English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ Ö ] / Özgür

Özgür Çeviri Portekizce

8,544 parallel translation
Uzaylılar özgür kalmayacak.
Os extraterrestres não vão andar em liberdade.
- İkimiz de özgür olacağız.
- Vamos ser os dois libertados. - E tu acreditas nela?
Özgür Amerika'nın Koruyucuları.
Protectores da América Livre.
Özgür Amerika'nın Koruyucularının merkezi orada.
Endereço da sede da PAL. Vou ligar para o Callen.
Ama her nedense intihar etmeye karar verdiğimde kendimi nihayet özgür hissettim. Afallamıştım.
Mas não sei como, assim que decidi matar-me, eu até me senti livre.
Özgür yaratıcılığı sürdürebileceklerini vaat ederek kabul ettirdim.
Grande parte do meu discurso para eles é que manteriam a liberdade criativa.
Görevimi benim gibi buradan nefret eden bir ülkede tamamlardım. Moskova'ya yerleşip özgür olabilirdim.
E, quando tivesse terminado a minha missão aqui, num país que sempre odiaria os homens como eu, poderia montar residência em Moscovo e ser livre.
Sana katılıyorum Andy, çok özgür bir his.
Concordo consigo, Andy, é muito libertador.
Bates de özgür, tehdit yok oldu.
O Bates está livre, a a ameaça terminou.
Mükemmel doktor ve terapistlerim oldu. ... ve Ed, özgür bir insan gibi çalışmam için numaralar buldu.
Tive excelentes médicos e terapeutas e o Ed arranjou uns truques para ajudar-me a ser uma pessoa independente.
Halifelik ordusu tarafından özgür kılındınız.
Foram libertados pelo Exército do Califado.
Oraya özgür olmak için gittin ve yakalandın.
Foi lá para se libertar e foi apanhado.
Hayatımda kendimi özgür hissettiğim tek an o cam parçasını alıp boynuma sapladığım zamandı, Kevin.
Sabe que a única vez na minha vida em que me senti verdadeiramente livre, Kevin, foi quando apanhei aquele vidro e o espetei no pescoço.
Çok özgür düşünceli birisi.
É um verdadeiro pensador liberal.
O kadar kolay değil, Alex. Çünkü bir insan özgür olmayı istemeli ve burada da gayet rahatız.
Mas não é assim tão fácil, Alex, porque um humano tem de querer ser livre, e nós estamos aqui muito confortáveis.
Burası özgür bir ülke.
Estamos num país livre.
Aynısını söyleyebilir misin? En son, deliliğin her zaman özgür olacağını duydum.
- Da última vez que ouvi dizer, a loucura sempre foi de graça.
Ama yakında, karanlıkta amaçsızca dolaşmak için özgür kalacaksın.
Mas em breve estarás livre para vaguear na escuridão
Bununla şimdi yüzleş, savaş ve sonrasında istediğin seçimi yapmakta özgür olacaksın.
Enfrenta isto agora. Luta. E poderás fazer as escolhas que quiseres.
1 saat içinde ya özgür olacaksınız ya da vatana ihanetten yargılanacaksınız.
Vai estar livre dentro de uma hora ou será presa e julgada por traição.
- İstersen özgür olduğunu bilmelisin.
Quero que saiba que é livre, se quiser sê-lo.
Biz onları özgür kıldık. Sonrasında da geriye kalanları kullanacaktık.
Libertámo-las e, depois, usávamos o que sobrava.
" Aranıyor : Dans eden özgür ruhlar.
Procura-se espíritos livres que dancem.
Özgür olmak çok basit.
Dá muito trabalho não ter medo...
Bunun bedeli birkaç insanı özgür kılmaksa, varsın öyle olsun.
Se o preço disso for deixar alguns humanos ir, então seja.
"Çalışmak özgür kılar" mı?
"O trabalho libertar-te-á"?
Özgür iradeye inandım ve bunu sınıfta hayata geçirme hatasını yaptım.
Acredito no pensamento livre, e cometi o erro de praticá-lo no interior de uma sala de aula.
Gitmeye özgür müyüm?
- Estou livre para ir para casa?
Her şey bugün planlandığı gibi giderse yarına özgür olursun.
Se correr tudo como planeado, vais estar livre amanhã.
Seni özgür bırakabilirim!
Posso dar-te a liberdade!
Özgür bir adam olarak.
É um homem livre.
Ama ben kazanırsam, beni özgür bırakacaksın, yeminimi yerine getirmiş sayıp bedenime dönmeme izin vereceksin.
Mas se eu ganhar, libertas-me, consideras o meu juramento cumprido e permites que volte ao meu corpo.
Siz oldukça insanlar özgür irade sahibi olamayacaklarının farkına varıyorlar.
As pessoas estão a perceber que não terão livre escolha enquanto existirem.
- Seni özgür bırakacağım.
Vou libertá-lo.
Umuyoruz ki, yeni bir toplum küllerinden doğacaktır. Daha iyi bir dünyayı sizler kuracaksınız. Özgür insanlara değer veren bir dünya.
Esperamos, à medida que uma sociedade nova surge das cinzas, que forjem um mundo melhor, um mundo que valorize as pessoas livres, um mundo onde a ganância não é encorajada, um mundo que nos pertença novamente.
Cinsiyetim yüzünden ciddiye alınmadığım dolayı dost bir gardiyan icadımı sakladı ta ki gelecekte özgür bir kadın kocasından izin alıp icadımı aramaya çıkana kadar.
Já que não sou levada a sério devido ao meu género, um guarda amigo escondeu a minha invenção até um tempo futuro, em que uma mulher livre tenha a permissão do marido para a procurar.
Ne yaptığını sanıyorsan dünyayı mı halkı mı özgür bırakmaksa ne artık altında çalıştığım adamlar bu tarz masum şeyler için yapmıyorlar işlerini.
O que estiveres a tentar fazer, salvar o mundo e as pessoas... Os tipos para quem trabalho não são motivados por isso.
Beni özgür bırak.
Liberta-me!
Beni özgür bırak, Richard.
Liberta-me. Richard.
Beni özgür bırak.
Liberta-me.
Şimdi de kuşlar kadar özgür.
Agora é livre como um pássaro.
Zihnini özgür bırak kıçın da peşinden gelsin.
Liberta a tua mente e o teu traseiro seguir-te-á.
Zihnini özgür bırak kıçın da peşinden gelsin.
Liberta a tua mente e o teu traseiro seguir-te-á!
- Zihnini özgür bırak!
Óptimo.
İkimiz için de son özgür gecemiz.
A nossa última noite de liberdade para nós Bothan.
Şehre özgür ve onurlu olmamız dışında, savunmasız olduğumuzu söylemedin.
Onde quer que estejas. Reparei que não disseste à cidade que estávamos livres, orgulhosos e sem defesas.
Onu özgür bırakmaya çalıştığını söylüyordun.
Estavas a tentar libertá-la.
Ne kadar özgür düşünen biri olduğunu.
Como pensa livremente.
Buradaki elemanları pek özgür kılmıyor.
Não está a ajudar muito os rapazes lá fora.
Özgür müyüm?
Estou livre?
Zihnini özgür bırak kıçın da peşinden gelsin.
Liberta a tua mente!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]