Bir köpek Çeviri Portekizce
4,824 parallel translation
Sizce de Boston terrier cinsi bir köpek için biraz fazla değil mi?
Parece um exagero para um boston terrier, não achas?
Bir köpek yavrusu gibi güzel kokuyorsun.
Um cheiro doce, de cãozinho.
İyi bir köpek.
- O Cão é um bom cão.
O yaz kaniş ırkı bir köpek bıçakladı diye annemi götürmüşlerdi.
O verão que a mãe foi levada por esfaquear um poodle.
- Ölümcül bir köpek hastalığı bulantı, saldırganlık, enfekte olmuş idrar ve dışkı bunun belirtileri ve tesadüfen, bitkileri öldürebilir.
E pode também afectar as plantas de casa.
- Vur şu siktiğimin itini, Al. - O bir köpek.
- Mata a merda do rafeiro, AI.
Paraları var, bir araba, ev, bir köpek, bahçe...
Têm dinheiro, carro, condomínio fechado, cão, jardim...
- Genç bir çocuk orada ölü bir köpek bulmuş.
Um miúdo encontrou um cão morto ali.
Ölü bir köpek vardı. Onu birinin öldürdüğünü bilmiyorduk.
Não sabíamos que alguém o tinha morto.
Siz insanlar bana bakınca vahşi bir köpek görüyorsunuz.
Quando vocês olham para mim... vêem um cão selvagem.
İçeride bir köpek var, cesede yaklaştırmıyor bizi.
Há um cão a impedir o acesso ao corpo.
Bunun gibi bir köpek yapmaz.
Não. Não um cão como este.
O bir köpek değil ki, bir ayı.
Não é um cão, é um urso.
O bir köpek
- É um cão.
Charlie'nin Chinook çalışma canlısı bir köpek olduğunu söylediğini hatırladınmı.
Lembras-te que o Charlie disse que o Chinook é um cão trabalhador?
Kemik arayan bir köpek.
Ele é mesmo assim.
Bir Noel zamanında Tommy bir köpek yavrusu istemişti.
No Natal, um ano, o Tommy quis um cachorro.
Eğer Crowley seni bulamazsa peşine başka bir köpek takamaz.
Se o Crowley não te conseguir encontrar então não será capaz de enviar outro cão atrás de ti.
Şimdi sadece güneşte oturup... -... yaşlı bir köpek gibi kebap yapıyorum.
Agora sento-me aqui ao sol a aquecer a barriga como um cão velho.
Sana da artık sadece kapının önünde oturan yaşlı bir köpek olduğunu söyledi mi?
Ele contou-te que agora não passa de um cão velho sentado no alpendre?
Pis bir köpek gibi mi?
És um cão muito mau!
Her ailede bir köpek vardır.
Todas as famílias têm um.
Kıza resmen kaybolmuş bir köpek gibi bakıyor.
Está sempre a olhar para ela como um cãozinho abandonado.
Babam bir savaş kurdu istiyor. Gösterişli bir köpek değil.
O meu pai precisa de um lobo de batalha, não de um cão obediente.
İnsan gibi değil, bir köpek gibi yaşayacaksın. Anladın mı?
Você vai viver como um cão getthat.
Başka bir köpek istemiyorum.
Não quero outro cão!
Bir köpek edin, silah değil.
Arranja um cão, não uma arma.
- Ne tür bir köpek.
- De que raça?
Küçük bir köpek.
- Um cãozinho.
Görmezden gelmeyi seçmiş ya da bir köpek balığı gibi doğru zamanı kolluyor olabilir.
Talvez, ela tenha decidido ignorar ou está a espera da hora certa, como um tubarão.
Büyük siyah bir yumurtadan çıkan köpek. Işıklı bir tacı olan şeytan.
Um cão a sair de um grande ovo preto, um demónio com uma coroa de luz...
- Bu köpek bir başbelası!
- Esse cão é um estupor!
İneğe benzeyen bir sürü köpek var.
Há imensos cães que parecem vacas.
Bu lanet köpek hakkında bir şeyler yapmalıyız.
Temos de resolver a situação do cão!
Bir çeşit köpek sidiği uzmanı mısın? Duvara baksana.
Repare na altura a que está.
Ne zaman Jake'e baksan, yüzünde çok üzgün bir ifade belirdiğini fark ettim. Eğer ortalık sessizse, süt emen yavru köpek gibi sızlandığını duyabiliyorum.
