Altın yok Çeviri Rusça
437 parallel translation
Sana köyde söyledim, burada altın yok.
Я же сказал вам в деревне, что золота здесь нет.
Akabe'de altın yok!
В Акабе нет золота.
Akabe'de altın yok.
В Акабе нет золота.
Altın yok.
Никакого золота.
Orada arka dişini dolduracak kadar bile altın yok.
Там нет золота даже на то, чтобы сделать тебе золотой зуб.
- Eski bir cüzamlıya bir altın yok mu? - Yok ol.
- Уделите талант старому экс-прокаженному?
Eski cüzamlıya bir altın yok mu?
- Убирайся! Уделите талант старому экс-прокаженному?
Sana küçük bir sır vereyim Tyler. Bu topraklarda altın yok.
Скажу тебе один секрет, Тайлер, в земле золота нет.
Burada hiçbir yerde altın yok.
Золота вообще здесь нет.
Burada altın yok.
А я думала, что вы ищете золото.
Altın yok, elmas yok.
Ни золота, ни бриллиантов.
Şimdi tezgahın altında ne var ne yok diye göz atmaya gidiyorum.
Вот, еду проверить, что к чему.
Yok altın adamın ruhunu değiştirirmiş, yok altın bulmadan önceki halinden... eser kalmazmış filan.
Что золото меняет душу человека, и он уже никогда не может стать прежним?
Burada altın falan yok.
Здесь вам ловить нечего.
Hiç altınımız yok ki.
У нас нет золота.
Fakat ne mutlu, bu yeryüzünün kibirli efendilerine sarsılmaz bir iradeyle karşı koyanlara, devlet adamlarının, hakimlerin giysilerinin altından yırtarcasına çıkan günahları ezerek yok edenlere ne mutlu.
Благодать же тому, кто против гордых богов и владык этой земли, непреклонный, ставит всегда самого себя. Кто сокрушает грех, даже сокрытый под мантиями сенаторов и судий.
Ya da altın yumurta bekliyorsa kazı neden yumurtlamadan kessin? Amaç yok. Kesinlikle yok.
Иначе говоря, если надеяться на золотые яйца, зачем убивать курицу, пока она не снеслась?
Yaşlı şehre hakim iki şeyden biri olan Antonia Kalesi Roma iktidarının merkezi büyük altın tapınak ise yok edilemez bir imanın dış görüntüsüydü.
Над городом возвышалась крепость Антония - символ римского владычества, и огромный золотой Храм - символ глубокой веры еврейского народа.
Alaskadaki bütün altınların, Onun küçük parmağı kadar değeri yok!
Все золото Аляски? Не стоит ее мизинца!
Yeterli altınımız yok.
Но у нас нет золота.
Yatağın altında mikrofon yok, Komiser.
- И что? - Там нет жучков, господин комиссар.
- Alt uzay gevezeliğine ihtiyacınız yok.
Не нужна вам эта космическая болтовня.
O şeyin sizin Altı Numara'nız olduğumu hatırlatmasına ihtiyacım yok.
Мне нет нужды напоминать, что я Ваш Номер 6
Dezentegrasyon dairelerimizden biri yok edildi, kotamızın çok altına düştük.
Одна из наших камер дезинтеграции уничтожена, и мы уже сильно отстали от графика.
Bu torbada platin yok, altın ya da gümüş de yok, olmayacak da.
Мистер Спок, в этом пакете нет ни платины, ни золота, ни серебра, и вряд ли оно там появится.
Altın falan yok.
- Нет никакого золота.
Ama altın da, kanyon da yok.
Но нет никакого золота и никакого каньона.
Altınları boşverin Bay Weaver, altın falan yok.
Забудьте о золоте. Его нет.
Altın da yok, kanyon da. Hiçbir şey yok.
Нет золота, нет этого каньона.
- Altın falan yok. - Ama bir harita varmış ya.
Нет никакого золота.
Tek bildiğim bu. Hiç değilse dünyanın altını-üstüne getirmek gibi düşünceleri yok.
По крайней мере, я знаю, что он не увлечён странными идеями... о переворачивании мира с ног на голову.
