Olmuştur Çeviri Portekizce
5,196 parallel translation
Hep sevdiğim şeylerden biri olmuştur. Sen çok küçükken ve iyi değilken bile.
Sempre foi uma das minhas coisas favoritas, mesmo quando eras pequeno e não eras tão bom.
Sanırım uzun zaman olmuştur, çaresiz ya da aç hissetmeyeli.
Acho que já se passou algum tempo, se é que algum dia, esteve desesperado ou cheio de fome.
Joyce'la kavgasından sonra kocası hapse atıldı ve mekânı savunmasız kaldı. Ayrıca her zaman düşünmeden hareket eden biri olmuştur.
Depois da briga com o Joyce, o marido dela foi aprisionado e a propriedade dela ficou vulnerável, e ela sempre foi alguém que age sem pensar.
Erkekler kendilerini berbat hisseder, karıları ya da anneleri konusunda suçlu hissederler ya da çiftlik hayvanlarına bir şey olmuştur falan. Hep aynı problemle uğraşıp durursun.
O tipo sente-se mal consigo mesmo, culpado por causa da mulher ou da mãe, ou tem uma pancada por animais da quinta ou assim, mas o problema persiste...
Bu çalışmanın odak noktası her zaman insan vücudu fizyolojisi olmuştur.
O objetivo deste estudo sempre foi a fisiologia do corpo humano.
Gözden kaybolan hareketler her zaman bana mahsus olmuştur.
Fazer desaparecer coisas é a minha especialidade.
Gözden kaybolan hareketler her zaman bana mahsus olmuştur.
Truques de ilusionismo foram sempre a minha especialidade.
Belki de bu yüzden olmuştur.
Se calhar aconteceu assim.
Uzun zamandır onun ölmesini isteyip onu görmek zor olmuştur herhalde.
Deve ser difícil vê-la, a saber que quis que ela morresse.
Daha iyi günleri olmuştur.
Já teve dias melhores.
Kıskançlık her zaman cinayet için iyi bir neden olmuştur.
Inveja é sempre um bom motivo para um homicídio.
Muhtemelen tekne ile açılma kazasından yelken brandasını çekerken falan olmuştur.
Provavelmente, num acidente de vela, rizando numa vela da mezena ou algo.
Yıllar boyunca benim şans getiren eşyam olmuştur.
Tem sido meu amuleto de sorte todos estes anos.
- 4 yıl filan olmuştur.
Há cerca de quatro anos.
Ayakkabılarında püskül olan bir eski sevgili beyninizin yanmasında kesin etkili olmuştur.
Um ex com sapatos destes só pode ter contribuído para o esgotamento!
- Ne olmuştur sence?
Alguma ideia do que aconteceu?
Bir servete mal olmuştur.
Deve ter - custado uma fortuna.
Benim için her zaman önemli bir şey olmuştur.
Tudo isto é um grande acontecimento para mim. Adoro.
İnsanlık tarihinde daha önce böyle bir şey kaç kere olmuştur sence?
Quantas vezes na história desta grande raça humana - achas que isso aconteceu?
- Sence nasıl olmuştur?
- Como achas que aconteceu?
Belki de onlara musallat olmuştur.
Provavelmente matou um paciente. Talvez seja isso que está a assombrá-los.
Her zaman üvey annelerle bir problemim olmuştur.
Sempre tive problemas com as minhas madrastas.
Bize karşı her zaman iyi olmuştur.
Tem sido muito bom para nós.
Eminim 17 yaşındaki Katherine Beckett'in bir sürü genç kavalye talibi olmuştur.
Creio que a Katherine Beckett aos 17 anos tinha vários pretendentes.
Bilmem, dört veya beş ay olmuştur en azından.
Não sei, talvez há quatro ou cinco meses, no mínimo.
Sen her zaman olmuştur.
Sempre foste.
Lincoln idaresi çok zor bir çocuk olmuştur.
