English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ I ] / Inanma

Inanma Çeviri Portekizce

1,594 parallel translation
Uh, İnan ya da inanma, Çinli.
- Acredites ou não, é chinês.
Herhangi bir şey. - Buna inanma.
Espera, não caias nessa.
Tek kelimesine inanma. Lütfen!
- Não acredites em nada.
İnan ya da inanma Carter, çocukluk hayallerim komando olmak değildi.
Acredites ou não, Carter, não tinha o sonho de infância de ser polícia.
İnan ya da inanma, Beverly'yle biraz zaman geçiriyordum.
Por incrível que pareça, estive com a Beverly.
İnan ya da inanma, kökeni yeryuvarlağına ait.
Acredites ou não, a sua origem é terrestre.
Ve ister inan, ister inanma, şu an hala karşında. O zaman sana kendini adamış bir koruyucu meleğin olmalı.
Então deves ter um anjo da guarda muito dedicado.
Sizin görevinizin suçlu iadesi anlaşması... olan bir ülkede operasyon yapmak olduğuna inanma mı bekliyorsunuz?
Querem que eu acredite que a vossa missão é tão extrema que não me podem extraditar pacificamente?
İster inan, ister inanma.
Acredite, se quiser. Como queira.
İçişleri'nin peşini bırakacağının sözünü verecekler. Onlara inanma.
Se eles forem atrás de ti, não acredites neles.
İster inan, ister inanma.
Acredite em mim ou não.
- Çünkü ister inan ister inanma ama ben bir hayatım olsun istiyorum.
- Porquê? - Podes não acreditar, mas quero ter uma vida.
İster inan ister inanma ama bilmek istemeyeceğin bazı şeyler var.
Acredites ou não, há coisas que não precisas de saber.
Ve ister inan ister inanma, onlar için adaleti sağlayabilecek tek insan sensin.
E, acredite ou não, é a única pessoa que pode conseguir isso.
"İnsanların içindeki iyiliğe inanma" felsefesi onu Jessi "şeytan tohumu" Hollander'a fazla yakınlaştırdı.
Esta filosofia dele de acreditar no melhor das pessoas fez-nos aproximar de mais desta Jessi Filha-do-Diabo Hollander.
Biliyorsunuz istediğim dine inanma hakkım var.
Tenho o direito constitucional de seguir a religião que quero.
Hayır, güzel zaman geçiriyor. İnan yada inanma.
Não, ele está a passar um bom bocado, acredite-se ou não.
İnan ya da inanma ama dostum Bomani bana haber verdi.
Acredites ou não, o meu grande amigo Bomani ligou-me.
Oh, inan ya da inanma çevremde yaptığım işten hoşlanmayan insanlar var.
Bem, acredite ou não, existem pessoas que não gostam do que faço.
- Öyle olduğuna eminim. Olimpos dağının zirvesinden bakınca, biz ölümlülerin, sana kristali bulmanda yardım etmekten başka bir amacımız yokmuş gibi görünebilir. Ama ister inan ister inanma, benim de yapılacak önemli işlerim var.
Eu sei que a partir desse monte Olimpo deve parecer que nós, meros mortais, não temos mais nada para fazer do que te ajudar a encontrar o teu cristal, mas acredites ou não, também tenho coisas importantes para fazer.
Bir de simdi bak, sunu soylemeliyim her duyduguna inanma.
Olhando para ti agora, tenho de te dizer, não acredites na publicidade.
Tamam inanma o zaman.
- Então não acredite em mim.
İster inan, ister inanma, kendim geldim.
Acredites ou não, eu é que quis vir.
İster inan ister inanma, yine de ona senden çok ihtiyacım var.
Quer acredites nisso ou não, preciso mais dela do que tu.
İnan ya da inanma. Yaptığım işte başarılıyım. Ve şu adı...
- Acredites ou não, tenho bastante sucesso no que faço e algo chamado...
İster inan, ister inanma, Fi, evet, yararınaydı.
Acredites ou não, Fi, foi para teu bem.