Bence de o bir çılgın kilit altına alınmalı.. Fakat onu yoketmek için bir neden yok
Пусть не в уме своём - отведём в дурдом, но нет пока причин к его убийству!
Hitler'in buradaki krallıktan daha kötü bir tarafı yok yada altın kar taneli...
Тебе нужно в княжество Андорру.
Evime gelip, birkaç soru sorup altında çalıştığım insanların itibarını yok edeceğimi düşünüyor ve saygı mı bekliyorsunuz?
.. которые помогут вам уничтожить репутации людей на которых я работаю и которых я уважаю?
Bir kere benim, komünist bir ayın ışığı altında... uyumak gibi bir niyetim kesinlikle yok.
Я, определенно, не пойду спать... под свет коммунистической луны.
9 dolar - 8 dolar, alt sınır. Teşekkür ederim, ama gerçekten bir maymuna ihtiyacım yok.
Девять долларов--восемь долларов, меньше не могу.
Hayat ancak Altın Sayvan'ın yok edildiğini hayal ettiğim zaman dayanılır oluyor.
Жизнь можно вытерпеть только когда представишь... что Золотой храм... разрушен.
Burnumu sokmak istemem ama, bir ihtimal sağ elinde altı parmağın yok, değil mi?
Не хочу показаться назойливым, но у вас случайно не шесть пальцев на правой руке?
- Yorganın altına ve tek kelime daha etmek yok.
- Пoд oдеялo, и бoльше ни слoва.
Fakirler ve alt sınıflar büyüyor. Adalet ve insan hakları yok oluyor.
низшие классы растут, Права человека ущемляются,
"Altın, elmas var mı?" Siz, "Yok," derdiniz.
"У вас есть золото, бриллианты?" И человек отвечал : "Нет".
Karların altında bir yerde gömülü kaldığına hiç şüphemiz yok.
Без сомнения, его тело находится где-то рядом под снегом.
Mayflower'lar altın makinasına sahip olursa, yok oluruz.
Если Мейфлауэр завладеет машиной, все рухнет.
"Ghostwood'a Hayır!" kampanyası güzelim Kuzeybatı ormanlarımızın iğrenç bir lunaparka çevrilmesine engel olmaya yönelik kararlı bir eylemdir. Yüzyıllardır burada yaşayan canlılar katlediliyor. Nesli tükenme tehlikesi altındaki türlerin minik dünyaları yok ediliyor.
Кампания под девизом : "ОСТАНОВИТЕ ГОУСТВУД!" направлена на то, чтобы не допустить превращения бесноватыми застройщиками наших прекрасных лесов Северо-Запада в чудовищный парк развлечений и разрушения заповедников, в которых животные мирно обитали на протяжении столетий, этих маленьких миров, служащих
- büyükbaba, bölüm altıya gidelim - tamam. ama o sigarayı yok et kutularca içer, asla bebeğin altını değiştirmez uyurken çok garip diş sesleri çıkarır ve uyandığında, korna gibi garip sesler çıkarır ve anahtarları ile kendi kendini kaşıyıp durur.
- Хорошо. Но затуши свою сигару. Он пьет прямо из пакета.
Ama bakın Yatağın altında bir şey yok.
Но смотри Под кроватями никого нету
Burasının geceliğinin altı bin frank olduğunu açıklamaya gerek yok Hubert.
Не оправдывайся, Юб. Мы уже заплатили 6200 франков за два дня. За такую цену дымоходы могли бы быть прочищены.
Bu çocukların Güvertede ayak altında dolaşması için hiç bir sebep yok.
- Мы не можем запереть их в каютах.
Eğer gelecekte benzer bir fırsatınız olursa, Borg'u yok edecek bir fırsat, emir altındayken bu avantajı kullanacağınızı, şimdi açıklığa kavuşturmak istiyorum.
Теперь, я хочу чтобы вы ясно поняли что если в будущем у вас появится подобная возможность уничтожить Боргов вам приказано воспользоваться ею.
Ama bütün tutkum onun altın rengi bukleleriyle yok oldu.
Но весь мой пыл ушел с ее золотыми волосами.
Altın şilin, burada yok.
Золотого шиллинга, его нет.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yok mu 410
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yok etmek 16
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yok etmek 16
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65