Geçmişi Çeviri Portekizce
3,664 parallel translation
Herkes askeri geçmişi olmayan bir kadın Donanma Bakanı'na bakıp bunlardan herhangi birinin bir etken olup olmayacağını merak ediyor.
Todos estão de olho em mim, mulher e sem histórico militar, a perguntar se uma dessas coisas será um factor.
Rudolph Stalin, uluslararası casusluk geçmişi olan ve Rusya ile güçlü politik bağları bulunan bir Amerikan vatandaşı.
Rudolph Stalin é um cidadão americano com histórico de espionagem internacional e fortes ligações políticas com a Rússia.
Şüphelimizin, biyolojik ve kimyasal savaş geçmişi var.
O nosso suspeito tem experiência em biologia e guerra química.
Frankie'nin öz annesi Nadia'ymış, Romanyalı depresyon geçmişi var ve intihar etmesiyle bitiyor.
Ela era da Roménia, tinha um passado de depressão e acabou por tirar a sua própria vida. Roménia...
Geçmişi de peşini bırakmamış gibi görünüyor.
Parece que o passado o alcançou.
- Hepizin bir geçmişi var.
Toda a gente tem um passado.
Konuşacaklarımız için ; biraz geçmişi ve biraz da geleceği düşünmeni tavsiye ederim.
O que eu recomendaria para o resto desta conversa seria concentrarmo-nos menos no passado e um pouco mais no futuro.
Geçmişi az, geleceği daha fazla düşünmek lazım. Doğru mu?
Vamos concentrar-nos menos no passado e mais no futuro.
Vali olduğundan beri,... aday listesine oylama geçmişi olan birisini ekleyemezsin.
Visto que eras um governador, não podes juntar outra pessoa com histórico político à candidatura.
Onu yalanlar söylerken yakaladım ve kredi geçmişi yok.
Descobria as mentiras dele e não tem crédito na praça,
- Herkesin bir kredi geçmişi vardır.
- todos têm. - É o suficiente.
İtalya'daki binaların hepsinin geçmişi Roma İmparatorluğuna kadar gitmez.
Não há edificios "velhos" em Italia. Remontam ao Império Romano, sabes?
Yani, "Geçmişi asla değiştirme." diyip duran hep sendin.
Tu é que estás sempre a dizer para nunca alterar o passado.
Hadi Brian, dürüst olalım. Geçmişi birçok kere değiştirmişliğim var.
Então, Brian, sejamos honestos, eu altero frequentemente o passado.
Kabul etsem bile kimya konusunda bir geçmişi olan hatta Fil'i bile ikna edecek kadar iyi ve inandırıcı birini nereden bulacağız?
Se eu concordasse, onde é que encontraríamos alguém com experiência em química que é tão bom, tão talentoso, que convenceria até o Bispo?
Valerie şu anda sabıka geçmişi yaratıyor senin için.
A Valerie está a construir os teus antecedentes criminais.
Daha önce geçmişi olduğundan uzun süre yatacak demektir.
Ela tem antecedentes, por isso apanhou bastante tempo.
Jafar sihrin kurallarını değiştirebilecekti ve böylece hatamızı geri alıp, geçmişi değiştirebilecektik.Will!
Para que o Jafar mude as leis da magia e podermos alterar o passado. Will!
Politik bir geçmişi var mı?
Tem histórico político?
Sadece dün akşam geçmişi ziyaret etmiyorduk şimdi de ediyoruz.
Esta noite, não estamos só a revisitar o passado, estamos completamente presentes.
Geçmişi arkamda bırakacağım.
Vou esquecer o passado.
O... o Alex'in babası. Geçmişi var.
Ele é o pai do Alex.
Kötü bir geçmişi var.
Tem história. Uma má história.
Geçmişi, şu anı ve geleceği hakkında.
no presente... e no futuro.
Francis'in bir geçmişi olduğunu her zaman biliyordum.
Sempre soube que o Francisco tinha um passado.
Geçmişi bir sır olarak kaldı ta ki...
O passado dela permaneceu um segredo. Até que...
Asla hatırlamak istemiyorum, çünkü geçmişi her düşündüğümde, acım daha da artıyor.