É difícil lidar com o Lincoln.
Benim için hep zor olmuştur.
Sempre foi difícil para mim.
Muhtemelen kazaya sebep olan da bu olmuştur.
O que foi provavelmente o que causou o acidente.
Scott için hep önemli olan tek bir şey olmuştur.
O Scott sempre quis apenas uma coisa.
Bu durumda kesik ölümcül darbeden önce olmuştur.
Neste caso, o corte foi certamente antes do golpe fatal.
Bir şey olduysa onun rızasıyla olmuştur.
Se alguma coisa aconteceu foi consensual.
Bu şekilde öğrenmeni istemedik ama biliyorsun, Giselle ile aramda, her zaman söylemeyen şeyler olmuştur?
Não queríamos que descobrisses desta forma, mas, sabes, existiu sempre algo entre a Giselle e eu.
Helikopter tarafından takip edilirken paçayı sıyıranlar sadece arabadan inenler olmuştur.
Os únicos que fogem quando perseguidos por um helicóptero, saem do carro.
Açıklanamayan olaylar Bo'nun hayatının bir parçası olmuştur.
Fenómenos inexplicáveis têm feito parte da vida de Bo.
Açıklanamayan olaylar, Bo'nun hayatının bir parçası olmuştur.
Fenómenos inexplicáveis têm feito parte da vida de Bo.
Vay be, her iddiasına varım Barb bu işe deli olmuştur.
Caramba, aposto que Barb adorava isso.
Belki de beni eroin bağımlısı yaptığı için böyle olmuştur.
Provavelmente porque ele viciou-me em heroína.
Belki de her şeyini bildiği için aşık olmuştur.
Talvez porque ela sabia tudo sobre ti. Não sei.
Birkaç papel kazanmak için en iyi yöntem olmuştur.
Sempre rendeu uns trocados.
Bu kasaba her zaman krala sadık olmuştur ve bunun için de bizden nefret ediyorlar.
Esta aldeia foi sempre leal à Coroa e eles odeiam-nos por isso.
Lucinda, ailenin Krallık'a karşı sağlam bir bağlılığı olması Setauket için her zaman güçlü bir dayanak olmuştur.
Lucinda, a forte ligação da sua família à Coroa desde sempre foi uma autêntica âncora de Setauket.
Ben Arquero, Meksika'ya olmuştur.
Eu fui até Arquero, no México.
Evet, olmuştur buraya durumla ilgili okuma.
Sim, eu estive a ler sobre a situação daqui.
Öldürmek her zaman birinin suçu olmuştur.
Para todos os homicídios há sempre um culpado.
Büyük ihtimalle benim erkekçe varlığım yüzünden olmuştur.
Ela provavelmente está distraída com a minha presença viril.
Herhangi bir ciddi suç soruşturmasında her zaman soruşturma ekibine ilgi duyan insanlar olmuştur.
Em qualquer investigação de crime grave, há sempre pessoas que se tornam de interesse, para a equipa de investigação.
İşte size cinayet sebebi. Ayrıca emlakçı olduğu için olay yerine girmesi kolay olmuştur.
- E como agente imobiliária, ela teve acesso à cena do crime.
Kim bilir tünellerde yaşamak ne kadara mâl olmuştur?
Quem diria que viver nos túneis, teria um preço assim tão alto?
Bu oldukça açık olmuştur sanırım.
- Deixei isso bastante claro.
- Fiona darmadagin olmustur.
A Fiona deve estar destruída. Está presa.
ölmüştür 17
ölmüş 552
olmuş 102
ölmüş mü 150
olmuş mu 16
ölmüştü 64
ölmüşler 29
olmuş bil 39
olmuş yani 32
ölmüş olamaz 20
ölmüş 552
olmuş 102
ölmüş mü 150
olmuş mu 16
ölmüştü 64
ölmüşler 29
olmuş bil 39
olmuş yani 32
ölmüş olamaz 20