Şansını zorluyorsun Çeviri Fransızca
81 parallel translation
Şansını zorluyorsun, Marlowe.
Vous aimez les risques, Marlowe.
Şansını zorluyorsun. Geiger'ı vurmadığım için şanslısın.
Vous avez de la chance que je n'aie pas tué Geiger.
Şansını zorluyorsun.
Tu joues trop avec la chance des gars.
- Şansını zorluyorsun.
- Tu vas trop loin.
Şansını zorluyorsun.
Tu tires trop sur la corde.
Şansını zorluyorsun.
Mais t'es froid, moche et dur. Ne me cherche pas.
Ayık olmazsan, şansını zorluyorsun demektir.
Sinon, vous prenez des risques.
Şansını zorluyorsun.
Arrêtez.
Şansını zorluyorsun.
Essaie pas de la calculer.
Şansını zorluyorsun, ucube.
Vous prenez des risques!
Şansını zorluyorsun.
Fais gaffe, va pas trop loin.
- Şansını zorluyorsun Walter.
Vous allez un peu loin. Ca se vendra.
Şansını zorluyorsun.
Tu pousses le bouchon.
Şansını zorluyorsun. Lanet olsun.
Tu pousses le bouchon!
Şansını zorluyorsun, hayatım.
Tu exagères, chérie!
Şansını zorluyorsun Zeyna.
- Tu prends des risques, Xena.
- Şansını zorluyorsun, ahbap.
- Ne me cherche pas.
- şansını zorluyorsun ihtiyar.
- Ne le prend pas trop mal, Papi.
Şansını zorluyorsun Scoob!
Pousse pas le bouchon trop loin.
- Şansını zorluyorsun.
Et vous continuez.
- Bana saçmalıklar yaparak şansını zorluyorsun peder.
Vous croyez que je vais avaler des conneries pareilles?
Şansını zorluyorsun.
- Pousse-moi encore pour voir.
- Şansını zorluyorsun Gibbs.
Vous exagérez, Gibbs.
Senin bu sivri hareketlerine çok tolerans gösterdim. Ama artık şansını zorluyorsun.
Tu sais, jusqu'à présent j'ai accepté tes remarques idiotes mais tu vas trop loin.
Şansını zorluyorsun, adamım.
Tu vas un peu loin, carajo.
Gerçekten şansını zorluyorsun, bekle bakalım.
Vraiment loin. Attends un peu.
Şansını zorluyorsun Nick.
Tu vas trop loin, Nick.
Ne var bunda? Biliyorsun, gitmemiz için beni ikna ederek şansınız zorluyorsun.
C'est un gros risque que tu prends en me convainquant d'y aller.
Lucia, o kayıkla şansını fazla zorluyorsun.
Lucia, tu prends des risques avec ce bateau.
Bence şansını fazla zorluyorsun.
Je t'ai donné ta chance.
Şansını boşa zorluyorsun.
Dégage d'ici!
- Bayan Nicholson... - Şansını gerçekten çok zorluyorsun dostum.
Vous exagérez, mon vieux!
- Şansını çok zorluyorsun.
- Vous aimez jouer avec le feu.
Şansını çok zorluyorsun.
Vous prenez beaucoup de risques.
Ama açıkçası, erkenden büyük adam olmak için şansını fazla zorluyorsun.
Mais vraiment vous en faites trop... vous brûlez les étapes.
Şansını fazla zorluyorsun.
T'énerve pas.
Yorum yapmaya tenezzül eder misiniz? — Şansını zorluyorsun Boyl.
Tu ne trouves pas que tu pousses?
Şansını fazla zorluyorsun, kovboy.
- Tu forces la chance.
Şansını zorluyorsun.
Tu en fais trop.
- Şansını fazla zorluyorsun ufaklık!
N'en rajoutez pas, mon vieux.
Şansını fazla zorluyorsun, çocuk!
Ne divaguez pas, jeune homme.
Şansınızı çok zorluyorsun.
C'est foutu d'avance, Joe.
Bence şansını zorluyorsun.
Vous extrapolez.
Ama şansını çok zorluyorsun.
Parce que vous m'y forcez.
Şansını çok zorluyorsun, değil mi?
Tu essaies de toutes tes forces, n'est-ce pas?
Carmen, şansını çok zorluyorsun.
C'est ta dernière chance, Carmen.
Şansını zorluyorsun.
Tu forces Ia dose.
Şansını fazla zorluyorsun, David.
- T'en demandes pas mal, David.
Eğer, özür dilemeye niyetliysen... şansını fazla zorluyorsun.
Hé, si tes excuses ont du mal à venir... ta fenêtre de tir se rétrécit.
Henüz sağlığın bile yerine tam gelmemişken, kendini çok fazla zorluyorsun.
Vous en faites trop sans avoir récupéré.
Şansını fazla zorluyorsun, ufaklık.
Tu exagères un peu là, mon petit!