Eu nunca me deixei lembrar porque cada vez que eu penso outra vez, a dor é demasiada.
Bunların hepsi tıbbi geçmişi olan birine bakmamız gerektiğini gösteriyor.
Ou seja, procurávamos alguém com conhecimentos médicos.
Bir şeyler sakladığı yönünde hissettiklerin Onun geçmişi hakkındaydı.
Então tudo o que sentiu que ela estava a esconder era sobre o seu passado.
Geçmişi geçmişte bırakmalısın.
Tens que deixar o passado no passado.
Bunun da bir geçmişi var.
Há aí uma história algures.
Geleceği olan bir oyuncuya ihtiyacımız var, geçmişi olan değil.
Precisamos de um jogador com futuro, não com passado.
Geleceğe bak, geçmişi unut.
Tudo futuro, sem passado.
Sicil araştırması, iş geçmişi ve kimliğinin sahte olduğunu gösterdi.
Após verificação, concluiu-se que o seu currículo e dados eram falsos.
Sanki sana karşı kullanmak için geçmişi kazıyorlardı ve boşandığımız için benden yardım beklediler.
Como se estivessem à procura de algo contra ti e esperavam que eu ajudasse, por estar fula com o divórcio.
Bu da, du Pont ailesinin geçmişi.
Tem aqui a história da Dinastia du Pont.
Nasıl olurda, sayfa olarak Los Angeles Times'ın beşte biri kadar olan en fazla 20 yıllık geçmişi olan San Jose Mercury News gazetesi 500 km mesafeden bizi atlatıp, en önemli hikayeye ulaşır?
Como foi a notícia do Mercury de S. José Um jornal de um quinto do tamanho dos de Los Angeles. E a 300 milhas E apanhou-nos.
Sovyetlerin geçmişi.
Jogos anteriores dos soviéticos.
Herkesin bir geçmişi vardır.
Todos temos um passado.
Bulacağın tüm o neşeyi düşün Geçmişi geride bıraktığında
Pensa em toda a alegria que encontrarás quando deixares o passado para trás.
Her sabah gardrobunun arka tarafına sakladığın fotoğraf makinasını hatırlatmak için seni arıyorum. Bu şekilde görsel bir günlük tutuyorsun ve geçmişi hatırlaman için bu günlüğü devamlı izlemen gerekiyor.
Eu vou te ligar todas as manhãs para te lembrar de ver a câmara, escondida na parte de trás de seu armario, ela tem um diário em vídeo.
Sarsıntılı bir geçmişi var, bazılarınızın bildiği gibi.
Teve um passado e peras, como devem saber.
Peki ya derin bir tarih geçmişi olan "Triangle Gömlek Fabrikası" yangını?
E a longa história do incêndio na fábrica da Triangle Shirtwaist?
Bunu yaparsan hiçbirinizin geçmişi saklı kalmaz.
Se fizeres isto, o teu passado vai ficar exposto.
- Arama geçmişi diyorum.
- O histórico de pesquisa.
Hepimizin geçmişi vardır Watson. Hayaletleri.
Todos temos um passado, Watson.
- Adamın özgeçmişi, refensları, geçmişi,...
Sua bio, referência, história...
- Geçmişi düşünüyorum, Deion 1983'e dönüyorum ve Dan Marino hakkında düşünmeye başlıyorum.
Sabes, lembro-me do passado, Deion, e regresso a 1983 e começo a pensar no Dan Marino.
Bana hep geçmişi kurcalamak olarak görünmüştür.
Remediar erros passados, foi o que sempre me pareceu.
Geçmişi deşmekten vazgeçmeyecek.
Nada a parará.
Sanigin hakim olarak geçmisi ilgisizdir.
A história do arguido como juiz não é relevante.
geçmişi unutalım 16
geçmiş olsun 71
geçmiş 44
geçmişte 40
geçmiyorum 21
geçmişte kaldı 32
geçmişteki lider 19
geçmiş olsun 71
geçmiş 44
geçmişte 40
geçmiyorum 21
geçmişte kaldı 32
geçmişteki lider 19