English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ I ] / Inanmam

Inanmam Çeviri Portekizce

3,458 parallel translation
Ona inanmamıştım.
Não acreditei nele.
- İşte ona inanmam Gaius.
- Não acredito nisso, Gaius.
Ne yani? Birdenbire ortaya çıkıp devam ettirmek istediğini söylediğinde sana inanmam mı gerekiyor?
Tenho de acreditar em ti quando de repente voltas para mim e me dizes que queres que resulte?
Böyle bir şeyin varlığına inanmamıştım ama Taktik Kitabı mı bu?
Não quis acreditar que isto existia, mas é O Livro das Peças?
Pek inanmam.
Na realidade, não.
Tanrıya inanmamı sağlayacak bir hikayen olduğunu söyledi.
Disse que você tinha uma história que me faria acreditar em Deus.
Gel gelelim, ona inanmamış olsalardı Ed Gein'in, onu büyük şöhrete kavuşturmuş o korkunç suçları işlemek için asla fırsatı olmayacaktı.
Por outro lado, se não tivessem acreditado nele, o Ed nunca teria a oportunidade de cometer aqueles crimes hediondos pelos quais tornou-se famoso.
Dahası, annem bana sadece gözümle gördüklerime inanmamı öğretti.
A minha mãe sempre me disse para só acreditar naquilo que vejo.
Buna inanmamız mı gerekiyor?
E devemos, simplesmente, acreditar na sua palavra?
Bu sayısal loto hikayene nasıl inanmamı beklersin?
Como esperas que eu acredite que tu estavas num local de jogos...
-... inanmamı istiyorsun.
- e eu serei um deficiente a babar-me?
Onu keşfettiğimize inanmamız için tepenin büyük olması gerek ve temel olarak veri geldikçe daha da büyümesi gerek.
Para que possamos acreditar que o descobrimos, esse pico tem de ser grande e de continuar a crescer à medida que recolhemos mais dados.
Oğlumun kendi canını kurtarmak için bir çocuğu öldüreceğine inanmamı mı bekliyorsun?
Esperas que acredite... que o meu filho mataria uma criança para salvar a própria vida?
Ancak vampirlere inanmam.
Excepto que não acredito em vampiros.
Buna asla inanmam.
Não acredito nisso.
- Ben de inanmam.
Pois, eu também.
Genelde işaretlere inanmam ama bu epey belalı bir işaret gibi duruyor.
Normalmente, eu não acredito em sinais... mas esse parece um sinal e tanto.
Ama ben dedim diyorsan, o zaman sanırım sana inanmam gerekir. Peki bu ne olacak?
Mas se dizes que eu disse, então suponho... que deveria acreditar em ti.
Bütün bunlara inanmamı mı bekliyorsun?
Você espera que eu acredite em tudo isto?
Kaçıp gittiğine inanmamı mı istedin?
Querias que eu acreditasse que ele simplesmente fugiu?
12 yıldır sokağa çıkmadığınıza inanmamı mı bekliyorsunuz?
Quer que acredite que em 12 anos nunca andou numa rua?
Bizi unuttuğunuza inanmamıştım.
Que nunca se esqueceriam de nós.
Wright'ın hikayesine zaten inanmamıştım.
Eu não acreditei na história do Wright.
Senin icat ettiğine inanmamı mı istiyorsun?
Estás à espera que acredite que foste tu que a inventaste?
Gösteri sırasında alarmı açık bıraktığına inanmamı mı bekliyorsun?
Espere que acredite que o seu despertador tocou durante o espectáculo?
Sana kimse inanmamış olsaydı, şu an burada olmazdım.
Acredita em mim. Se não acreditasse em si, não me tinham enviado.
Nasıl inanmam ki?
Como não poderia?
Bütün bunlara inanmamızı mı bekliyorsun, Grant?
Espera que acreditemos nisso tudo, Grant?
Gustave ölümüne düşen kişinin Marrascaud olduğuna inanmamızı istedi.
Gustave queria que acreditássemos que foi Marrascaud quem morreu na queda. Oui?
Ben ikisine de inanmam.
- Eu cá não acredito em nada disso.
Ben kehanetlere inanmam.
Não, eu não acredito em presságios. - Bom...
- Ben kadere inanmam.
- Não acredito no destino.
Ve sen geçmişte de Beechi'nin yaptığı açık olan birçok şeye inanmamıştın.
E tu tens a mania de não acreditar... nas evidentes atitudes do Becchi.
Gerçekten de bu hikâyeye inanmamızı mı bekliyorsun?
Sinceramente que estás a pedir-nos para acreditar na tua história?
Benden buna inanmamı mı bekliyorsun?
Esperas que acredite nisso?
Kampateşi kızı olduğuna inanmamı mı bekliyorsun?
Estás a espera que eu acredite que tu ias a camping de raparigas? O quê?
Aşka inanmamı sağlıyorlar.
Eles fazem-me acreditar no amor.
Benim de sana inanmam gerekirdi.
Eu devia ter tido fé no teu apoio.
Ben Şeytan'a inanmam.
Não acredito no Diabo.
O zaman sana inanırım. Tabii karşıma, aksine inanmamı gerektirecek sebepler çıkana dek.
Eu acreditava até ter motivos para pensar o contrário.
Anomali tespit ekipmanını açık arttırmayla sattığına inanmamı mı bekliyorsun?
Você espera que eu acredite que leiloou o seu equipamento de deteção de anomalias.
Buna görmeden inanmam baba.
Só acredito quando vir, papá.
- Neye inanmamı istiyorsun?
- E queres que acredite?
Bir konuda yalan söylerken benden tam olarak neye inanmamı beklediğini biliyorum.
Quando estás a mentir sobre o que eu sei que sabes, em que esperas que eu acredite?
Nasıldır, bilirsin, medyaya inanmam ben.
Eu não acredito nos media.
- İnanmamış mıydın?
Não acreditavas em mim?
İnanmam.
A sério?
İnanmam! Ben de öyle.
Não digas.
İnanmam.
Fantástico.
İnanmam!
Nunca!
İstemediğini söyleme. İnanmam.
Não me digas que não estás com vontade.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]