Uçu Çeviri Portekizce
1,828 parallel translation
Ama bir ucu olduğundan, silahın atardamara girip çıktığını biliyoruz.
Mas visto que havia uma borda, sabemos que a arma teve a viagem de volta, para a aorta e regresso.
- Belirgin kalıntı izlerine göre elektrikli bir alet değilmiş ve ucu kavisliymiş.
O resíduo proeminente nas estrias indica que, uma ferramenta eléctrica não foi usada e que a lâmina era curva.
Sizden istediğim dönüp kendinize bakmanız ve gördüğünüzü anlatmanız. ... ve farklı bir şeyler söylemenizi istiyorum. Biraz ip ucu verebilir misin?
Quero que olhem para dentro de vocês e que reflictam e que digam algo diferente.
Oscar sandaletlerini giyebiliyor ama ben ucu açık ayakkabılarımı giyemiyorum.
O Oscar pode usar sandálias mas não posso usar sapatos abertos à frente?
Puro ucu.
É uma ponta de charuto.
Oraya "dünyanın ucu" derdik. O, kocaman bir olta alırdı.
Chamámo-la de "Fim do mundo".
Buraya dünyanın ucu derdik, hatırlasana?
Costumávamos chamá-lo de "Fim do Mundo", lembras-te?
Deb'i ucu ucuna kaçırdın.
Por pouco não encontrou a Deb.
Saf, açık yüreklidir o, kuşku nedir bilmez, meçleri yoklama kalkmaz, onun için kolayca, ya da biraz kurnazlıkla, ucu düğmesiz bir kılıç seçiverirsin, ve yanlışlıkla söze, alırsın babanın öcünü.
Descuidado como é, generoso, e alheio a qualquer trama, não examinará as lâminas, e assim com facilidade e com um pouco de astúcia poderá escolher a espada sem botão e com passe experiente vingar o que fez com teu pai.
Hıyanetin kılıcı şu elindeki. Ucu düğmesiz ve zehirli.
O traiçoeiro instrumento está em tua mão, sem botão e envenenado.
O ayakkabıların ucu açık.
Os teus sapatos são abertos.
70'lik matkap ucu tam uyuyor.
Uma broca de calibre 70 encaixava perfeitamente.
Çoğu matkap ucu yivlidir.
A maioria das brocas deixam estrias.
O bir saksafon, meme ucu değil.
É um saxofone, não um mamilo.
Bayağı ucu ucuna ama savcılık haklı yapılabilir.
É apertado, mas a acusação tem razão, é possível.
Bir kere de parmak ucu, kulak parçası olsa ya.
Nunca é, um bocado de dedo ou uma orelha.
Ucu açık sonlardan nefret ediyorum.
Odeio deixar as coisas por acabar.
Ucu ucuna kaçırdınız.
Desencontraram-se.
Kara Ok Ucu bir günlük yolda.
Bom, Black Arrow's Point é a um dia de viagem.
Olivier tekrar biraraya gelmek istiyor ve... herhalde bende ucu açık bir evlilikle yaşayabilirim.
O Olivier quer-me de volta e... Eu acho que consigo viver com um casamento aberto.
Ucu açık bir evlilik mi?
"Um casamento aberto"? !
Ana'ya parmağının ucu değerse, Carlos ağzındaki tüm dişleri tek tek söker. Bu da seni kodeste oldukça popüler yapar.
Se tocares na Ana, o Carlos partir-te-á todos os dentes, o que vai fazer com que sejas muito popular na prisão.
Birinin göğüs ucu küpesine takılıp yırtılırsa diye.
Para o caso de rasgar alguma no piercing do mamilo de alguém.
Meme ucu piercingi mi?
- Piercing no mamilo.
Parmak ucu gitmiş.
Desapareceu o dedo das impressões digitais.
25 santimetre uzunluğunda, ucu sivri değil.
25 centímetros de comprimento, sem corte.
- Orası da şehrin kuzey ucu.
Isso é no extremo norte da cidade.
