English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ B ] / Bir kuş

Bir kuş Çeviri Portekizce

2,561 parallel translation
Sanırım dün bana bana yaralı küçük bir kuş gibi göründüğün için.
Acho que é porque ontem tu parecias um passarinho ferido.
Bir kuş sistemdeyse hangi av sahasına bırakıldığını öğrenebiliriz.
Se uma ave está no sistema, podemos apontar exactamente o terreno em que ele foi libertado.
Etrafta öten bir kuş var.
Anda por aí um passarinho a assobiar.
Kuzeye uçmaya çok yorgun bir kuş sürüsü var arkada.
Oh, eu tenho um bando de pássaros que estavam muito cansados para voarem de volta para o norte.
Bu bir kuş.
É um pássaro.
Bu öylesine bir kuş değil Will.
Não é um pássaro qualquer, Will.
Martı... bir kuş.
Uma gaivota... pássaro.
Bir ağaç ve yanında da uçan bir kuş. Tüm görebildiğim bu.
Uma árvore com um pássaro a voar ao lado.
Yargıç Arliis'in gelip beni görmesini istedim özgür bir kuş misali sosisli yerken onca tatsız olaydan sonra, hüküm giymemi söylemişti.
Queria que o Juiz Arliss saísse e me visse. Livre como um pássaro. Comendo um cachorro-quente... depois de todas as coisas terríveis que ele me chamou no julgamento.
Sokakta küçük, yaralı bir kuş buldum.
Encontrei um pequeno pássaro ferido no beco.
Kaçamayan bir kuş istiyorum.
Desejo um pássaro que não possa sair voando.
Uçamayan bir kuş?
- Um pássaro que não voa?
Sevimli, İyi bir kuş ol.
Que bonito! É um bom passarinho.
- Efendim bir kuş var.
- Senhor, é só uma ave.
Bugün konumuz bir kuş türü
O nosso assunto de hoje é sobre um pássaro.
Bugün yaptığı bir kuş kostümüyle Sınıfı karıştırdı
E hoje ele aterrorizou uma sala de aula... com este pássaro monstruoso que ele construiu.
Normal bir kuştan değil, Bir şahin, bir kartal değil, ölü yiyen bir kuş
Não é um colibri, não é um pica pau, não é uma águia americana, mas um pássaro que come coisas mortas.
Her neyse. Ölü şeyler yiyen bir kuş.
Ele come coisas mortas.
Ve 1 tanesi salak bir kuş tarafından. Akbaba.
Condor.
Yakınlarda, yardım edebileceğim bir kuş yok mu?
Não têm um pássaro aqui perto que eu possa ajudar?
Ve bir kuş olmasına rağmen uçamayacak.
E apesar de ser uma ave, não voará.
Benim olduğum kadar takıntılı bir kuş gözlemcisiyle tanışmak nadir bir şeydi.
Era raro conhecer um observador de aves tão obcecado quanto eu.
Bir kuş için altı seyahat.
Seis viagens para ver uma ave.
Elbette etrafta Pelikan, Baykuş veya balıkçıl bir kuş olmadığı sürece...
Desde que não haja nenhuma garça, coruja, pelicano ou...
Annen sana şakacı bir kuş alacak.
O Papá vai comprar um rouxinol.
Yeni ölmüş bir kuş başka, ölü bir insan başka.
Um pássaro acabado de morrer é uma coisa. Uma pessoa morta é totalmente diferente.
Küçük bir kuş diyelim.
- Um passarinho. Quem?
Sizi meraklı bakışları olan bir kuş gibi görüyorum bir kafesin parmaklıkları arkasında, güçlü, canlı bir esir olarak.
Eu posso ver em si, os olhos de um pássaro estranho, olhando através da sua jaula, a viver inquieto no seu cativeiro.
Özgür olsa bulutlarda uçacak olan bir kuş.
Quando se visse em liberdade, voaria por cima das nuvens.
Her nereden ayakları olmayan bir kuş uçtuysa orada dalları olmayan ağaçlar bulurdu.
"Para onde quer que o pássaro sem patas voasse encontrava árvores sem galhos." - Audre Lorde
- O da sadece bir kuş mu?
- É só um pássaro?
Ben bir kuş... kusuz.
Uma av... antesma.
Bize tuhaf bir kuş getirdin ve penguen diye sattın.
Trouxeste-nos uma ave estranha e disseste-nos que era um pinguim.
Odun dükkanı bebeleri bir grup kuş besleyici yapan dangalak.
Os madeireiros são idiotas que fazem alimentadores de pássaros.
Ya büyükbabamın her zaman bahsettiği "ispiyoncu kuş" anlamında bir şeyse?
E se é daqueles que o avô está sempre a falar?
Hayır hayatım, bu bir ispiyoncu kuş değil.
Não, querida, não é.
Bir avuç kuş beyinliden ibaretsiniz.
Falhados, bando de idiotas.
- Bir taşla iki kuş.
Portanto... ganhamos sempre.
Susan, kuş uçmaz kervan geçmez bir yerdeyim.
Susan, estou no meio de nenhures.
Bir taşla iki kuş.
Tudo em um.
Bir taşla iki kuş.
Dois presentes em um.
Osorno Üniversitesinin ana binasının daha temeli atılıyordu Osorno'ya kanadı kırık bir kuş misali düştüm ve buraya yerleştim.
E caí como um passarinho em Osorno onde se estava a fundar a 2ª Universidade de Osorno.
Bir taşla iki kuş.
Um tiro, dois melros.
Yüzyıllarca, dini gelenekler, kuş tarzı kanatların bir meleğin uçma yeteneğinin tasviri olduğu fikrini muhafaza etti.
Durante séculos, a tradição religiosa tem perpetuado a noção de asas como de pássaros para explicar um Modelo de anjo de viagem.
Gerçekten, burada bir sürü kuş var en az onun kadar iyi belki daha bile iyi.
A sério, à muitos pássaros aqui neste bairro. Tão bons quanto aquele pássaro. Talvez até melhores.
Hadi, görülecek bir sürü kuş var.
Continuem! Vamos, temos muitas aves para ver.
- Bataklıkta bir sürü kuş vardır.
- Montes de aves no bayou.
Kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde.
No meio de nenhures.
Kuş uçmaz kervan geçmez bir yer.
Estamos mesmo no meio de nada.
Ya Gorbachev'deki gibi kafanda kuş bokuna benzer bir doğum lekesi falan varsa?
E se tiveres a cabeça estranha?
Galiba bir taşla iki kuş vuracağım.
Acho que vou matar dois coelhos com uma cajadada.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]