Canım Çeviri Portekizce
35,370 parallel translation
Senin günün nasıldı, canım?
Como foi o seu dia, querido?
- Canım.
- Querido.
Canım, bu akşam yeteri kadar kutlama yaptık sanırım, ha?
Querida... talvez já tenhamos comemorado o suficiente por esta noite, não?
Canımı okursun.
Davas-me uma sova de certeza.
Önemi yok, canım.
Isso não interessa, querido.
Tebrikler, canım.
Parabéns, querido!
Endişelendiğini biliyorum canım.
Querido, eu sei que estás preocupado.
Lütfen Stuart, canımı yakıyorsun!
Por favor, Stuart, Estás a magoar-me!
- Peki canım.
- Boa noite, querida.
Benim canım.
Oh minha querida
Benim canım.
Oh por favor diga sim
Derdim ki,'Canım senin için her şeyi yaparım yeter ki bana opera dinletme lütfen.
Eu diria, querida eu faço qualquer coisa por si mas não me obrigue a ouvir ópera.
Çok güzeldi canım kızım.
Foi lindo minha querida.
Her hafta bunu yapması canımı sıkıyor mu?
Chateia-me que ele faça isto todas as semanas?
Ah, Canım-kızım!
Daughtry!
Hadi canım, cidden mi?
Isso é verdade?
Tom, canım...
Tom, chega aqui...
Benim canım çocuğum.
O meu querido rapaz.
Sır tutmak sana yakışmıyor canım.
Guardar segredos não combina contigo, querida.
- Durumu iyiye gitmiyor canım.
Não está a melhorar, querida.
Sen resmen ineksin dostum. he canım he.
És oficialmente um cromo, meu amigo.
Söz konusu olan kendi çoçuğun ise buna bakıcılık denmediğini biliyorsun, değil mi? Hadi canım, gerçekten mi?
Sabes que não podes ser baby-sitter de um filho teu?
Bu adam için canımı veririm.
Dava a vida por aquele homem. Porquê?
Göreceğiz, canım.
Isso é o que iremos ver, querida.
Canım biraz yollara düşmek istiyor. Bunun için yeni bir kimlik lazım bana.
Quero pôr o pé na estrada de novo e preciso de outra identidade.
Zaten olsaydı elimde şu anda, pudingli makarna ve bisküvi olurdu canım.
Se fosse, eu estava comendo um biscoito com macarrão e pudim em cima.
Evet canım, anladım.
Sim, querida, Já percebi.
Yani canım tuzlu-tatlı çektiğinde, aldı.
Quando queria doces e salgados, ele dava-me.
Hadi canım!
Não acredito!
- Canımı yakıyorsun evladım!
- Eu ordeno!
Haksız mıyım, canım?
Não é verdade, querido?
Hadi canım?
A sério?
Bu televizyonun yeni Standartlar ve Uygulamalar müdürüyüm... canımın istediği her lanet yere girerim.
Sou o novo chefe de Normas e Práticas desta rede, vou onde bem entender.
O kadar kafa karıştırıcı ki canımı yakıyor. Bu eninde sonunda canını daha az yakacak.
Tanto que isso dói.
Ama canım benim, tanımadığın kişilerden, böyle şeyler yapmalarını, isteyemezsin.
Mas isso não é algo que se pergunte a estranhos.
Yapma canım.
Vamos lá...
Yani pişmanlık duyacağımı söylemiyorum ama bunu 30'larımda keşfediyor olmak biraz canımı sıkıyor, buna daha gençken başlamak isterdim çünkü üniversitede ne kadar enerjik olacağımı hayal edemiyorum.
Não me vou lamentar, mas chateia-me um bocadinho só estar a descobrir isto agora, nos meus trintas, porque gostava de ter feito isto quando era mais nova, porque só de pensar na energia que teria tido na faculdade.
Bu işten geri adım attın, yine de ben devraldığımdan beri... Bu uçakta, canın ne zaman ne isterse onu yapıyorsun!
Você desistiu deste trabalho, no entanto, desde que eu o assumi, tem andado por este avião a fazer aquilo que quer quando lhe apetece!
Her şey yolunda canım. Evet efendim. Bir sürü var.
Sim, senhora, muitos.
Yeter artık, canımı acıtıyorsun.
Por favor pare está a começar a doer.
Şehrin öteki tarafına sürmem için 20 dolar mı? Vay canına.
Ena, 20 dólares só para o levar pela cidade?
Vay canına Chris. Çok heyecanlıyım!
Ena, Chris, estou tão empolgada!
Can alıcı noktasını hala anlayamadım.
A razão ainda não desvendei.
- Pek çok kişi daha can verecek. Bu yüzden geriye kalanları hemen görmem lazım!
Muitos outros também, por isso agora preciso ver os restos!
Yok canım.
Sim.
Tabii canım.
Meninas, cuidem-me do restaurante.
Söylesene yeni baban canını mı sıkıyor?
Diz-me, o teu novo pai está a aborrecer-te?
Vay canına baba, sanırım yeni patronun dedem oluyor.
Ena, pai. Acho que isso significa que o avô é o teu novo patrão.
Ve tanışmaya can attığım fetüsten bahsetmişken senin şu gecikmiş doğum öncesi kontrolün ne zaman?
E, por falar do feto que mal posso esperar para conhecer quando é a consulta pré-parto já atrasada?
Şu anda AHM Wi-Fi'sine bağlandım ve katın her santimetresini tarıyorum.
Estou ligado ao Wi-Fi do CAN e estou a passar cada centímetro a pente fino.
Hey adamım, biliyorum canın yanıyor ama annemle sen en kısa zamanda, arayı düzelteceksiniz, değil mi?
- Olha, eu sei que estás magoado, mas vais ter de fazer as pazes com a mãe.