English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ H ] / Hayatım

Hayatım Çeviri Portekizce

67,436 parallel translation
Beni kovmaya yetkin yok, sen de hayatımı zindan ediyorsun.
Não me pode expulsar, portanto, torna a minha vida num inferno.
Lütfen seks hayatımı Enstitü'nün önünde ifşa etmez misin?
Podes não discutir a minha vida sexual com o Instituto inteiro, por favor?
Hayatımı Melek'e emanet eder... ve cennet kanunlarını savunmaya ant içerim.
Ao Anjo confio a minha vida... E juro defender as leis do Céu...
- Hayatımı kurtardı.
- Ele salvou-me a vida.
Hayatım sona ermiş gibi geldi.
Senti que a minha vida tinha acabado.
- Hayatımızı kurtardığın için mi?
- Porquê, por salvares as nossas vidas?
Ama gerçekten hayatımı kurtardın.
Mas tu salvaste-me da morte certa.
Benim aşk hayatımı düşünmeyi bırakıp kendi dövüş becerilerine odaklanmalısın.
Devias preocupar-te um pouco menos com a minha vida amorosa e um pouco mais com os teus dotes de luta.
Hayatım boyunca tanıdığım insanlar.
Pessoas que conheci a vida toda.
Sen olmasan hayatım sıkıcı bir trajediye dönerdi.
Sem ti, a minha vida seria uma tragédia aborrecida.
- Evet, hayatımı kurtardı.
- Sim, ele salvou-me a vida.
- Özel hayatımı özel tutuyorum.
Bom, gosto de manter a minha vida privada... privada.
Başarmışsın hayatım!
Tu conseguiste, minha querida!
Hayatım boyunca bir sürü hata yaptım Lily, ama sen kesinlikle bu hatalardan biri değilsin.
Cometi muitos erros na minha vida, Lily, mas tu... certamente não és um deles.
Benim de hayatımda olmana ihtiyacım vardı.
E eu... Eu preciso de ti... na minha vida...
Şükürler olsun, hayatımı kurtardın.
Graças a Deus. És um salva-vidas.
Babam beni terk etti, bana yalan söyledi sonra da hayatımı kurtarmak için kendini merminin önüne attı.
O meu pai abandonou-me, mentiu-me e levou um tiro por mim, salvando-me a vida.
Hayatımı sen ve Dolly olmadan hayal edemiyorum bile.
Nem consigo imaginar a minha vida sem ti e a Dolly.
Hayatım, dinle.
Querida, ouve.
Muhteşem bir hayatım var.
Tenho uma vida fascinante.
Özel hayatım harika olsa, dublörlük kariyerimin çıkmazda olmasını dert etmezdim.
Não me importaria que a minha carreira de duplo fosse nula, se tivesse uma boa vida.
Ama zaten harika bir özel hayatım da yok.
Mas também não a tenho.
Hayatımda hiç o kadar korkmamıştım.
E nunca tive tanto medo na minha vida.
Bir kere birini kovmam gerekti ve saatler sürdü ama sonunda hayatımızda ne var ne yok konuştuk.
Uma vez, tive de despedir alguém e demorou horas, mas acabámos a conversar sobre tudo nas nossas vidas.
Geçen hafta hayatımı değiştirecek bazı açılımlar yaşadım. Anlatabiliyor muyum?
Acho que, na semana passada, talvez só tenha tido algumas descobertas de mudança de vida, para ser sincero.
Hayatımın o kısmı bitti.
Essa parte da minha vida acabou.
Tüm hayatım boyunca burada yaşadım.
- Vivi aqui toda a minha vida. - Assim como muitas pessoas.
Hayır, hayatımın... Hayatımın, geride bıraktığımı düşündüğüm bir parçasıydı ama işte buradayız.
Isso é parte de uma vida que achei que tinha superado, mas aqui estamos nós.
Benim hayatım bu dostum.
A minha vida é assim.
Tüm hayatımız şiddet bizim.
A nossa vida é uma violência.
Her şey yolunda hayatım.
Está tudo bem, querida.
Siz hayatımı kurtardınız. 5 ay öncesinde böyle bir şeyin olabileceği aklıma dahi gelmezdi.
Vocês salvaram-me a vida, há cinco meses, eu não imaginava que isso seria possível.
- Hayatımıza devam etmeliyiz.
Viver as nossas próprias vidas?
- Hayatımıza devam etmeliyiz.
Viver as nossas próprias vidas.
Hayatımı kurtardı ve güçlü bir ibilisi yok etmemize yardım etti.
Salvou-me a vida e ajudou-nos a derrotar um superdemónio.
Seni hayatıma, aileme aldım ve sen bana ihanet ettin.
Deixei-te entrar na minha vida, na minha família e traíste-me.
Kalmaya karar verirsen hayatı kiminle paylaştıklarını herkes göstermek zorunda kalacağım.
Se escolheres ficar, não terei outra escolha senão mostrar a todos com quem vivem.
- Hayatını mı kurtardı?
- Salvou-te a vida?
- Birinin hayatını kurtardım.
- Salvei uma vida.
Hayatımı sen kurtardın.
Tu salvaste-me a vida.
Size bir soru soracağım Bay Lucas ve hayatınız dürüstçe cevap vermenize bağlı.
Tenho uma pergunta para si, sr. Lucas, e a sua vida depende da sua resposta sincera.
O hayatı çok geride bıraktım.
Deixei essa vida para trás.
- Tanrım. - Bu greyfurta bakıp hayatın her an sona erebileceğini düşündüm ve bir sürü şeyi kabullendim.
- Eu estava a olhar para esta toranja e a pensar que a vida podia acabar a qualquer momento e conformei-me com imensas coisas.
Hayatına birçok açılım getirecek bir şey.
Algo que te vai abrir a vida em muitos aspetos.
- Hayatına devam etmelisin, tamam mı?
- Tem de seguir em frente, sim?
Adamı vurmama bakarsak sanırım cevabım insanların hayatını kurtarmak olur.
A julgar como acertei no tipo, acho que a salvar a vida das pessoas.
Ben ölüyüm. Çünkü bir zamanlar senin hayatının bir parçasıydım.
Estou morta porque fiz parte da tua vida.
En son buraya geldiğimde, hayatını kurtardım.
Na última vez que estive aqui, salvei-te a vida.
Senin hayatını kurtardım.
Eu salvei-te a vida.
Bir sürü Kuşaklıyı gelişigüzel öldüren, tüm insan hayatını tehdit eden bir adamla mı?
Com um homem que por acaso matou um número incontável de Belters. Um homem que era uma ameaça para toda a vida humana e foi por isso que Miller o matou.
Protomolekül bizim dışımızda hayat ağacımızın ilk kanıtı.
A Protomolécula é a primeira evidência da árvore da vida, para além da nossa própria.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]