English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ M ] / Müsaade ederseniz

Müsaade ederseniz Çeviri Portekizce

278 parallel translation
Müsaade ederseniz biraz yürüyüşe çıkacağım.
Acho que vou dar uma volta, se me der licença.
Müsaade ederseniz, üstünüzü arayacağız.
Dão licença? Temos de revistá-los.
Müsaade ederseniz, önemli bir toplantım var.
Se me däo licença, tenho um compromisso vital.
Müsaade ederseniz, psikoloji dersinden sözlü sınavım var.
Vão-me desculpar, mas tenho uma oral de psicologia.
Müsaade ederseniz, gerçekten de toplanmam lâzım.
Sinceramente, se me dá licenca, tenho de fazer as malas.
- Günaydın, eğer müsaade ederseniz önemli bir konferansa geç kaldığımı belirtmek isterim.
Estou atrasado para uma conferência.
Müsaade ederseniz efendim, ben de prensese katılıyorum.
Perdoe-me senhor, eu concordo com a princesa.
Müsaade ederseniz, Yoldaş, Amerika'dan gelen değerli misafirimize iki çift laf etmek istiyorum.
Com sua permissão, Camarada, poderia falar... com nossa ilustre hóspede da América do Norte?
Müsaade ederseniz, Bay Ferrante beni eve bırakacaktı.
Se não se importa, o Sr. Ferrante me levará pra casa.
Şimdi de, müsaade ederseniz, yatacağım. İyi olur.
Agora, se me dá licença, vou-me deitar.
Müsaade ederseniz, bu davaya benzer bir askeri davada Fransız bir savcının yaptığı....... konuşmayı okumak istiyorum.
Se posso dizer algo mais pertinente à base legal do caso... Tenho a informação do promotor francês... perante o Tribunal Militar Internacional.
Ve kendi deyişimle ifade etmeme müsaade ederseniz... Mücadele yıllarıdır!
E, se me permitem uma frase minha, os anos do empenho.
Şimdi müsaade ederseniz, gidip bavullarınızı getireyim.
Agora, me desculpem, tenho que buscar sua bagagem.
Eğer müsaade ederseniz, bir iki noktaya değinmek istiyorum.
Há um ou dois pontos que gostaria de clarificar.
- Şimdi, eğer müsaade ederseniz.
- Agora, se me dá licença.
Eğer müsaade ederseniz köprü artık kapalı.
Se não se importa, a ponte está vedada.
Müsaade ederseniz bir beyanım var.
Tenho uma declaração a fazer.
- Müsaade ederseniz, size her şeyi anlatacağım. - Dinliyorum.
- Se me permitir, explico-lhe tudo.
Kabin amirinin yolcuları denetlemesi bitene kadar kalmama müsaade ederseniz buradan ayrılacağım ve sizi asla bir daha rahatsız etmeyeceğim.
Se me deixar ficar até o Comissário de Bordo confirmar os passageiros, abandonarei a sua cabina e não voltarei a incomoda-lo.
Müsaade ederseniz, o sahneyi izlemeyeceğim.
Não fico para essa cena, se não se importam.
- Şimdi, eğer müsaade ederseniz, baylar.
- Agora, se os senhores me dão licença.
Bana müsaade ederseniz, onunla konuşmam gerekiyor.
Se me permitem, gostaria falar com ela.
Bir kaç dakikalığına içeri girmeme müsaade ederseniz belki fikrinizi değiştirebilirim.
Ajudo-a a mudar de opinião se me deixar entrar.
Komutan, müsaade ederseniz mesaim bir saat önce bitti.
Comandante, se me dá licença. O meu serviço já acabou há um centare...
Önemli bir telefon bekliyorum, müsaade ederseniz...
Se não se importa, estou à espera de um telefonema bastante importante.
Ve şimdi bize müsaade ederseniz...
E agora, se nos dá licença.
Sana anlatmam gerekti... Müsaade ederseniz, seyyar satıcılılar buramıza kadar geldi.
Sabe, tenho de ser franco, já chega de vendedores de porta a porta.
Millet, bize biraz müsaade ederseniz... damadımla bir süre yalnız konuşmak istiyorum.
Agora, se me permitem, gostaria de falar com o meu genro a sós.
Müsaade ederseniz biraz arkadaşımla konuşabilir miyim?
É para falar ao meu amigo.
Müsaade ederseniz, yapımcı-yönetmen olarak konuşuyorum, çocuklar bu şov'u benimsiyorlar.
Se me permite a minha opinião como produtor-realizador, os miúdos identificam-se com isto.
Şimdi, müsaade ederseniz...
Se me der licença.
Müsaade ederseniz, biraz yalnız kalmak istiyorum.
Se não se importam, gostaria de um momento a sós com ele.
Büyükelçi, müsaade ederseniz...
- Embaixador, por favor? - Do que estás a falar?
Müsaade ederseniz?
desculpem-me.
Şimdi, müsaade ederseniz bir gece için fazla ölüm gördüğümü düşünüyorum.
Agora, se me dão licença, acho que já vi mortes que cheguem para uma noite.
Kaptan, müsaade ederseniz.
Capitã, com sua permissão.
Şimdi, müsaade ederseniz, Köprü'de görevim var.
Agora, se me der licença, sou necessário na Ponte.
Müsaade ederseniz, gideceğim.
Então, se me permite, estou indo, agora.
Peki o zaman, bize müsaade ederseniz, hemen başlamamız gerekiyor.
Então, se nos der licença, devemos começar imediatamente.
Müsaade ederseniz önce şunu söyleyeyim ; ... burada yaptığımız iyi bir şey değildi.
Permitam-me que vos diga que aquilo que aqui fizemos não é coisa boa.
Biraz müsaade ederseniz Dharma ile konuşma istiyorum.
Se me dão licença, gostaria de falar com a Dharma.
Oh, müsaade ederseniz, dikkatime ihtiyacı olan, gece orkidelerim var.
Oh, uh, se me der licença, tenho algumas orquídeas da meia-noite que precisam de minha atenção.
O yüzden müsaade ederseniz...
Se me dá licença...
Şimdi bana müsaade ederseniz şayet güvecim pişmek- -
Agora, se me dão licença, o meu fondue deve estar...
Bana müsaade ederseniz şayet hakkından gelmem gereken tozlar var.
Se me dá licença, tenho de ir limpar o pó.
- Müsaade ederseniz...
- Peco autorização...
Eğer müsaade ederseniz.
Se vocês me derem licença.
Eğer müsaade ederseniz eve gidip, uzun süredir görmediğim karımla görüşeceğim.
Se me permite... Deixe-me ir para casa para junto da minha mulher.
Şimdi müsaade ederseniz, başka bir randevum var.
Agora se me dás licença, tenho outro compromisso.
Bakın, Dedektif, gerçekten gitmem lazım,... bu yüzden müsaade ederseniz...
Olhe, detective, tenho mesmo de ir. Se me dá licença...
Müsaade ederseniz.
Se me permitem.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]