Willis Çeviri Portekizce
753 parallel translation
Bu kadar, Willis. Pekala, yürüyün.
Isso é tudo, Willis.
Willis, bizim savaşmayı umduğumuz Birlik askerleri nerede?
Willis, Onde estão os soldados da União?
"Astsubay Willis Steward Keith'i kendi kadroma alacağım."
"Transferëncia para o estado maior do subtenente Willis Stewart Keith."
İddia makamı, astsubay Willis Stewart Keith'i çağırıyor.
A acusação gostaria de chamar o subtenente Willis Stewart Keith.
- Ben Bay Willis. Tiyatro müdürüyüm.
Eu sou o Sr. Willistey, diretor de cena.
Willis...
E o Willis...
Willis'e helikopterle ulaşabilecek miyiz bir bak.
Fale com o Willis no helicóptero.
Bart, Willis ile iritibata geç, helikopter.
Bart, contata ao Willis, no helicóptero.
Ayrıca, sayın jüri üyeleri sigorta ofisinde çalışan Constance Willis'ten duyacağız.
Senhoras e senhores, também ouviremos outra senhora que trabalha na seguradora que dá pelo nome de Constance Willis.
Ayrıca, sigorta ofisinde çalışan bir diğer bayan Alice Dennerly, Bayan Willis ile büyük oranda benzer bir ifade verecek.
Também ouvirão Alice Dennerly, outra jovem que trabalha para a seguradora, que corroborará o testemunho da Srta.
Şimdi, Bayan Willis 110.
Srta. Willis não é verdade que fizeram um auto de reconhecimento no Distrito 110?
Bayan Willis, bunun nasıl yapıldığını jüriye anlatır mısınız?
Pode dizer ao Júri como é que isso funciona?
Şimdi, Bayan Willis.
Srta. Willis, comece a contar da direita.
Willis çiftliğini satın alıyorum.
Vou comprar o rancho Willis.
Willis gibi adamlar asla buraya gelmemeliydi.
Tipos como o Willis, não deviam cá estar.
Utah'lı Willis adında bir şerif üç kişiyi öldürüp intihar etti.
Um delegado do Utah chamado Willis disparou sobre três pessoas, e, depois, matou-se.
Willis karantinadan nasıl kaçtı bilmiyorum.
Não sei como é que o Willis escapou da quarentena.
Piedmont'tan karantinadan önceki akşam çıkmış olmalı.
O Willis pode ter passado por Piedmont... na noite da infecção, antes da quarentena começar.
Yemek salonunda üç kişiyi öldürüp, intihar eden Şerif Willis hakkında tıbbi bilgiye ihtiyacım var.
Preciso de algumas informações médicas sobre o Delegado Willis, que baleou três pessoas e depois se matou... num restaurante, em Brush Ridge. Preciso disso imediatamente.
Şerif Willis'te Pazar gecesi Piedmont'tan geçerken Andromeda'ya maruz kalmış olmalı.
O Delegado Willis deve ter sido exposto... quando passava por Piedmont, no domingo à noite.
Willis, Tobler ve Ritter'lerin bebeğinden daha çok dayandı. ve bu sürede aynı belirtileri göstermedi.
O Willis durou mais tempo, enquanto o Tobler e a bebé Ritter... continuam livres dos sintomas.
- Ama bu şeker hastası Willis'in nasıl dört saat yaşayabildiğini açıklamıyor. Şiddete yönelik hareketleri tetikliyor. alkolik bir adam ve koliti olan bir bebeğin de zarar görmeden nasıl yaşadığını.
- Mas, isto não explica... porque é que o diabético Willis durou horas com o "Andrómeda", e um alcoólatra e uma bebé com cólicas... continuam incólumes.
Bana hiç anlamlı gelmiyordu, ta ki
Não fazia sentido para mim até que soube... que o Delegado Willis era diabético...
Ben Kutsal İnanç Kilisesi'nden Rahip Willis Oakes Rutherford.
Sou o Rev. Willis Oakes Rutherford da Santa Igreja da Persuasão.
Kutsal İnanç Kilisesi'nin hizmetinde olan Rahip Willis Oakes Rutherford.
Reverendo Willis Oakes Rutherford... da ordem da Santa Igreja da Persuasão.
Ben Kutsal İnanç Kilisesi'nden Willis Oakes Rutherford.
Sou o Rev. Willis Oakes Rutherford, da Santa Igreja da Persuasão.
Üzgünüm Willis, ama senin istediğin gibi olmayacak.
Lamento, Willace.Não funciona assim.
Sakın kimse Koca Willis'e sırtını dönmeye kalkmasın!
Que ninguém volte as costas ao Big Willace!
Kendisine hafif bir iş seçmesi için bunu Willis'e bırak.
Talvez ricos demais para terem um emprego normal.
Merhaba Willis!
Hey, Willis!
Willis, biziz.
Willis!
Hey Willis!
Hey, Willis!
Willis'in bir saat önce buraya gelmesi gerekiyordu.
- Willis já devia ter chegado há uma hora.
Bu sabah Justin ve onun arasında olanları göz önünde bulundurduğumda bu partiye Willis adında biri gelmeyecek.
Querida, pelo que sei que aconteceu entre ele e o Justine esta manhã o Willis não vai aparecer nesta festa.
Sen ve Willis'le aranızdaki şey nedir?
O que há entre ti e o Willis?
Willis'e karşı hiçbir şeyim yok.
- Não tenho nada contra o Willis.
Tek kin, ki bunu bu şekilde söylemek ne kadar doğru, Willis'in bana olan kinidir.
O único feitiço que possa haver, é o que o Willis me fez a mim.
Willis, eğer siyah kıçın buradaysa görmemem senin için daha iyi olacak.
Willis! Se estiveres aqui, é melhor nem apareceres senão parto-te em dois!
Willis saklanmıyor bebeğim.
- Não me escondi...
Willis bunu çözmek için bir şey yapacak, tamam mı?
Vamos tratar disso com calma...
Koca Willis tüm vücudunu rahatlatmak için bir şey yapacak.
Temos que fazer algo para relaxar o teu corpo inteiro.
Seni özledim Willis.
Tive saudades tuas, Willis
Willis, canımı yakıyorsun.
Willis, estás a magoar-me!
Willis, kes artık.
Willis, pára com isso.
Kes şunu Willis.
Willis, pára com isso.
Ciddiyim.
Willis, pára!
Bu işe nasıl baktığımı biliyorsun, eğer şu geveze Koca Willis'i yalnız bırakırsa Willis de onu yalnız bırakacak.
Sabes, da maneira que eu vejo as coisas.... Se aquele tipo acha que pode mandar no grande Willis... -... aqui, o Willis vai acabar com ele!
Şimdi bak, bu saçmalığı daha fazla kaldıramayacağım Willis.
- Ouve! Não aguento mais esta porcaria, Willis!
- Emredin komutanım!
Tenente Willis.
- Onu öldürdün Teğmen Willis!
Tenente Willis...
Willis'le konuştun mu?
- Já conseguiste falar com o Willis?
william 376
willie 610
williams 159
willi 21
williamson 20
william shakespeare 21
william blake 23
william t 16
willie amca 20
willie 610
williams 159
willi 21
williamson 20
william shakespeare 21
william blake 23
william t 16
willie amca 20