English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Ö ] / Öğrenci

Öğrenci Çeviri Fransızca

5,222 parallel translation
Taylor Warren beni, adamın 1990'da bir öğrenci grubuna aynı sözleri daha kötü bir üslupla dile getirdiği bir konuşmaya yönlendirdi.
Taylor Warren m'a parlé d'un speech qu'il a fait en 1990 à groupe d'étudiants où il disait la même chose, en pire.
Bir öğrenci olarak bunu öğrenmiş olmanız gerekiyor.
Tout ce dont je viens de te parler, on a déjà dû te l'apprendre en cours.
Cidden, eğer eskiden bu kadar önemli biri olacağını bilseydim, Kesinlikle öğrenci oryantasyonunda istediği handjob'ı yapardım.
Franchement, si j'avais su à l'époque ce que je sais maintenant, je l'aurais d'office branlé quand il me l'a demandé au centre d'orientation des étudiants.
Bir öğrenci seni dansa davet etse uygunsuz kaçar mıydı?
Donc serait-ce totalement inapproprié si une étudiante vous invitait à danser?
Olanlar bir hataydı ve kendimi asla bir öğrenci fantezisinde kaybolup gittiğim için affetmeyeceğim.
Ce qui est arrivé était une erreur et je ne me pardonnerai jamais de m'être égarée dans une sorte de rêve stupide de gamine.
Dana ve ben o üniversitedeyken ve ben de barmenlik yaparken tanıştık o sıralar öğrenci kredimi ödemeye çalışıyordum ve aşık olduk.
Dana et moi... On s'est rencontré quand elle était au lycée et que je tenais un bar, essayant de suivre avec mes prêts étudiants, et on est tombés amoureux.
Bayım, öğrenci misiniz?
Monsieur, êtes-vous étudiant ici?
Öğrenci kardeşlerim, televizyonlarımızda bir leke bulunmakta.
Chers élèves, il y a un fléau obscène sur nos décodeurs.
Sevimli inek öğrenci karakteri Dewery Hancock'u canlandırıyordu.
où il jouait l'adorable Dewey Hancock.
Çünkü geçen Harvard'daki kız bize büyük ihtimalle sadece Castlebury'den bir öğrenci seçileceğini söyledi.
Parce que l'année dernière, cette fille d'Harvard nous a dit qu'ils n'accepteraient probablement qu'un élève de Castlebury.
Sen psikoloji öğrenci dediğinde daha bir bilim insanına benzer diye bekliyordum ama TV'deki bilim insanları gibi bu.
Quand tu disais qu'elle était étudiante en psychologie, je pensais qu'elle ressemblerait à une scientifique, mais elle ressemble plus à une scientifique de télévision.
Ben öğrenci Jason Neville! Tutsağım. Nereye gidiyorsun?
- Élève Neville, je suis prisonnier!
Ben vatansever öğrenci Jason Neville!
- Reste ici. Élève Jason Neville! Je suis prisonnier!
Öğrenci gazetesi için bunun makalesini yazacağım.
Ça ferait un super article pour le journal de l'école.
William Tierney Clark, 19 yaşında, Brunel Üniversitesi'nde öğrenci.
William Tierney Clark, 19 ans, étudiant à l'université Brunel.
Yüksek lisans öğrenci evleri ve fakülte ofisleri.
Les logements des étudiants diplômés et ceux des professeurs.
Üniversitenin bilgisayar sistemine izinsiz giriş yaparak final sorularını çalmış ve sonradan tümünü öğrenci arkadaşlarına satarken yakayı ele vermiş.
Il a hacker le système de l'université, a volé le sujet de l'examen final et a été prit vendant le sujet à tous les étudiants
Öğrenci. İşsiz.
Sans emploi.
Daha popüler bir öğrenci yanlışlıkla daha az popüler olarak algılanan bir öğrenciyi arkadaşı yapmak zorunda kalabilir.
doit faire d'un étudiant faussement perçu comme "Moins populaire" son ami.
Florida'daki Brassard Üniversitesi'nde erkek öğrenci birliğindeymişsiniz.
Vous étiez frères de fratrie à l'université Brassard en Floride.
O okulda 2000 öğrenci var!
Il y a 2.000 gamins dans cette école!
Uzun zamandır zaten kendi başımın çaresine bakıyordum arkamı kollamaları için birkaç tane beyaz öğrenci kulübü üyesine ihtiyacım var mı, bilemiyorum.
Je prends soin de moi depuis très longtemps, donc je ne suis pas sûre d'avoir besoin d'un club d'étudiantes blanches pour me couvrir.
Burası öğrenci kulübü değil, cadılar meclisi.
Ce n'est pas un club d'étudiantes. C'est un clan.
