Şansımıza Çeviri Portekizce
565 parallel translation
Şansımıza ne çıkarsa artık. Böyle bir şey olursa, şimdiden hoşçakal ve yine görüşelim demek iyi olur.
Não vá o Diabo tecê-las, é melhor despedirmo-nos : adeus e boa sorte.
Şansımıza deniz sakindi.
Felizmente, o mar estava calmo.
Ancak şansımıza, onların bulaştığımız bu işle ilgili bilgileri sınırlıydı.
Mas felizmente eles não sabem sobre as pessoas envolvidas.
Şansımıza, birgün veya bir hafta, Bir gece, belki aşağı inip, ikimizi de haklıyacak.
Um dia, uma semana. E a possibilidade dele descer pela calada e apanhar-nos.
Şansımıza, savaşta şehir bombalanmadı.
Felizmente, a cidade não foi bombardeada na guerra.
Şansımıza bugün Büyük Togo aramızda.
Temos muita sorte por termos connosco o Grande Togo.
Misafirlerimiz geldiler ve şansımıza hâlâ yaşıyorlar.
Já chegaram os nossos convidados e afortunadamente vivos.
- Bizim şansımıza.
- É a nossa sorte!
Şansımıza ne çıkarsa.
Vamos arriscar a nossa sorte.
Evet... bizim şansımıza.
Pronto, estamos lixados.
- İkimizde şansımıza bakacağız.
- Vamos ao fundo. - Ambos corremos riscos.
Şansımıza, 3 mil menzilinin dışındayız.
Estamos fora do limite das três milhas, felizmente.
- Artık şansımıza, evde ne varsa...
- Vamos ter que comer o que tiver.
O zaman şansımıza güveneceğiz.
Teremos que confiar na sorte.
Şansımıza hava kuvvetlerimiz, düşmanınkinden üstündü. Aksi halde bozguna uğrayabilirdik.
Felizmente, a Força Aérea era mais forte do que a do inimigo, caso contrário teríamos sido dizimados.
O iki pislikten kurtulamayacağımızı sanmıştım, ama şansımıza Kral Richard döndü ve her şeyi yoluna koydu.
Sabem, pensava que não nos livrávamos destes patifes! Para sorte nossa, o Rei Ricardo voltou e resolveu tudo.
Umarım o istasyona dönmek için şansımıza güvenmiyoruzdur.
Espero que não estejamos a contar com a sorte para voltarmos à estação.
Eğer bahis oynayan biri olsaydın John, şansımıza sen ne derdin?
Se fosses homem de apostas, como calcularias as probabilidades?
Ama şansımıza arkadaşı Ida Cookson bahsetti.
Foi a amiga, a Ida Cookson.
Şansımıza en sevdiğimiz adam kaçırma ustalarımızın izini sürmüyorlar.
Felizmente, não procuram o teu raptor preferido.
Şansımıza, ülkemizde bir çok kale var.
Graças a Deus, a república tem muitos castelos.
Bildiğiniz gibi şansımıza Hercule Poirot da bizimle, ki kendisi bu tür işlerde engin tecrübeye sahip birisi olarak tanınır. ... in these subjects.
Como sabem, temos muito sorte em ter o Sr. Hercule Poirot connosco, que todos conhecemos como um homem muito experiente em nestes assuntos.
Bir daha onu görmeyiz diyorduk ama şansımıza ya da şanssızlığımıza... yarım saat önce aradı.
Não esperávamos vê-lo de novo, mas, felizmente... ou infelizmente, ele ligou há meia hora
Şansımıza ne çıkacak acaba?
O que esteja aí, é bom que valha a pena.
Hay şansımıza!
Que sorte a nossa.
Neden şansımıza hep yaşlı piliçler çıkıyor? Piliç mi?
Cara, sempre são as mocréias mais feias... que ficam até tarde.
Gerçi onlar değişmek istemediler. Şansımıza, Beyaz Egemenlik Dünyası iptal edildi ve değişim oldu.
De início não o queriam fazer, mas... como o'O Mundo da Supremacia Branca'foi cancelado, a troca resultou.