Baba, ister inan ister inanma, bu dünyada bizi yakalamak için çabalamayan insanlar da var.
Pai, acredite ou não, ainda há quem não queira destruir-nos.
TV'de her gördüğüne inanma.
Não acredites em tudo o que vês na televisão.
Şey, ister inan ister inanma, dün gece adamın biri evime girdi ve boğuştuk.
Bem, acredites ou não, um homem entrou em minha casa ontem à noite, e nós lutamos.
İster inan ister inanma, Kern'de senin yaptığını yapmaya çalışıyordu.
Acredite ou não, a si. Como o Kern tentava.
ister inan ister inanma.
Acredite ou não.
İster inan ister inanma, ben Rita'yı beğendim.
Acredite ou não, gostei da Rita.
ve eğer seni sevdiğini söylerse ona inanma.
E não acredites se ele disser que te ama.
Ve ilk defa, ister inan ister inanma bunda senin de payın olduğunu hissediyorum. Karen'a sinirlendim ama senin için endişe duymuyordum. Ne var biliyor musun?
Há aqui um padrão e pela primeira vez sinto que fazes parte dele, quer acredites, quer não.
İster inan, ister inanma, burada çalışmak hayatımın gayesi değil.
Acredite ou não, trabalhar aqui não é a minha grande ambição.
Yetişkinler inanma yeteneklerini kaybettiler.
Os adultos perderam a capacidade de acreditar.
Bir çeşit "kesinlik" bulmaya o kadar takıntılıydılar ki "mantıksallık" ve "kanıtlanabilirlik" in herhangi bir değer ifade eden tek "anlama" çeşidi olduğuna inanma noktasına gelmişlerdi.
Eles estavam tão preocupados em encontrar certezas que eles vieram a acreditar que a única forma de entendimento que tinha algum valor eram o lógico e o demonstrável.
Ve belki... bu açık kapıların O'nu dışarı çıkarmak için yeterli olduğuna inanma noktasına gelmişti.
Talvez ele acreditasse que era possível escapar pelas aberturas.
Buna inanma...
Não vais...
- Sakın ona inanma.
Amável e doce.
İster inan, ister inanma, sen de çok iyi bir kral olurdun.
Bem, só para que saibas, tu também serias.
Bu adamın söylediği kelimelere inanma.
Não acredites numa palavra que este homem te diga.
- O zaman bana inanma.
- Não acredites em mim. Não.
Senin de seveceğini düşündüğüm yeni bir kitap yazdım. İster inan, ister inanma.
E escrevi um novo livro, que por acaso, acho que ias gostar... acredites ou não.
O yüzden, gazetecilik okulunda öğrendiğin her şeye inanma çünkü savaşta gördüklerinle gerçekte ne olduğu bazen çok farklı iki şeydir.
Portanto, não acredites em tudo o que aprendes na escola de jornalismo. Porque na guerra... O que tu vês e o que realmente acontece são, por vezes, duas coisas muito diferentes.
Hakkımda duyduğun her şeye inanma.
E não acredite em tudo o que ela conta de mim.
Yani benden "maymun çiçeği" virüsü kaptığına inanma mı bekliyorsun?
Então, esperas que acredite que tens... "bexigas malucas"?
İster inan, ister inanma, başımı defalarca derde sokmama rağmen beni tutukladıklarında bir şey yapmış değildim.
Acredites ou não... De todas as coisas terríveis em que me envolvi, quando me apanharam não tinha feito nada.
Ve hafta sonunun tadını çıkarmak istiyorsak aynı zamanda da hayatın sen de inanma.
Claro que não. Se quiseres aproveitar o resto do teu fim de semana... e da tua vida, se isso tiver importância. Não vais acreditar também.
İster inan ister inanma....
Bem, acredite ou não...
"İnanma, sadece delilik değil."
Faz com que acreditem que não é apenas loucura

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]