Demek istediğim Çeviri Portekizce
13,041 parallel translation
Demek istediğim boynuna bakar mısın? İyi olacak.
Olhem só para o pescoço dele!
Demek istediğim, bu olanlar doğada her zaman olur.
Quer dizer, isto acontece na natureza, a todo o momento.
Demek istediğim, yıllar önce Stoick bu boynuzu Vahşi Savaşçılar'ın şefi Uzlaşmacı Oswald'a yeni doğmuş kızı için bir hediye olarak verdi.
Oswald, o Agradável, como presente para a filha dele. Eras a recém nascida, Heather.
Demek istediğim, hiç birimizin endişelenmesine gerek yok.
Nenhum de nós corre esse risco. Não é?
Demek istediğim korkutucu fakat aynı zamanda güzel.
Quer dizer, estranho mas foi bom.
Demek istediğim, geçen gün beni hazırlıksız yakaladın. Ama şimdi biraz hazır sayılırım. O yüzden tek istediğin kahve mi emin olmak istedim.
Estou a tentar dizer que me apanhaste desprevenida no outro dia, mas agora estou mais preparada, portanto só quero assegurar-me de que só queres café?
Demek istediğim herhangi bir şüphe var mı?
Há alguma dúvida?
Hayır yani demek istediğim, bir sebep-sonuç ilişkisi var mı bilmiyoruz.
Só estou a dizer que não sabemos se existe uma relação causa / efeito...
- Demek istediğim sanki iki seçeneğimiz varmış gibi konuşuyoruz hep ama doğru değil bu.
Estamos a agir como se só houvesse duas opções, mas não é verdade.
Demek istediğim ilaçlar hayatımı kurtardı.
A questão é que os medicamentos salvaram a minha vida.
Demek istediğim bu o kadar tehlikeli bir işse neden yaptığını anlamıyorum.
Queria dizer que, se isto é tão perigoso, não compreendo porque o fazes.
Hayır. Demek istediğim buna inanmıyorum.
Não, quer dizer, não acredito.
- Hayır, demek istediğim Chris'in kendi yolundan gitmesine müsaade etmelisin.
Não, não, o que quero dizer é que precisas de deixar o Chris encontrar o seu próprio caminho.
Demek istediğim, hiçbiriniz askerlik yapmadınız.
Quis apenas dizer que nenhum de vocês serviu como soldado.
- Benim demek istediğim o değildi.
Não é o meu ponto.
Demek istediğim, bu tam Nicholas Sparks seviyesinde bir şey.
Isso é coisa do nível do Nicholas Sparks.
Demek istediğim, sen Sara ve Laurel'a aşık oldun ve Laurel ben tamamen kendimi kaybettiğimde beni CNRI'a almıştı.
Eras apaixonado pela Laurel e pela Sara, e a Laurel acolheu-me no CNRI quando estava totalmente perdida.
Demek istediğim arkadaşlarının kim olduğunu bilmiyormuş gibi davranman pek de "birlikte" hissetirmiyor.
Que fingires que não sabes quem são os teus amigos, não passa uma sensação de união.
Sadece demek istediğim Curtis ile şu anda çok önemli bir ekipmanı nasıl kuracağımızı düşünüyorduk da, aksi halde birileri ölebilir.
É que o Curtis e eu estamos a tentar construir um aparelho, ou alguém pode morrer.
Demek istediğim, şu anda aklının başka yöne kaymasına izin veremezsin.
Penso que não te podes distrair agora.
Um, demek istediğim, her zaman Endonezya var.
Aliás, sempre tem a Indonésia.
Demek istediğim belki biraz dayak yemeliyiz. Bilirsin ya?
O que eu estou a dizer é que talvez fosse melhor fazermos uma pausa, entendes?
Demek istediğim, raporlarında gitgide büyüyen boşluklar var açıklayamadığı tutuklamalar açıklayamadığı kayıp kanıtlar şimdi de kendini soyutluyor, evinden çıkmıyor telefonlarımı açmıyor.
Prisões que não consegue explicar. Provas desaparecidas. Está isolado, não sai de casa,
Demek istediğim Antonov bunu yaptıysa sebebi eski karısına nefret duyması değil de çalışmasına hâlâ âşık olması olabilir.
Se tiver sido o Antonov, pode não ter sido por odiar a ex-mulher, mas por estar apaixonado pelo trabalho dela.
Demek istediğim, komaya girdiğimde tek istediğim hayatımdan vazgeçmekti.
Quando eu estava em coma, tudo o que eu queria era ir-me embora.
Demek istediğim bu sıfır çatışma içeren etkin bir plan.
Ele tem razão. Foi um plano eficiente que envolveu... Zero confrontações.
Demek istediğim, evliliklerinde veya aile içinde üzüntüye neden oluyor olabilirler.