Şansımıza, hiçbir mermi motora isabet etmedi, biz de sınıra kadar ulaştık.
Nenhuma das balas atingiu o motor por isso chegámos à fronteira.
Sesimizi mi duydu yoksa yanımıza şans eseri mi geldi bilmiyorum.
Não sei se o alemão nos tinha escutado e se foi por acaso que tinha vindo por ali.
Kötü şansınıza üzüldüm, millet, fakat korkarım sizi kente çekmem gerekecek.
Sinto muito pelo vosso azar, pessoal, mas receio ter de vos rebocar até à cidade.
Eğer az da olsa bir şansımız varsa bu birlikte olmamıza bağlı.
Além disso, só teremos alguma chance se trabalharmos juntos.
Bu kaçış yeni bir koloni, yeni bir hayat kurmak oğullarımıza yeni bir şans tanımak ve özgürlük için değil mi?
Tentar arranjar uma nova vida é fugir? Numa nova colónia? Tentar dar aos nossos filhos uma hipótese de viver, uma hipótese de serem livres?
Sadece tek bir atış şansımız var. Iskalayamayacağımız kadar yakınımıza gelene kadar beklemeliyiz.
Podemos ter apenas uma oportunidade, esperemos para ser um tiro certeiro.
Şansınıza hayran kaldım, Bay...?
Admiro a sua sorte, Sr...?
İyiliği hak etmediğimizi biliyorum, Yüzbaşı ama bize bir şans daha verirseniz dışarı çıktığımızda daha iyi insan olacağımıza söz veriyoruz.
Sei que não merecemos bondade, mas se nos ajudar... vamos tentar levar uma vida mais decente.
Başınıza ciddi bir bela çıkmazsa, şansımızın da yardımı ile yarın Ren'e ulaşabiliriz.
Se tiver problemas, avise. - Com sorte, chegam ao Reno amanhã.
Bildiğiniz gibi her hafta programımıza evden katılma şansı veriyoruz size.
Todas as semanas, damos-lhe a hipótese de em casa jogar também.
Böyle büyük bir şans ayağımıza geldi.
Danny! Tivemos uma sorte incrível.
Şansınıza buradaydım!
que sorte que está aqui!
O adamlara nasıl kafa tuttuğunuzu görünce başımıza gelenlere karşı koymak için tek şansımız olduğunuzu anladık.
Depois de vermos como lidaram com os homens do Cross, sabíamos que eram a única esperança de enfrentarmos o que nos espera.
Ne kadar yol aldığımıza bakın. Bir şansımız var.
Nós ainda temos hipóteses!
Şansımıza, Hawkes bir matematik dehası.
- Eu também.
Şans ayağımıza geldi.
Hoje, a sorte contemplou-nos.
Gerçekten takımınıza daha çok şans tanımamızı isterdim.
Quem me dera ter tido mais sorte com o vosso grupo.
Ve çok çalışmayla ve şansımızın da yardımıyla onu bulacağımıza inanıyorum.
com trabalho árduo e muita sorte.
Yardımcı olmaya çalışıyordum. Böylece başımıza dert açmaz. Çünkü onun herhangi gösterişli bir hazırlık okuluna girme şansı sıfır.
Pensei que estava a fazer-lhe um favor, a poupá-lo a esse transtorno, pois ele não tem hipótese nenhuma de entrar num colégio interno todo catita.
Diğer bir deyişle, şimdi arkadaşım olmak şansınıza zarar verebilir.
Por outras palavras, ser meu amigo agora pode prejudicá-lo.
Bu şansı kaçırdığımıza gerçekten pişmanım.
Realmente lamento perder esta oportunidade.
- Artık bunu yapma şansımız var. Artık bu savaş makinesini kapatmanın ve çocuklarımıza açmamızın zamanı geldi.
É hora de desligar a máquina bélica e atender aos nossos filhos.
Şansınıza demek lazım herhalde.
Sorte a sua.
Bunu, şans topu için küçük bir kıza saldıran adam mı söylüyor?
Diz o tipo que atacou uma menina por causa de uma bola.