Özel bir şey yok Çeviri Portekizce
141 parallel translation
Özel bir şey yok.
Acho que o tinha na mão. Não tem nada de especial.
- Haklısın, Joe. Bu gece özel bir şey yok.
Tens razão, não traz nada de especial.
- Bunda özel bir şey yok.
- Não há nada de pessoal nisto.
Özel bir şey yok.
Nada em especial.
Özel bir şey yok, sadece kaya ve birkaç bin fok.
São apenas uns rochedos e uns milhares de leões-marinhos.
"Niye benim bir şeyim yok, bana özel bir şey yok?"
Porque sou eu apenas um homem sem nada especial para o meu nome?
Özel bir şey yok, sadece sandöviç ve süt ama eve gelmenizi isterim.
Nada de especial, só sanduíches e um copo de leite, mas gostava que viesse lá a casa.
- Özel bir şey yok.
- Nada de especial.
Özel bir şey yok.
Nada de especial.
Özel bir şey yok...
Nada em especial...
- Hayır, özel bir şey yok.
- Nada de especial.
- Iıh istediğim özel bir şey yok.
- Não, nada em especial.
Özel bir şey yok. Benden onu eve götürmemi istedi.
Nada, só queria uma boleia.
Bu adamlar sadece bir veda partisi veriyor, büyük, özel bir şey yok.
Ah, esses gajos só estão a fazer-me uma pequena festa de despedida. Nada demais ou de especial...
- Hayır. Hatırladığım özel bir şey yok.
- Não me Lembro de nada especial.
Özel bir şey yok.
Nada especial.
Onlarda özel bir şey yok. Haksızlık yaptın.
Não têm nada de especial.
Özel bir şey yok gerçi.
Não é nada de especial.
- Özel bir şey yok...
- Não tenho...
Özel bir şey yok.
Não há grande coisa a contar.
- Bu sene özel bir şey yok.
- Nada especial esse ano.
bu görüntülerde kesinlikle özel bir şey yok.
Não há absolutamente nada suspeito naquela transacção.
Özel bir şey yok.
Será ótimo! - Oh, olhos!
Özel bir şey yok, temizlik kurallarını ablasının donunda kontrol etmek istemen dışında!
O Freshy não tem nada de especial, a não ser o teu interesse pelas cuecas da irmã dele!
Özel bir şey yok!
Nada de especial!
Özel bir şey yok ; sadece yeni konular bulmak istiyorum.
Por nada de especial, apenas quero novos elementos.
Kurbanımız hakkında özel bir şey yok. Peruğu bildiğini varsayıyorum?
Nada de especial sobre a vítima.
Bu doğru.Yazı basılmış Onlarda özel bir şey yok.
É verdade. Está escrito em maiúsculas. Não há nada de especial nisso.
- Daha özel bir şey yok
"Nada é mais especial"
Özel bir şey yok.
Mas nada maravilhoso.
- Özel bir şey yok mu?
- Não tem nada de especial?
Özel bir şey yok.
Não tem nada de especial.
Su donanmada özel hayat diye bir sey yok mu?
Um tipo não tem privacidade nesta Marinha de homens?
Ama özel anlaşmaya karşı bir şey yok.
Mas não há nada contra comprá-la a privados.
Özel bir şey yok. Geçen aylarda herhangi bir şey?
Nada em particular...
Özel olarak konuşabilirsek, telaşlanacak bir şey yok.
Se pudéssemos falar em privado... Não há motivo para preocupações.
Neden hiç çocuğunuz yok? Tanrı size özel bir şey veriyor, bence bunu devam ettirmelisiniz.
Se Deus lhe dá algo de especial, acho que há que passá-lo a alguém.
Özel bir şey yok.
Não é nada de especial.
Şimdi sana "Özel bir şey yok." lafını yedirteyim de gör.
Então experimenta o meu movimento Nada de Especial.
Ve sadece bir hatırlatma ; Linda'nın sıvışarak masanıza gelip kendi özel şovunu sadece 5 dolara yapmasından daha fazla isteyeceği bir şey yok.
Recordo-lhes que a Linda adoraria deslizar até as vossas mesas para oferecer-lhes um "show" privado por apenas 5 dólares.
Ve sadece bir hatırlatma ; Michelle'in masanıza gelip kendi özel şovunu yapmaktan daha fazla isteyeceği bir şey yok.
Recordo-lhes que nada agradaria mais à Michelle como ir à sua mesa fazer-lhe a sua dança privada.
Evet özel hayatımda, Tanrı şahit tek bir güzel şey yok.
Minha própria vida. Me agrada jurar por Deus que não há nada bom nela.
Bayrama özel bir şeyin yok mu, bayramlık bir şey?
Não tens nenhuma especialidade festiva?
Özel bir şey yok.
Por nada.
Sana özel giysiler seçmemde yanlış bir şey yok.
Limitava-me a juntar as peças de roupa dos teus fatos.
Bu sene özel bir şey yok.
Nada especial esse ano.
Tabii özel bir şey aramıyordum... Joey Dawson'ı seviyor gibi bir durum yok tabii... Bu tarz şeylere gıcık oluyorum, ama karşımıza çıktı ve...
Não estava à procura de nada em especial, que implicasse uma cena horrível de Joey adora Dawson... e me enojasse, mas vi isto e...
Hayatımda özel biri yok ve burada ya da evde kayda değer bir şey yapmıyorum.
Não tenho ninguém especial na minha vida. Estou quase sempre aqui ou em casa sem fazer nada.
İş konusundaki başarıları sürekli devam etmiş, ama özel hayata gelince bir şey yok.
O curriculum dela é grande, a vida privada é nada.
Özel ölüm diye bir şey yok.
Não há mortos especiais.
Özel bir şey yok.
Oh, o que o traz por cá?