Talvez tragam tristeza ao seu casamento ou à família ou...
Demek istediğim Optela'ya ödeme yapmak çok önemli değil.
Eu referia-me a pagar à Optela.
Demek istediğim, bana seni sordu ve senin, onun bildiği Mike Ross olduğunu anlamaması için yalan söylemek zorunda kaldım.
- Significa que ela fez perguntas sobre ti e eu tive de mentir para evitar que ela pensasse que era o Mike Ross que ela conheceu.
Demek istediğim, bir sürü saçmalıkla uğraşmaya çalışıyorum.
Digamos que estou a tentar resolver algumas cenas.
Fakat demek istediğim ortağı ne ayak?
Óptimo índice de condenações.
Demek istediğim, bir nedenden ötürü ortaya çıktılar yani değil mi?
Digo, deve haver uma razão para estarem apontadas.
Hayır, demek istediğim, sana ne oldu?
Não... quero dizer, que aconteceu contigo?
Demek istediğim, federal ajanlar bilgisayar korsanlarını kendi güvenlik sistemlerindeki açıkları bulmalarını için kiralayabiliyorlar.
As Agências Federais contratam hackers para Organizações a todo tempo, é como encontram as vulnerabilidades nos sistemas de segurança.
Demek istediğim, güvendeydim.
A questão é que eu vivia em segurança.
Demek istediğim, bıçak kemiğe dayandığında durum aleyhimizeyken ve pilotlar binayı terk etmişken...
A questão é que, quando as fichas eram poucas, quando as probabilidades estavam contra nós e os pilotos fugiram...
Demek istediğim konuşmamıza gerek var mı patron?
Quer dizer... Precisamos de conversar, chefe?
Demek istediğim, göğsünde büyük "S" ile lezbiyen bir hava katıyor.
Quer dizer, ela passa a impressão de ser homossexual com aquele grande "S" no peito.
Demek istediğim, jefe, gece yarısı buranın bir yeme çılgınlığına dönüştüğünden şüpheleniyorum, haksız mıyım?
O meu problema, jefe, é que duvido que este sítio se torne um banquete à meia noite, certo?
Demek istediğim, 25 yıllık bir kitap ama kurbanımız halen büyük telif hakkı çekleri alıyordu.
Quero dizer, já tem 25 anos, mas a nossa vítima devia continuar a receber muito dinheiro dos direitos de autor.
Demek istediğim dolandırıcı gibi davranıyor, ama neden?
Quero dizer, sim, ele comportava-se como tal, mas com que objetivo?
Hayır, demek istediğim... Onları görüyorum.
Não, quero dizer eu só os vejo.
Demek istediğim bizi aramalı... seni kilitlediler mi?
Não, quero dizer, devias ter-nos ligado antes... Espera. Estiveste preso?
Demek istediğim, nereden bilebilirdin?
Como é que podias saber?
Demek istediğim, çocuk sahibi olmanın nasıl olduğunu biliyorum.
Quero dizer, ter filho pequeno... Sei bem o que isso é.
Demek istediğim Danue'ler her şeyi kontrol ediyorlar.
- Quanto nos vai custar?
Abartmadım, değil mi? Demek istediğim genel olarak cezalıymışsın gibi göründün fakat yine de buna inanmak güçtü. - Evet.
Tem de envolver um rosnado...
Demek istediğim, daha ne kadar açık sözlü olabilir ki? Kadınlar.
Sim, é.
Demek istediğim, ona bir bakın!
Onde é que está?
- Demek istediğim...
Só quis dizer...
Demek istediğim o çocuk, yaşıtlarından çok daha fazla şey yaptı.
Claro.
demek istediğim şu 35
demek istediğim bu değil 27
demek istediğim şu ki 19
demek istediğim bu 42
demek istediğimi anladın mı 56
demek istediğim o değil 18
demek istediğim bu değildi 38
demek istediğimi anladın 18
demek istediğimi anlıyor musun 62
demek istediğimi anladınız mı 16
demek istediğim bu değil 27
demek istediğim şu ki 19
demek istediğim bu 42
demek istediğimi anladın mı 56
demek istediğim o değil 18
demek istediğim bu değildi 38
demek istediğimi anladın 18
demek istediğimi anlıyor musun 62
demek istediğimi anladınız mı 16
demek istediğim de bu 21
istediğim 46
istediğimi yaparım 42
istediğim bu 49
istediğim bu değil 16
demek 970
demektir 116
demek istiyorum ki 208
demek istedim 68
demek istiyorum 56
istediğim 46
istediğimi yaparım 42
istediğim bu 49
istediğim bu değil 16
demek 970
demektir 116
demek istiyorum ki 208
demek istedim 68
demek istiyorum 56