Probleme Çeviri Portekizce
109 parallel translation
Küçük bir probleme rast geldin gibi.
Já vi que tiveram um pequeno problema.
Morbius probleme çok yaklaşmıştı.
Morbius estava demasiado próximo do problema.
Probleme duygusal bakmamalı.
Não se trata de um problema sentimental.
Probleme duygusal bakmamalı düşman asla onlara sahip olmadı.
Não se trata de um problema sentimental Ele nunca os teve.
Probleme duygusal bakmamalı.
Não se trata de um problema sentimental
Probleme eski kafayla yaklaşıyorsun.
Acabaste de descrever um problema tão antigo como o Homem.
Bu efsane burada ilginç bir probleme sebeb olmuş :
Esta lenda levanta um problema interessante.
Pekala, şimdi küçük zihinlerinizi bilgisayardan önce haftalarca düşünmeyi gerektiren probleme odaklayın.
Agora, concentrem as vossas mentes minúsculas no problema que exigia semanas de raciocínio, antes do aparecimento do computador.
Ne farkeder? Aynı probleme sahibiz.
Temos o mesmo problema.
Abe'nin probleme ihtiyacı yok.
Não quero que o Abe tenha problemas.
.. Şöhretini veren bu probleme bir nokta koyamıyoruz..
Ainda que estejamos longe de pôr fim... a esta praga que desonra a cidade de Palermo no mundo inteiro.
Uzmanlık alanım bu. - Yeterince probleme sebep oldun.
- Já causou bastantes problemas...
İkimiz de aynı probleme sahiptik.
Ambas tínhamos o mesmo problema.
Küçük bir şey, ama büyük bir probleme dönüşebilir.
É uma coisa pequena, mas pode vir a ser um grande problema.
- Probleme bak.
- Quero ter os seus problemas.
Böyle bir hayalin içinde yaşamayın ; 'Batı gelecek ve bu probleme çözüm bulacak.'
Não vivam sob esse sonho'de que o Ocidente virá e resolverá o problema.'
.. ama bu probleme ileriye doğru tekrar göz atıp tehlikeli olup olmayacağını anlamakta fayda var.
Porém seria prudente ver o agora e o depois, deste ploblema.
Rygel'in kendini parçalara ayırmasına engel olmak zorunda kaldım, bu probleme neyin yol açtığını bulup düzelttim.
Eu tive de impedi-lo de se explodir! Achar a causa do problema e consertar! Eu sei.
Başka dünyalar mı? Yeterince probleme sahip değil miyiz?
Outros mundos, não há suficientes problemas no nosso?
Sana karşı dürüst olacağım, buraya Enkaralılar'ın karşı karşıya oldukları probleme karşı başka bir çözüm yolunu değerlendirme olasılığınız olup olmadığını konuşmaya geldim.
Para ser sincero, estou aqui para ver se aceita soluções alternativas para o problema dos Enkarans.
Bu probleme bir çözüm bulacağım.
Eu resolvo o caso.
veya mevcut probleme geri dönebilirim.
Ou eu podia voltar ao problema em mãos...
Bunu nasıl hesaplıyorsun da, iş probleme geldi mi çözemiyorsun?
- 15. Como raio consegues contar isso, mas não resolves o problema do livro?
Aynı probleme sahip elimde 2000 çocuk daha var, ve gerzeğin biri paramızı kestiğinden şimdi sinek yemek zorundalar.
Tenho 20 mil crianças com o mesmo problema, um idiota retirou o apoio financeiro e elas terão de comer moscas.
O probleme tuhaf bir açıdan saldırırdı.
Olha, ele atacava um problema de lado. De um ângulo estranho.
Bak, şu anda belirli bir probleme işaret edemem, ama sana birşey söyleyeyim. Delil ortada.
Não posso indicar um problema específico neste momento, mas deixe-me dizer-lhe uma coisa as provas existem.
Her küçük sorun seninle birlikte büyük bir probleme dönüşüyor.