Eu reparei que sempre que olhas para o Jake, ficas com um ar muito triste, e se estiver silêncio suficiente, consigo ouvir-te a choramingar como um cachorro a mamar.
Nadide bir Tiger Beat Shrinky Dink gibi kahverengi yavru köpek gözleriyle ve- -
Parece um amoroso brinde de uma revista adolescente, com os seus olhos escuros de cachorrinho abandonado e...
Tüm gaz istasyonları, evler, depolar, çiftlikler, kümesler ek binalar ve köpek evlerinde kapsamlı bir araştırma yapmalıyız.
Precisamos de uma busca apertada em todas as bombas de gasolina, residências, armazéns, quintas, galinheiras, anexos e casotas para o cão.
Kendi dikomu açacağım, araba alacağım, ev ve bir de köpek, ve ona asla Chusky demeyceğim.
Vou abrir a minha própria discoteca ; vou ter o meu próprio carro, a minha casa o meu cão, e juro-te que não se chamará Chuski!
Köpek dün "John Smith." adında bir adam tarafından evlatlık alınmış.
O cão foi adoptado ontem por um homem chamado "John Smith".
Vücut yapısı tam bir mutasyona uğramış... İskelet sistemleri, organları, DNA'sı, herşeyi... Mutasyona uğrayıp köpek formuna dönüşüyor tam bu noktada etrafındakilere saldırmaya başlıyor.
O corpo dela passou por uma transformação completa... o sistema ósseo, os órgãos, o ADN, tudo... uma mutação para uma forma canina, ao ponto dela ter começado a atacar quem estava à sua volta.
Köpek formuna geçtiler 640 00 : 49 : 03,346 - - 00 : 49 : 05,448 ve son derece tehlikeliler. Bu berbat şeyin ne kadar kötü bir durumda olduğu umrumda değil.
Eles assumiram forma canina e são considerados extremamente perigosos.
Misafirlerine köpek maması ikram etsen bile sana olan sevgilerinde bir azalma olmaz.
Mesmo que servisses comida de cão aos teus convidados, eles iam adorar-te à mesma.
Geçen hafta bir gazeteyi çiğniyor diye azarladığımda o köpek bir saat boyunca Zach'in yatağı altında saklandı.
Aquele imbecil escondeu-se em baixo da cama do Zach... depois de o eu o repreedcer por comer o jornal.
Bir kedi, köpek veya geçerli bir sebebin olmadığı sürece.
Tens um cão, um gato, algum verdadeiro motivo para voltares?
Twitter ve Facebook ortalıktayken bir cadının yaptığı herhangi bir şeyin kayda alınıp "seni seviyorum" diyen köpek misali internette dolaşan bir ucube gösterisi hâline gelmez mi sanıyorsun?
Tu achas que com o Twitter e o Facebook uma bruxa pode fazer algo que não seja gravado e postado... que não vire viral como o cão que diz "I love you"?
Ancak köpek dili bilmiyorsan tabii Pongo'dan nasıl bir şeyler öğrenmeyi planlıyorsun?
Mas a não ser que fales com cães, como é que o Pongo nos vai contar seja o que for?
Arlo da bir avuç köpek bokunu bozuk ağzına tıkmayı uygun buldu.
E o Arlo achou que devia enfiar-lhe caca de cão na boca.
Norman, köpek besleyemeyiz bir de.
Norman, não podemos ter um cão agora.
Köpek besleyemeyiz bir de.
Não podemos ter um cão, nesta altura.
Hayır burası köpek kızağı gibi bir yerdir.
Não. Este sitio dirige-se como um trenó de cães...
köpek 255
köpekler 94
köpekçik 20
köpekbalığı 33
köpek mi 42
bir kız 192
bir kızım var 22
bir kere daha 137
bir kahve 26
bir kez 117
köpekler 94
köpekçik 20
köpekbalığı 33
köpek mi 42
bir kız 192
bir kızım var 22
bir kere daha 137
bir kahve 26
bir kez 117
bir kere 190
bir kez olsun 43
bir kız mı 24
bir katil 56
bir kitap 34
bir kız var 17
bir karar ver 16
bir karar verdim 25
bir kez daha 333
bir kadın 232
bir kez olsun 43
bir kız mı 24
bir katil 56
bir kitap 34
bir kız var 17
bir karar ver 16
bir karar verdim 25
bir kez daha 333
bir kadın 232