Diyorlardı Çeviri Portekizce
610 parallel translation
- Diyorlardı ki...
- Bem, estavam a dizer...
"İşte soytarı Phroso" diyorlardı.
Diziam : "Aquele é o Phroso, o palhaço!"
O parlak işareti gösteriyor ve şöyle diyorlardı :
Estavam a apontar o caminho até àquele sinal, dizendo :
Ona "İnsan olmayan insan" diyorlardı.
Chamavam-lhe : "o homem que não era humano."
Bir de dava kapandı diyorlardı.
E disseram que o caso não tinha solução.
Geldiği yuvada ona "Küçük Hornero" diyorlardı.
O pequeno forneiro saiu do ninho para ver se...
Bir koyunun otladığı yerde sığır yaşayamaz diyorlardı.
Diziam que nenhum boi poderia viver onde uma ovelha tivesse pastado.
En azından hırsızın, ona ne diyorlardı?
Pelo menos, conhece o... ladrão. Como se chama ele?
- Sence arkamdan ne diyorlardır?
- Que pensas que dizem?
Ne diyorlardı ; yarı burslu sayılırdım.
Eu era o que eles chamavam um pensionista meio por caridade.
Sanırım ona Spartacus diyorlardı.
Acho que lhe chamaram
Gümüş bir kurşunla ilgili bir şeyler diyorlardı.
Algo... sobre... uma bala de prata.
Bir ay öncesine kadar bana "çılgın" diyorlardı.
Há um mês diziam que eu era louco. Insano.
Bahse girerim çocuk odasına şimdi televizyon odası diyorlardır.
O quarto dos rapazes agora deve-se chamar-se o "quarto da TV". O tio Alfredo e eu costumávamos dormir aqui.
- "Tisvin" mi diyorlardı ona?
Tizwin? Sim. Sim, é isso...
Eminim okulda sana Jilet Sharp diyorlardı.
Aposto que seu apelido era Luke "Charme".
Ne diyorlardı buna?
O que lhe chamavam eles?
Yanlış hatırlamıyorsam eskiden insanlara meteoroloji balonu gördünüz ve kamuoyu önünde bunlar güneş lekesiydi veya benzer şeylerdi diyorlardı.
Se me lembro da história, essas coisas eram sempre confundidas com balões de meteorologia, manchas solares, coisas explicáveis... com a menor publicidade possível.
- Buna hava kirliliği sisi diyorlardı.
- A palavra era "smog". Sim, creio que era.
Ona ne diyorlardı?
Qual era o seu nome?
"Bu böyle gitmez." diyorlardı.
"Isto não durará", disseram.
Japon kamuoyu Alman zaferlerinden son derece hoşnuttu. O günlerin moda tabiriyle "Otobüsü kaçırmamak gerek" diyorlardı.
No geral, o povo japonês estava muito contente com a vitória alemã e a frase mais ouvida era :
Lakin 1914'te coşkuyla "Hedef Berlin!" diye slogan atanlar artık "Ne olacaksa olsun!" diyorlardı.
Mas enquanto que, em 1914, a palavra de ordem era'Para Berlim! ', desta vez era'Vamos lá acabar com isto.'
Tuhaf olduğumu söylüyorlar, ama önceden de öyle diyorlardı.
Dizem que sou extravagante, mas já diziam isso...
Denizaltılara, demir tabut diyorlardı.
Chamavam aos U-boats caixões de metal.
İngiliz subayların iyi savaşçılar olduğunu düşünüyorduk ele geçirdiklerimiz devamlı "Bu savaşı kazanacağız." diyorlardı.
Sentíamos que o oficial britânico era um lutador excelente. Todos os que capturávamos, diziam-me : "Vamos vencer a guerra."
Ona Boss diyorlardı çünkü yozlaşmış bir siyasetçiydi.
Chamavam-Ihe "Boss", porque era um político corrupto.
Hep diyorlardı ki, " İngilizler teslim oldu.
Continuam a dizer, "Os ingleses renderam-se."
Bir çok kitap yazdı. Bazılarını ben de okudum. Kitaplarda ona "Kara Kraliçe" diyorlardı.
Ela também escreveu vários livros, e eu li que, entre os iniciados, ela dava pelo nome de "Rainha Negra".
"sevgili Catherina'mızı nasıl da özlüyoruz" diyorlardır.
"Quanto sentimos falta da nossa Katerina, nossa bambina!"
Neden sana Boxey diyorlardı.
Pôr que eles o chamaram Boxey?
Ona sessiz ölümün silahı diyorlardı.
Chamavam-lhe a arma da morte silenciosa.
Dix'te bir çocuk görmüştüm, onun için de iyileşecek, diyorlardı.
Mas vi um tipo em Dix a quem também disseram o mesmo.
Bize "Tutsak Fanus" lar diyorlardı.
Diziam que éramos duas bolas.
Onlara şehir diyorlardı.
Cidades. Chamavam-se cidades.
Kendilerine "Eko-savaşçılar" diyorlardı.
Eles chamavam de "eco-guerreiros."
Arka tarafa da Wedding mi diyorlardı?
Gente estranha.
Ona Tsar diyorlardı.
Chamavam-lhe Czar.
Emimin komşuları onun için "çok sessiz, sakin bir adamdı" diyorlardır "her zaman'merhaba'demeye vakti olurdu." Ama şunun haline baksana.
'Ele é do tipo calmo'dizem os vizinhos. 'Muito ocupado para salvar o mundo.' Olha para ele.
Şimdiye kadar sana "Demir Çene" diyorlardı ama artık "kel kafa" diyorlar.
A malta chamavam-te o Mandíbula de Ferro depois da luta na neve, chamam-te Cabeça Dura.
Ona neden "Ayakkabısız Joe" diyorlardı?
Porque lhe chamavam "Joe Sem Sapatos"?
Fabrika işçilerinin bazıları "Hey!" diyorlardı.
Alguns desses operários até gritam "Ei!"
Ona Esmer Bombacı diyorlardı.
Chamavam-lhe A Bomba Castanha.
Kendilerine Günahkârlar diyorlardı.
Chamavam-se "Os Pecadores" naquele tempo.
Burada onunla birlikte yaşıyordum. Bize İhtiyar Nick ve Genç Nick diyorlardı.
Vivia aqui com ele, por isso chamavam-nos "velho Nick e jovem Nick".
Ona Centilmen Jimmy diyorlardı.
Chamavam-lhe Jimmy O Cavalheiro.
Üniversitede J.D. diyorlardı.
Eu era J.D. na faculdade.
Onlar diyorlardı ki...
Todos eles diziam :
Oraya "Karayip Paris'i" diyorlardı.
E pensar que antigamente a chamavam o Paris do Caribe.
Polisler nasıl diyorlardı, "Garip bir kaza" mı?
Um acidente estranho?
"İçeri gir ve ona kafayı sıyırdığını söyle." diyorlardı.
Disseram-me : " Vá para lá e fale-lhe.
diyorsun 241
diyorum 468
diyor 1008
diyorsunuz 82
diyorum sana 34
diyorum ki 259
diyorlar 355
diyor ki 279
diyorsun ki 51
diyorlar ki 68
diyorum 468
diyor 1008
diyorsunuz 82
diyorum sana 34
diyorum ki 259
diyorlar 355
diyor ki 279
diyorsun ki 51
diyorlar ki 68