Şansın varmış Çeviri Fransızca
239 parallel translation
Şansın varmış!
Ca a mordu?
- Şansın varmış ki ben Kontes değilim.
- T'as de la chance que ce ne soit pas elle.
Kötü şansın varmış.
Tu as eu bien du malheur!
- Şansın varmış.
- C'était de la chance.
Ne şansın varmış, Ally. Şanslı, Ally.
Tu n'as pas eu de chance.
- Şansın varmış. Yoksa gezici kolla sen de ölürdün.
Sinon, vous auriez été pris avec le reste de la colonne.
Şansın varmış ki peşinden gelmemişim. Yoksa seni Gus Gilroy'un şık bir kravatıyla boğardım!
Si je l'avais fait, je t'aurais étranglée avec une cravate de Gilroy!
Şansın varmış Jason.
Vous avez de la chance.
Şansın varmış. Şimdi toz ol buradan.
Vous avez été chanceux.
- Şansın varmış.
Une chance.
Şansın varmış. Ufak bir şok atlatmışsın.
Vous avez eu de la chance, vous êtes juste un peu choqué.
Merhaba, Willy. Şansın varmış. Ben de şimdi dışarı çıkıyordum.
T'as de la chance, Willy, je sortais.
Şansın varmış.
T'as de la veine!
Şansın varmış.
- Vous êtes verni, M. Preskovitch.
Şansın varmış.
Vous en avez de la chance.
Şansın varmış ki çocukları severim.
T'as de la chance, j'aime les gosses.
Şansın varmış.
On dirait que tu as eu de la chance.
Neyse, biraz da şansın varmış. Son hikayeni kabul etmeye karar verdik.
Par chance, nous vous publions une nouvelle.
Mike, şansın varmış.
Mike, il connaissait les risques.
Bak, şansın varmış, bu kara adam yufka yürekli.
T " as du pot que le Noir ait du coeur.
Şansın varmış, ben haktanır bir kara adamım! Yoksa başın fena dertteydi.
Si j "étais pas un Noir correct, t" aurais de sérieux ennuis.
Şansın varmış beyaz çocuk.
T'as le pif. Viens voir.
- Şansın varmış ki ben biliyordum.
Heureusement pour vous, moi si.
Şansın varmış ki baban seni kurtardı, değil mi?
Heureusement que ton papa était là pour te sauver, hein?
Şansın varmış, derinde değil.
Vous avez de la chance que ce soit superficiel.
Şansınız varmış ki, bu oyun tiyatroda oynanmıyor. Ve tiyatronun da şansı varmış.
Vous avez de la veine que la guilde du théâtre ne le présente pas... et la guilde aussi.
Sözde benden olmayan bir çocuğum varmış, sizde açıklamama fırsat bile vermeden beni işten çıkardınız.
On vous a dit que j'avais un enfant, donc vous m'avez chassé sans explication.
Tahminimce şimdiye kadar Kanada sınırına yakın bir yere varmışızdır.
A la frontière canadienne, sans doute.
Şansı varmış ki takma bacağını kopartmıyorlar.
Il préfère protéger sa jambe de bois!
- Şansınız varmış, gördüğünüz üzere.
Heureusement pour vous comme vous voyez.
Tek şansın gün ışımadan bu siperlere varmış olman.
Votre seule chance est d'atteindre ces tranchées avant l'aube.
- Poker mi? Şansınız varmış.
Três bien, asseyez-vous.
Şansınız varmış!
Vous avez eu de la chance.
.. Cora Lansquenet'in gelecek mirasa çok ihtiyacı varmış, çünkü kocası ölümünden önce kadının varını yoğunu değersiz tablolara harcamış.
Elle dit que Cora Lansquenet avait besoin d'argent. Avant de mourir son mari a dilapidé sa fortune à acheter des tableaux sans valeur.
Ama sakın bundan fazlası varmış gibi yapma sakın.
Mais sans plus.
Şansım varmış.
On voit que ce n'est pas la votre.
Şansınız varmış. Boş yerimiz var. Ne güzel.
- Quel chance, il reste une chambre.
Şansınız varmış.
Vous avez de la chance.
Şansınız varmış yine Şans mı?
- Vous avez de la chance. - De la chance?
şansımız varmış, yarın sabah yola çıkacakmış.
C ´ est une chance qu ´ il ne parte que demain matin.
Şansımız varmış ki "kabusları" nı polise anlatmasını önledim.
heureusement, j'ai pu éviter qu'elle aille parler de ses "cauchemars" à la police.
Şansın varmış.
Vous avez eu beaucoup de chance.
Ne kötü bir şansım varmış ki seni tutukladılar, sen de beni Pums'a yolladın.
Mon malheur vient de là, puis tu m'as envoyé chez Pums.
Şansınız varmış.
Tu t'en sors bien.
Şansınız varmış.
Vous avez eu de la chance
Sen gitmedikçe kötü şans yakamızı bırakmayacak kulübenin bir köşesinde... cadının 36 dişi varmış toplanan
Si elle te mordait, elle te lâcherait plus! dans un coin du cagibi... a rassemblé 36 dents du diable.
Az da olsa sansımız varmıs!
Tout espoir n'est pas perdu.
Şansınız varmış ki buradan geçiyorduk.
Heureusement qu'on a pu localiser votre appel.
Şimdi pek öyle gözükmese de anlaşılan şansınız varmış.
Vous avez eu de la chance. Même si ça n'en a pas l'air pour l'instant.
Bay Bernard Huppup'la anlaştım. şansımız varmış meşgul değildi.
Mr Bernard Huppup, qui n'était pas occupé.
Son birkaç ay içinde eşlik eden bir hastalığın olmadığı beş pneumocystis vakası ve halen iki ölüm varmış.
Il y a eu cinq cas de Pneumocystis sans aucune maladie liée durant les derniers mois et déjà deux morts.