Duyduğum kadarıyla Çeviri Portekizce
412 parallel translation
Duyduğum kadarıyla zengin.
E tambem rica, segundo sei.
Duyduğum kadarıyla Paris'e geldiğinde alelade bir soyadı varmış.
Consta que tinha um nome vulgar, quando veio para Paris.
Duyduğum kadarıyla, şimdi 15 bin ediyor olmalıydı.
Devia estar valendo uns US $ 15 mil agora.
Duyduğum kadarıyla çok hoş biriymiş.
Eu ouvi que ela é muito bonita.
Duyduğum kadarıyla, çok yakışıklıymış.
Pelo que ouvi, é muito lisongeiro.
Duyduğum kadarıyla artık fazla diyafram kullanmıyorsun.
O meu ouvido diz-me que já não usa tanto o diafragma
Duyduğum kadarıyla parti başladı bile.
Parece que a festa já começou.
Bildiğim şey, duyduğum kadarıyla Sör Charles'ın öldüğü gece korkunç uluma sesleri duyduğumdur ve hayatım boyunca bir daha asla öyle korkunç sesler duymak istemediğimdir.
Só sei que a ouvi. Ouvi um uivar terrível na noite anterior à morte do Sir Charles, e não quero tornar a ouvir um som daqueles, nunca mais na minha vida.
Duyduğum kadarıyla tek tanıklar Dude'la sensiniz.
Você e o Dude são testemunhas.
Duyduğum kadarıyla tıka basa dolacak.
Ouvi dizer que vai estar cheio.
Etraftan duyduğum kadarıyla, bu adamlar çok sert oyuncular.
Pelo que ouvi, aquelas pessoas jogam duro.
Duyduğum kadarıyla, askerin silahıyla kendisine küçük bir ordu kurmuş.
Ouvi dizer que ele tem um exército... assassinos com espingardas dos federais.
Duyduğum kadarıyla, sorgulamıyorum, ve sorgulamam da adil.
Como ouço, julgo e o meu julgamento é justo.
Duyduğum kadarıyla, Doolittle, gökkuşağının tüm renkleriyle parlıyor.
Segundo ouvi, Doolittle, resplandecem... em todas as cores do arco-íris.
Birini asmak zorunda kalmışsınız, duyduğum kadarıyla.
Fiz isso. Isso é duro.
Duyduğum kadarıyla, ikisinin birbirinden farkı yok.
Pelo que soube, não havia nada de diferente entre os dois.
- Evet ama sadece duyduğum kadarıyla.
- Sim, mas só de ouvir falar.
Duyduğum kadarıyla iyi.
Eu entendo que ela esteja bem.
Duyduğum kadarıyla iyi bir kadınmış, bir Hristiyan kadını.
Eu sei que ela era uma boa mulher, uma mulher cristã.
Duyduğum kadarıyla, güvenliği konusunda bir sorun yok.
- Pelo que ouvi, o bem-estar dele não é um problema.
Duyduğum kadarıyla, Kral babanız daha da tuhaflaşmış şu sıralar, kendisinin "Nene vadisinin görülmeye değer manzaralarına hakim Lincolnshire'da küçük bir köy" olduğuna inanıyormuş.
Fui informado que o seu real pai está cada vez mais excêntrico e presentemente acredita ser "uma pequena vila no Lincolnshire, com uma paisagem espectacular do vale Nene."
Benim duyduğum kadarıyla, o viskisini senatörlerle yudumluyor.
Bem, o que eu ouvi foi que bebia o bourbon com senadores.
Görünüşe göre hayır, Ve duyduğum kadarıyla da, izler soğumuş.
Parece que não e pelo que ouvi, a pista arrefeceu.
Duyduğum kadarıyla büküm motorunda arıza varmış.
Ouvi falar sobre o Sistema de Warp. Quanto demora a consertá-lo?
Fransız. Duyduğum kadarıyla, pokerde de çok becerikliymişsiniz.
Com um talento para o poker, pelo que ouvi.
Duyduğum kadarıyla kireçli kuyuya gömüp üstüne beton döküyorlar.
Eu ouvi dizer que as despejam numa mina de carvão abandonada e tapam-nas com cimento.
Şimdi duyduğum kadarıyla onu üsse götürmüşler. Üç gün boyunca sorgulamışlar onu.
Agora, o que ouvi foi que o levaram para a base e que o apertaram durante três dias.