Tudo contigo se torna um grande caso.
Affedin, bu birçok probleme neden olur.
Desculpe-me O assunto está agora mais além de seus limites
Brenda, mahkemeye girmeden bu probleme bir çözüm bulabilir miyiz diye konuşmak istiyordum.
Brenda, eu só queria falar consigo para ver se tentávamos arranjar solução para este problema e não ir a tribunal.
Kolundaki cerahat önbeyinde probleme sebep olmaz.
Pus no braço não está a causar problemas no proencéfalo.
Onlar aslında kanserden daha fazla probleme yol açıyorlar.
Na verdade estão a causar mais problemas do que o cancro.
Ama böyle bir probleme neden olacak bir şey yok.
Mas nada provocaria um problema assim.
Demek istiyorum ki, probleme moda bir çözüm var, ki özü, benim fikrime göre ; - insanlar bundan dolayı benden nefret edecek onu halının altına süpürmek.
Existe uma solução elegante para o problema que na minha opinião consiste em, vão me odiar por isso, varrer para debaixo do tapete.
Charlie Brown... Sen, noel gibi güzel bir dönemi bile... probleme çevirebilen tek kişisin.
Charlie Brown, és a única pessoa que conheço que pode pegar numa época fantástica como o Natal e transformá-la num problema.
Acile getirdik, ama herhangi bir probleme rastlanamadı.
Levámo-lo para a urgência, mas não encontrámos nada grave com ele.
Biraz hasar aldık, probleme bu mu sebep oluyor?
Sofremos algum dano que esteja a causar problemas?
Eğer sıcağa karşı bir yanıt hissedersen, vasküler bir probleme işaret edebilir.
Se sentir qualquer resposta ao calor, pode indicar um problema vascular.
Çözdüğünden fazla probleme neden olduğunu düşünüyor.
Acha que causas mais problemas do que os que resolves.
Çözdüğünden daha çok probleme neden olduğunu düşünüyor.
Acha que causas mais problemas do que os que resolves.
Probleme para mı saçayım?
Gastar dinheiro com o problema?
- Yaralı bir eli nörolojik bir probleme, puan kazanmak için çevirmeni mi izleyeyim? Olmaz.
Vou ver-te tentar transformar uma mão partida num problema neurológico só para ganhares uns pontos extra?
Sırf Shepherd'la konuşasın diye mi yaralı bir eli nörolojik bir probleme çevirmeni izleyeceğim?
Vou ver-te tentar transformar uma mão partida num problema neurológico só para teres um motivo para falares com o Shepherd?
Bu daha çok probleme odaklamama yardımcı olan bir şey.
Parece ajudar-me a concentrar no problema.
Hastanelerin yönetimi tam bir vahşet, ve kongre bu probleme kulak vermeyecek.
A sua administração é um crime... e o Congresso não se ocupa do problema.
Bu probleme, Bernouilliler deneyip çözmeyi başaramadıktan sonra "Basel Problemi" dendi.
Foi chamado de "Problema de Basel", depois de os Bernoullis não o terem conseguido resolver.
Ve uzmanlar adım adım probleme yaklaşıyor.
E o general de cirurgião está dando passos tratar do problema.
Büyük bir probleme küçük bir çözüm bulmaya çalışıyorsun.
A tentar encontrar uma resposta curta para um grande problema.
Dert etme bunları.
Quelle dommage. "Esquece. Que pena. " Ces't pas de probleme. " Não há problema.
Sanırım, probleme neden olan asıl şey onun kurul fosseptik tankı olmaması.
Creio que o que está a causar o problema é o facto de não ser mesmo um tanque séptico do Concelho.
Tek sorun senin haklı olup olmadığını anlamam için probleme neyin sebep olduğunu bilmem gerekiyor.
Mas terei de saber o que causou o problema para dizer se acertaste.
Dini ayrılıklar bir çok probleme sebep oluyor.
As diferenças religiosas causam muitos problemas.