Bu piç kurusu, bildiğimiz kadarıyla burada üç öğrenci kıza tecavüz etti sayısının daha fazla olması muhtemel.
Ce salaud a violé trois écolières, peut-être plus.
Dedim sana kız öğrenci üniformaları biraz klişe- -
Je te l'ai dit, cet uniforme d'écolière est juste... devenu cliché...
Ve Cindy'nin hacklediği kızlar da aynı okulda öğrenci tıpkı onun dediği gibi ama daha ilginç olay şu :
Et toutes les filles que Cindy a piratées sont aussi étudiantes à Eastgate, comme à l'a dit, mais voilà ce qui est intéressant.
Etrafta bu kadar çok hassas öğrenci varken Deeks'in girmesi muhtemelen pek iyi bir fikir değil.
C'est probablement pas la meilleure idée de laisser Deeks traîner autour de pleins d'étudiantes influençables.
Evet, Bay Bellrigde. Öğrenci işlerinde bir kağıt parçası gördüm ama adınız gerçekten Valerie mi?
Ouai, euh, Bellridge, il s'est trouvé que j'ai aperçu une feuille devant le bureau, mais, euh... votre prénom est vraiment Valérie?
Mr. Radford, belki Mr. Carlson'a Max'in geçen sene ne kadar harika bir öğrenci konseyi başkanı olduğunu anlatırsınız, ne kadar geliştiğini ve nasıl iyi yaptığını.
Mr Radford, pourrais peut être parler à Mr Carlson de l'année dernière et combien Max était merveilleux comme président du conseil, combien ça lui a réussi, et combien il était bon.
Öğrenci konseyi için zor bir yıl oldu.
C'était vraiment dur pour le reste du conseil étudiant.
Öğrenci...
Ok, Elèves...
Evet, bir öğrenci müdireyi görmek için randevu almaya çalışıyor.
Oui, un élève essaye de fixer un rendez vous avec le principal.
Hanımefendi, biz inanıyoruz kızınız Stacey taciz edilmiş olabilir başka bir öğrenci çevrimiçi.
Madame, on pense que votre fille Stacey a pu harceler une autre étudiante sur le net.
Evet, bir kaç ay önce bir dönüm noktasına geldim çünkü iyi bir öğrenci sayılmam ama fark ettim ki taklit yapmakta iyiyim bu yüzden iyi lise öğrencisi taklidi yapmaya başladım ve bir şekilde işe yarıyor gibi.
J'ai eu genre, euh... une révélation il y a quelques mois, car je-je ne suis pas, genre, un bon élève, mais je me suis rendu compte que ce à quoi je suis vraiment doué, ce sont les imitations, donc, j'ai commencé à faire cette imitation d'un bon élève de lycée et ça... ça marche en quelque sorte.
Öğrenci Eun Sang sen miydin!
C'est Eun Sang!
Ve öğrenci vizelerinde yüz tanıma da var.
Et on fait aussi une reconnaissance faciale sur les visas d'étudiants.
Hudson'da teorik fizik alanında doktora sonrası çalışmalarını yapan 21 yaşında bir öğrenci.
Un étudiant à Hudson de 21 ans qui fait un postdoctorat en physique théorique.
Harika bir öğrenci, müthiş bir atlet ve benim kahramanımdı.
C'était un très bon élève, un super athlète et mon héros.
Sen her zaman ümitsiz bir üniversite öğrenci birliği üyesi olacaksın arabasını parçalayan, omurgamı ezen,
Tu resteras toujours ce garçon désamparé qui a détruit sa voiture, ainsi que ma colonne vertébrale,
Britanya Kolombiyası'nda mezun olmuş bir öğrenci.
C'est une étudiante à la Colombie-Britannique.
Nakil öğrenci, öğretmenler odasına çağrılıyorsun.
Étudiante transférée. Ils te veulent au bureau d'administration.
Burada bir nakil öğrenci daha var.
Il y a un autre étudiant transféré ici.
Nakil öğrenci!
Hé, l'étudiante transférée!
Yeni öğrenci yanımda olmazsa olmaz.
Nous ne pouvons pas sans l'étudiante transférée.
- Nakil öğrenci.
Une élève transférée.
Bu yeni yüz de kim? Nakil öğrenci.
Qui est ce nouveau visage?
Öğrenci...
Elèves...
Yoksa takmayan tek öğrenci sen olursun.
Ne sois pas la seule élève sans.
Anlaşılan öğrenci öğretmen oldu öğrenci de...
L'élève est devenu le prof.
Bolca ye nakil öğrenci.
Mange beaucoup, étudiante transférée.
Yeni öğrenci falan mı? Öyle mi?
Est-ce une nouvelle élève?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]