English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Ş ] / Şap

Şap Çeviri Fransızca

7,318 parallel translation
Şapırdatmadan iç.
Ne fais pas de bruit en buvant.
Ben de kulağımın üstünde şapırdayan ne var diyordum.
Je me disais bien qu'on me grignotait l'oreille.
"Şaplak" derim çünkü vurunca şap diye ses çıkarır.
Un baiser. Parce qu'un groupe d'entre elles est appelée un "baiser" de méduses.
Alet sapıtıyor ama yerler temiz, yağlı kağıtta da birşey yok.
L'appareil a déconné, mais j'ai balayé le sol et utilisé le papier huilé.
Kiraz sapını dilim ile düğümleyebiliyorum.
Et je peux faire un nœud à une queue de cerise avec ma langue.
Ama sapıtan o.
C'est lui qui revient toujours à la même chose.
Ben daha sapıtmaya yeni başlıyordum.
Je commençais à peine à revenir.
- Beni takip eden sapık.
- Le maniaque qui m'espionnait.
- Biraz sapıyorsun şimdi.
Ça dérive.
Senin bir sapık ile masum bir hastayı birbirinden ayıramama yetini bir kenara bırakırsak, evet, değil.
Ça ne prouve rien! Rien, sauf votre incapacité à distinguer un déviant sexuel d'un patient innocent!
Ve resmen benim peşimden sapık gibi dolandı.
Et m'a traqué pendant... combien de temps?
Kilisenin pis sapıklar ya da zayıf kişiler tarafından değil de Tanrı korkusu olan biri tarafından yönetilmesinin zamanı geldi.
Il était temps que ce village soit représenté par la crainte de Dieu, au lieu d'un bande de mauviettes qui s'agitent et de pervers dégueulasses.
Buluşmalarda silahını da yanında bulundur. Her yer hasta sapıklarla dolu.
Et apportez votre arme à vos rencards, il y a plein de pervers dessus.
Sapını şu şekilde tut, ağırlığını hisset.
Tu le tiens par ici, tu sens son poids.
Sapıkça diyecektim aslında.
J'allais dire bizarre, mais...
Sapık olan o adam, ben değilim.
C'est lui le psychopathe, pas moi.
Yani, sen sapına kadar erkeksin.
Je veux dire, tu es... Blanc comme neige.
Biliyorsun, izlemekle sapıkça takip etmek arasında fark var.
La limite est faible entre surveiller et harceler.
Özür dilerim, bu şekilde ortaya çıkmak biraz sapık işi ama seninle bir şey hakkında konuşmalıyım.
Désolée. Je sais que ça fait un peu harcèlement de débarquer comme ça, mais je dois te parler de quelque chose.
Patronum antika bir tüfeğin sapıyla ona vurdu.
Mon employeur l'a battu avec la crosse d'un fusil ancien.
Zack yoluna çıktı ama onu öldürmedi sapık planını uyguluyordu, Zack'in Kristin ile gecesini bozmasına izin veremezdi.
Zack était sur son chemin. Il ne voulait pas le tuer, mais comme il était déjà assez excité, il ne pouvait pas laisser Zack ruiner ses plans avec Kristin.
Mutlu bir evliliğin sırrının yolumuzdan sapıp birbirimizi eleştirmek olduğunu sanmıyorum.
Le secret d'un mariage heureux, c'est pas de passer son temps à se critiquer.
Sende ben sekreterimle birlikte oluyorum diyen o sapık bakış var.
Pervers, tu m'as fait le regard, "je ferais n'importe quoi pour me taper ma secrétaire".
Dinle. Sapık gibi bir anda evine geldiğim için özür dilerim ama okulda seninle...
Ecoute, je suis désolée d'être autant une stalkeuse et de me pointer chez toi comme ça, mais j'ai essayé de te parler à l'école...
- Tanrı'nın söylediğini de sapık annen ve yakın zamanda basılan eşcinsel baban söylüyor.
- Ta touche à tout de mère et ton père nouvellement gay ont dit que Dieu a dit ça.
Bir kere takipçi sapığa kapını açtın mı tüm romantizm ölüyor.
C'est si triste. C'est comme si, une fois que tu as laissé entrer le harceleur, toute l'idylle meurt.