Duyduğum kadarıyla soğan halkaları kocaman olmazsa.. ... bedavaya veriyorlarmış.
Oferecem-nos as rodelas de cebola se não forem do tamanho da nossa tola.
Duyduğum kadarıyla Savaş ve Barış orjinal isminde basılmak üzereyken vazgeçilmiş Savaş-Ne İşe Yarar?
- Pois é! Embora haja uma dúvida sobre se Guerra e Paz teria sido o sucesso que foi se tivesse sido publicado sob o título original : Guerra, para que serves tu?
Duyduğum kadarıyla, siz postacılar için çok zor değil.
Pelo que ouço dizer, os carteiros não têm de procurar muito.
Duyduğum kadarıyla bu sene otoyolda çok fazla derdiniz olmamış Şerif!
Encontram muitos animais mortos na estrada, Xerife?
Şimdiye kadar gördüğüm ve duyduğum kadarıyla en çok acıya maruz kalan insan, ve hala acı çekiyor.
Nunca vi ninguém que tenha passado por tantã dor e sofrimento. E ele ainda tem o inferno pela frente.
Duyduğum kadarıyla, ihtiyar Spook ile içeride yatmışsın.
Ouvi dizer que tinhas cumprido pena com ele.
Benim duyduğum kadarıyla, Soze bir çeşit kasapmış.
Pelo que ouvi, o Soze é um carniceiro.
Duyduğum kadarıyla başından beri birlikte olmamalıydılar.
Eles nunca deviam ter ficado juntos.
Duyduğum kadarıyla Norm Gunderson'la evlenmişsin.
Sempre casaste com o Norm Gunderson?
İki taraftan da duyduğum kadarıyla öyle.
Pelo que ouvi, estavam ambos metidos nisso.
- Evet benim ve.. seni görmeye geldim AIIy... çünkü duyduğum kadarıyla bu sene çok uslu bir kız olmuşsun.. ve istediğin her şeyi alacaksın.
- Sim, sou mesmo eu... e vim ver-te, Ally, porque soube que te portaste muito bem este ano... e vais ter tudo o que querias.
Ve duyduğum kadarıyla da bayağı bir çıldırmış.
E louco, pelo que ouvi dizer.
Yugoslavya'dan getiriyorlarmış. Ve duyduğum kadarıyla, Sırplar, o başlıklar olmadan yapamıyorlarmış.
Através de uma determinada ligação, consegui localizar um mercado negro de chuveiros, todos eles confeccionados na ex-Jugoslávia e, pelo que ouvi, os sérvios são fanáticos pelos chuveiros deles.
Duyduğum kadarıyla Risa Hoobishan Hamam yapıları Manastıra benziyormuş
Segundo ouvi, Risa faz os Banhos Hoobishan parecerem um mosteiro.
Duyduğum kadarıyla içinden bir hayaletin geçmesi, eşi benzeri olmayan bir deneyimmiş.
Não, mas pelo que ouvi, ter um fantasma a passar através de ti é uma experiência singular.
Duyduğum kadarıyla, umursuyormuş.
Sim que liga, por isso dizem.
Duyduğum kadarıyla pek bir dobra, pek bir keyiflisiniz.
Vejo que está com o humor sarcástico habitual.
Duyduğum kadarıyla, Tonane'yi bulana kadar üssü yoketmeyecekler.
Pelo que ouvi, eles não destruirão a base até descobrirem o Tonane.
- "Duyduğum kadarıyla hayır."
- "Não que eu ouvisse tal coisa."
Duyduğum kadarıyla alkollüymüş.
Parece que tinha bebido.
Olay çıkmış duyduğum kadarıyla.
Sentindo um pouco de excitação.
Duyduğum kadarıyla bu sefer direkt işin içindesiniz.
O senhor é honesto, constou-me.
Duyduğum kadarıyla onu bu balkonun dibinde bulmuşlar.
Como ele morreu?
Duyduğum kadarıyla, yanıklıkla herkesten fazla yaşamışsın.
Do que ouvi, vive com a peste há muito tempo.
duydum 657
duydun mu bunu 28
duydum ki 65
duydun mu 1424
duydun mu beni 209
duydunuz mu 459
duydun 82
duydunuz 53
duydunuz mu beni 21
duydum seni 20
duydun mu bunu 28
duydum ki 65
duydun mu 1424
duydun mu beni 209
duydunuz mu 459
duydun 82
duydunuz 53
duydunuz mu beni 21
duydum seni 20