Özel bir şey Çeviri Portekizce
2,196 parallel translation
Senin bu gece görmen için çok özel bir şey hazırlattım.
Esta noite, fiz preparativos para que vejas uma coisa muito especial.
Neyse konuyu değiştirelim. Bana çok özel bir şey borçlusun.
Bem, mudando de assunto, deves-me uma história pessoal.
Şimdi onun için çok özel bir şey yapmak istiyorum.
Queria preparar algo especial para ela.
Bir kere olsun bana özel bir şey istiyorum.
Gostava de ter um dia meu, só uma vez.
Çünkü benden çok senden çocuğu var. Özel bir şey olduğunu mu sanıyorsun?
Só porque ele te dá mais filhos, do que me dá a mim, achas-te especial?
Sana çok özel bir şey göstereyim.
Permita-me mostrar-lhe uma coisa muito especial.
Özel bir şey yok, Ekselans.
Nada de especial, Excelência.
- Özel bir şey.
- Uma coisa privada.
Aramızda güzel ve özel bir şey vardı ama eğer sen bu insanlarla takılıyorsan, başlarım ilişkimize!
Tivemos algo muito bonito, especial e raro, mas se é com esta gente que te dás, esquece!
Aramızda güzel ve özel bir şey olduğunu itiraf mı ediyor?
Estás a admitir que tivemos algo de bonito, especial e raro?
Aklımda senin için çok özel bir şey var.
Tenho algo muito especial em mente para ti.
Saklamamı istediğin özel bir şey var mı?
Queres que te guarde alguma coisa?
- Bu bize özel bir şey.
Certo. Tem que ser exclusividade nossa.
Bunu çekerken çok özel bir şey olduğunu düşünmüştüm, bunu biliyordum.
Eu sabia que quando... quando fotografei isto, havia algo de especial, sim.
Sayılar ve Malzemelerimi getirdim. Bugün cuma değil biliyorum ama özel bir şey var.
Trouxe o meu "Números e Materiais".
Ağlayan bir davulcudan biraz daha özel bir şey bu.
É mais íntimo do que um baterista chorão.
Beraber olduğunda özel bir şey yapmaya gerek var mı?
Temos que fazer alguma coisa... especial? Quando se começa a andar?
Sadece üçümüze özel bir şey.
Algo especial que nós três podemos fazer.
İtalyan kadınlarında özel bir şey var.
As mulheres italianas têm algo de especial.
İşte bu özel bir şey.
Isto já é outra coisa...
- Özel bir şey değil.
- Não é nada de especial.
- Özel bir şey.
- Não, é pessoal!
Özel bir şey mi?
Pertence pessoal?
Daha özel bir şey olmalı.
Não, precisa ser mais exclusivo.
Sokaklarda o kutunun içinde çok özel bir şey olduğu konuşuluyor.
Diz-se por aí que há algo muito importante nessa caixa.
Özel bir şey arıyorum.
Preciso de algo especial.
İzleyiciler ona bayılıyor ve paten kayışında gerçekten özel bir şey var.
O público adora-a e a patinagem dela tem algo de especial.
Özel bir şey değil.
- Não é nada especial.
- Özel bir şey değildi.
- Nada de especial.
Özel bir şey mi arıyorsunuz? Bilmiyorum.
Procura alguma coisa em particular?
Bu gece için özel bir şey mi arıyorsun?
- Procuras algo especial para hoje?
Özel bir şey konuşuyoruz.
Esta é uma conversa privada.
Aramızda özel bir şey var sanıyordum!
Julguei que tínhamos algo!
- Size özel bir şey sorabilir miyim?
Posso fazer-vos uma pergunta pessoal?
Senin için özel bir şey yaptım.
Fiz um especial para ti.
Özel bir şey söyledi mi?
Nada de específico?
- Hayır, özel bir şey yok.
- Não, nada de especial.
Sen ve Paul'ün arasında çok özel ve çok güçlü bir şey var.
Tu e o Paul têm uma relação única, muitíssimo potente.
Beni özel sekreteri yapmadıysa bunun altında başka bir şey olmalı. Affedersiniz.
Se eu não for seu secretário privado, deve haver qualquer outra coisa.
Tabii, bu pislikler özel yapım Cadillac'a bayılıyorlar nasıl bir arabaları olursa olsun, yaptıkları şey insan kaçakçılığı.
- Estes barrigudos comedores de pimenta adoram um Cadillac, o que quer que conduzam, trata-se de tráfico e contrabando de pessoas.
Sayın yargıç, dikkatinizi çekmek istediğim şey bu çocuk özel bir okulda okuyor. Her istediği elinin altında.
Meritíssimo, eu apenas gostava de salientar... que esta criança está numa escola particular e perfeitamente adaptada.
Özel dersi bir saat ertelendi ve beklemek yerine her biri bir saat sürecek yüz tane şey yapmak istiyor.
Adiaram a aula particular dele, uma hora, e em vez de esperar, quer fazer mil coisas que o entretenham mais de uma hora.
Özel bir şey.
Algo especial.
Özel olarak tartışacağımız bir şey.
Vamos discutir isso em privado.
Bizi kendi özel ajanları yapmaları çok hoş bir şey.
Estamos tão bem que mudámos de emprego. Agora somos detectives privados.
Bana özel olarak söylemek istediğin bir şey var mı?
Quer dizer-me algo em privado?
Ama özel bir şey.
Mas é pessoal.
Bu müşterinin özel olarak istediği bir şey yok ama.
Bem, este cliente, em concreto, não sabe nada disso.
Bebeğim, senin için özel bir şey giydim.
- Hoje vesti-me especialmente para ti...
Özel bir şey ister misin?
Quer alguma coisa?
O tip bir şey için özel sipariş gerekirdi. Öyle değil mi?
Imagino que esses seriam mais como um tipo de encomenda especial, não achas?
özel bir şey yok 45
özel bir şey değil 31
özel bir nedeni yok 17
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
özel bir şey değil 31
özel bir nedeni yok 17
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey oldu 106
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey oldu 106
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69