Koridorda kızlara asılmak için fırsat kollayan bir sapık değildi.
Ce n'était pas une bête qui courait après les élèves du lycée.
Sapığın teki.
C'est un pervers.
Tuzağa düşmen için A bu sapığı kullanıyor ama. Hepimizi tuzağa düşürmek için.
Mais "A" utilise ce sale type pour te piéger, pour nous piéger toutes.
Önemli ölçüde subdural şişlik vardı. Bu yüzden beyin sapındaki baskıyı azaltmak için komayı tetiklemek zorunda kaldık. Durumu en azından şimdilik sabit.
Il y a eu un gonflement sous durale, nous avons du le mettre dans le coma pour soulager la pression du cerveau, il est stable, au moins pour l'instant.
Bence göz siniri ve kiazmanın bir bölümünü almalıyız omurilik ve beyin sapının da. - Göz siniri mi?
On devrait prendre des bouts de nerfs optic et de chiasma et de la moelle et du tronc cérébral.
Beni takip eden sapık yine geldi Ray.
Il est encore là, Ray. Cette limace qui me harcelait.
Belki de sapığındır.
Peut-être ton harceleur.
Sapığın falan yok.
Tu ne te fais pas harceler.
Sadece ünlülerin sapıkları olur.
Les stars se font harceler.
O da sapık sayılıyor.
C'est la définition d'un harceleur.
L.A.'de bütün sapık davalarıyla 6 tane detektif mi ilgileniyor?
6 enquêteurs gèrent toutes les affaires de harcèlement de Los Angeles?
Hangi gün hangi saat olursa olsun birileri tarafından izlendiğini anladığın her zaman bu deftere yazmanı istiyorum, sapığını tespit edebilmemiz için her şeyi.
Je veux que tu m'indiques toutes les fois où tu te rappelles avoir senti quelqu'un t'observer... le jour qu'il était, l'heure, tout ce qui pourra nous aider à identifier les habitudes de ton harceleur.
Sapıklık genellikle iyi huylu bir aşıklık durumuyla başlar veya da takıntıyla, ve bu gittikçe sıklaşmaya başlar.
Le harcèlement commence généralement par un simple coup de coeur ou une fixation, et ça se transforme en quelque chose de plus fréquent.
Takıntı büyüdükçe, sapığın cesareti ve sana ulaşması için gereken güveni de.
Tandis que l'obsession grandit, le cran du harceleur aussi et son besoin d'atteindre son but.
Derinliğine ve genişliğine bakarsak adam 44 numara giyiyor derim, ağaç evinde çok daha sapıkça bir kanıt var.
D'après la taille, ça pourrait être un 42 d'homme. Il y a des preuves dans la cabane.
Hannah sapığından bahsetti.
Hannah a parlé d'un harceleur.
Bakalım siyah Süt'ün komşuları Pilates Sapığını ya da suç mahalinden kaçan birini görmüşler mi?
Okay, voyons voir si n'importe quel voisins de DRK MLK a vue le pervers du pilates ou quelqu'un d'autre fuire la scène de crime.
Sapık!
Pervers!
Yerel mitoloji der ki, insan ırkı, adamın biri bir şeker kamışı sapı ile seviştikten sonra ortaya çıkmıştır.
la mythologie locale dit que la race humaine est née après qu'un homme a fait l'amour à la tige d'une canne à sucre.
Günün geri kalanında sap kerevizi yemem gerekecek
Je vais devoir manger du céleri pour le reste de la journée.
Sapıkça gibi bir şey, ama...
C'est comme les trucs de voyeur, mais...
Anika, lütfen bu adama bir sapık olmadığımı söyler misin?
Anika, peux-tu dire à cet homme que je ne suis pas un prédateur sexuel?
O sapık, dindar adam cehennem ateşine yakın yaşamayı sever.
Ce drôle de petit ange aime vivre dangereusement.
Herhangi bir kinli sapık veya yakın zamanda tutukladığınız biri falan var mı?
quelqu'un de rancunier ou d'emprisonné récemment, quelque chose dans le genre?
Cara'nın sapıklarla ilgili günlüğünü dairesinde bulduk.
On a recuperer le journal de Cara à son appartement.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]