Manhattan'ın ana caddelerini dikkate alırsak, asıl doğu olan 29 dereceden dağılımına bakarsak sonra da taktiksel suç analizine bakarsak... araştırmak için en uygun alan- - şehrin en kuzey ucu olur yani buda,
Se levarmos em conta as avenidas de Manhattan, desviando para norte 29º, e passar isso por uma análise táctica de crime... Esta parece ser a melhor área para se procurar.
Ucu benim davama batıyor.
Isto envolve o meu caso.
- Ucu ucuna.
- Feito.
Ucu ucuna.
Por pouco tempo!
Bizim her şeyimizin keskin ucu var.
- Tudo o que temos é pontiagudo.
İnanmayacaksın ama Colt ile ilgili bir ip ucu buldum.
Bem, não vais acreditar, mas tenho uma pista sobre a Colt.
Demek Triad'ın transfer hattının diğer ucu burası.
Então é para aqui que o outro lado da transferência bancária nos traz.
Kaşıntı tuttu hemen burnumun ucu.
É só que... estou com cócegas. Mesmo na ponta do nariz.
- Peder Lovejoy Ev / Mihrap Meme Ucu İhbar Hattı
CONSELHEIRO DE BRUXARIA
İşin ucu pornoya dayanıyor değil mi?
Mesmo tudo. Vai sempre dar à pornografia, não vai?
Kaptan Kirk'in meme ucu adına!
Valham-me os mamilos do Capitão Kirk!
şahsen umrumda değil ne yaptığın. ama sürtükleşirsen ucu bana dokunur. bence sınırı aştın.
Pessoalmente, não me importo com o que fazes, mas se andas armada em vaca ao ponto de não conseguir passar o dia sem ouvir estas merdas acho que já foi longe de mais.
Apandis, erkek meme ucu ve son olarak da, Tanrı'ya şükür, kesinlikle gereksiz olan Tanrı inancı!
Assim como o apêndice, o mamilo do homem, e finalmente, graças a Deus, a nossa crença num Todo-Poderoso redundante.
İpin ucu bir kez kaçtı mı, dönüşü olmayan bir yola girilir artık.
Mal quebrou essa barreira, nunca mais parou.
Ucu bana dokunmamalı. Asla.
Não podem saber que fui eu.
- Buz dağının görünen ucu.
- A ponta do iceberg.
Bir gün 50 $ kazanırsın sonraki gün 5000, sonra başka bir gün de, 5 milyon. Bir plan yaparak işe başla, çılgınca risklere gir ucu ucuna aileni geçindirecek kadar para kazan başarabilmek için en ufak bir şansın bile olmasın ve sonra kaybetmekten bu kadar korktuğun onca şeye ; hisselere şirket uçaklarına, Bahamalarda yazlık evlere aniden sahip ol.
Um dia fazes 50 dólares,... no próximo 5 mil e um dia, 5 milhões,... mal ganhas para alimentar a tua família,... não é possível que tenhas êxito.
Şu kız da aynı kolye ucu vardı.
Aquela rapariga estava a usar um igual.
Baska seyler sorma. Ucu baska yerlere gidebilir.
Vais deixá-la chateada.
Denizci bluzumu, bir etek ve ucu açık ayakkabı.
A minha blusa azul, uma saia justa e umas sandálias.
Hep ucu ucuna geçinmekten yakınırsın.
Estás sempre a queixar-te que o dinheiro mal te chega.
Sana bir ip ucu vereceğim.
Mas tenho algo para ti.
Pipi ucu mu yoksa?
A ponta do teu pénis?
- İpin ucu kaçtı.
- Foi longe demais.
üçüncü katta 16
üçüncü olarak 17
üçüncü bölüm 16
uçuyorsun 16
ucuz kurtulduk 16
ucubeler 16
üçüncü kat 58
ucuz atlattık 31
uçurun kafasını 23
üçüncü olarak 17
üçüncü bölüm 16
uçuyorsun 16
ucuz kurtulduk 16
ucubeler 16
üçüncü kat 58
ucuz atlattık 31
uçurun kafasını 23