsin * * Endişelendirmiyor beni * * Hayır, endişelendirmiyor beni *
Vous pouvez dire que je ne suis pas libre, ça me tracasse pas, non, ça ne me tracasse pas.
* Diyebilirsin, özgür değilsin * * Endişelendirmiyor beni *
Vous pouvez dire que je ne suis pas libre, ça ne me tracasse pas.
* Diyebilirsin, özgür değilsin * * Ama endişelendirmiyor beni * * Endişelendirmiyor beni *
Vous pouvez dire que je ne suis pas libre mais, ça ne me tracasse pas.
* Diyebilirsin, özgür değilsin * * Endişelendirmiyor beni * - Endişelendiremeyecek beni *
Vous pouvez dire que je ne suis pas libre mais ça ne me tracasse pas.
* Diyebilirsin, özgür değilsin * * Endişelendirmiyor beni *
Vous pouvez dire que je ne suis pas libre mais, ça ne me tracasse pas.
* Diyebilirsin, özgür değilsin * * Endişelendirmiyor beni * * Endişelendirmeyecek bizi *
Vous pouvez dire que je ne suis pas libre mais ça ne me tracasse pas.
* Ve diyebilirsin ki, özgür değilsin * * Endişelendirmiyor beni * * Endişelendirmeyecek beni *
Vous pouvez dire que je ne suis pas libre mais ça ne me tracasse pas, ça ne va pas me tracasser.
* Özgür değilsin * * Ama endişelendirmiyor beni * * Endişelendirmiyor beni *
- Vous pouvez dire que je ne suis pas libre mais ça ne me tracasse pas, ça ne me tracasse pas.
* Ve diyebilirsin ki, özgür değilsin * * Ama endişelendirmiyor beni *
Vous pouvez dire que je ne suis pas libre mais ça ne me tracasse pas.
Ay'ın diğer yüzünü keşfetmek istiyorsun, özgür değilsin.
Aucune femme n'est son type. Se croit le centre du monde. Ne cesse de fuir.
Komplekslerle dolusun özgür değilsin.
Plein de complexes. Tu n'es pas libre.
Özgür değilsin. Sağlam bağlar seni bize bağlıyor.
Tu n'es pas libre, un lien indéfectible nous unit.
kendi seçimlerini yapmakta özgür değilsin.
On ne peut jamais rien décider.
Özgür değilsin.
Tu n'es pas libre.
Söylemeye çalıştığım, özgür değilsin.
Ce que j'essaie de vous dire, c'est que vous n'êtes pas libre.
Yapamıyorsan, özgür değilsin demektir. Kontrol ediliyorsun.
Si tu ne sais pas le faire, tu n'es pas un homme libre, tu es contrôlé.
- Gözetilmektesin ama özgür değilsin.
Vous êtes surveillé mais libre.
Daha özgür değilsin, bir şeyler yapayım deme.
T'es pas encore libre.
- Sen, özgür değilsin.
- T'es pas en prépa médecine.
Sen dışarıdasın ama yine de özgür değilsin.
Tu es à l'extérieur, mais tu n'es pas libre du tout.
Artık özgür değilsin
Mais on n'est pas libre.
Mimi ve diğerleri gibi özgür değilsin.
Tu n'es pas libre comme Mimi et les autres.
Başkasının hastasını açacak kadar özgür değilsin.
T'as pas le pouvoir d'ouvrir le patient d'un autre.
Şu anda özgür değilsin.
Parce... parce que tu n'es pas libre.
Özgür değilsin George.
Pas encore, George.
Gidebilirsin ama, özgür değilsin.
Vous pouvez y aller, mais vous n'êtes pas libre.
Neden özgür biri değilsin ki?
Pourquoi n'es-tu pas libre?
Özgür doğmuş bir adam olarak babanın hareketlerinden sorumlu değilsin.
Tu es né libre, tu n'es pas responsable des actes de ton père.
Gerçekten "özgür" değilsin, Gina.
Vous n'êtes pas vraiment libre, Gina.
Laugesen için çalıştığın sürece özgür basının bir parçası değilsin.
Tu ne fais pas partie de la presse libre tant que tu travailles pour Laugesen.
O özgür olduğu sürece sen emniyette değilsin.
Aussi longtemps qu'elle est en liberté, tu n'es pas en sécurité.
O özgür olduğu sürece sen emniyette değilsin.
Aussi longtemps qu'elle sera libre, tu ne seras jamais en sécurité.
- Sen özgür falan değilsin.
Tu n'es pas un homme libre.
Sen özgür falan değilsin.
Tu n'es pas libre.
Sen özgür bir adam değilsin.
Tu n'es pas un homme libre.
Artık özgür bir adam değilsin Harold.
Vous n'êtes plus un homme libre.
Sanki birini taklit eder gibi yazmışsın özgür ve vahşi birini... ve bu biraz garip, çünkü sen hiç de öyle değilsin... ve bu beni rahatsız etti.
Tu écris comme si tu imitais quelqu'un qui serait libre et déjanté. C'est bizarre parce que tu l'es pas du tout. Ça crée un malaise que tout le monde ressentira.
Sen özgür bir kadınsın. Kimsenin ağız kokusunu çekmek zorunda değilsin.
Tu es une femme indépendante.
Neden özgür bir adam değilsin?
Pourquoi tu n'es pas un homme libre?
değilsin 303
değilsiniz 26
özgür 86
özgürlük 258
özgürsün 105
özgürlüğe 19
özgürüm 106
özgür adam 18
özgürsünüz 27
özgürüz 59
değilsiniz 26
özgür 86
özgürlük 258
özgürsün 105
özgürlüğe 19
özgürüm 106
özgür adam 18
özgürsünüz 27
özgürüz 59