Iki şey Çeviri Rusça
2,640 parallel translation
Tam bir yalancı. Ama ömründe bir iki şey görmüş biri için genelde olur öyle.
Он лжец... но, знаешь, часто именно так и бывает, когда человек увидел кое-что.
Bu çok kısa bir toplantı olacak, çünkü sadece iki şey olacak :
Нет, больше нет! Это будет очень короткая встреча, Потому, что произойдет только одна из двух вещей,
Bay Guster, doğru olduğunu bildiğim iki şey var.
Мистер Гастер, я знаю две истинные вещи.
Bize iki şey söylüyor.
Это говорит нам о двух вещах.
Tamam, Leo'nun yapması gereken iki şey kalmıştı.
Лео осталось завершить две вещи.
Anne, sana iki şey söylemeliyim.
"Мама, у меня двe новости".
Biliyorsun, bu hayattaki mutluluk hakkında bir iki şey bilirim.
Знаешь, мне известна пара вещей о том, как получить удовольствие в этом мире.
Bir-iki şey okuduğumu itiraf edeyim.
Сдаюсь, копала под вас.
Selefim büyük De Blasi derdi ki : "Bu gece iki şey yapacağım ; çorba içip sevişeceğim."
Как говорила великая Де Блази, моя предшественница за этим столом, сегодня вечером я займусь двумя вещами.
Birbiriyle çelişkili iki şey.
- Эти две вещи противоречат друг другу.
İzci Bill hakkında bilmen gereken iki şey var.
Тебе нужно помнить две вещи о нашем Билли-бойскауте...
Ama bu işten iki şey öğrendim.
Но я извлек два урока.
"Beni öldürdüler" sözünüzün ne anlama geldiğini biraz açmak için bir-iki şey söylemek ister misiniz?
Давайте притормозим И вы объясните точнее, что имели ввиду - Когда сказали, что вас убили.
Ama inançla bilim, uzlaştırılamaz iki şey değil mi?
Но разве вера и наука не противоречат друг-другу?
Başıma gelmiş en güzel iki şey.
Мое единственное богатство.
Iki şey olduğunda dikkatli olmak gerekiyor.
когда такие две вещи идут рука об руку это тот тип парней которых лучше поостеречься. Люди используют термин "Женское обрезание"
Planı yürürlüğe koymadan önce ihtiyacımız olan bir iki şey daha var.
Мне нужно сделать еще кое-что, перед тем как мы начнем план.
Birbiriyle alakası olmayan iki şey söyledin.
Эти две вещи не стыкуются.
Bende yalnız olmak ile ilgili bir iki şey biliyorum.
И я знаю кое-что об одиночестве.
Süslü bir kaç mikroskop çalan biri muhtemelen DNA hakkında bir-iki şey biliyordur.
Он крал дорогие микроскопы, похоже, знает кое-что о ДНК.
Bu şirkette kutsal iki şey var uni-ball ve Bran Bar.
Для меня в этой фирме священны две вещи - мои уни-боллс и малиновые батончики.
En çok sevdiğim iki şey.
Две моих любимых вещи.
Bu iki taraflı bir şey.
Это взаимная вещь.
Bir şey yapmanı isteğimde senden duymak istediğim sadece iki kelime var. "Evet" ve "efendim".
Когда я прошу о чем то, то от тебя хочу слышать только два слова, это "да" и "сэр".
Daha yeni tanıdığın iki insan çocuk için bunca şey...
И всё ради двух человеческих детей, едва тебе знакомых.
Sahip olduğum her şey, şu anda alt katta iki bavulun içinde duruyor.
Все, что я имею, поместилось в два чемодана, что внизу.
Benimle seyahat ederken bilmen gereken tek bir şey vardır. Mavi kulübe ve iki kalp dışında.
Есть кое-что, что ты должна знать о путешествиях со мной - кое-что помимо двух сердец и голубой будки.
Dinle, idareten iki şey önerebilirim ona...
Ладно.
"Etrafımda olan biten her şey düşündüm ki yapman gereken... tezgahın üzerinde patronlar kullanması için her iki elin dezenfekte olmalı."
"Судя по всему, что тут происходит, мне кажется, у тебя на прилавке постоянно должна находиться бутылка антибактериального средства для посетителей".
Hesaba katmadığın tek şey, iki zavallı sarışın kızın evli olduğunu anlayıp, her şeyi karına anlatmakla tehdit etmeleriydi.
Единственное, что ты не учел, это двух бедных блондинок, которые узнали твой секрет и угрожали рассказать жене.
Siyah Ford onu yoldan çıkarmış olsaydı, Jeep'in her iki tarafında hasar olurdu. Ki öyle bir şey yoktu.
Если бы чёрный "форд" спихнул её с дороги, тогда повреждения были бы с обеих сторон джипа.
İki şey yapmanızı istiyorum.
Мне нужно, чтобы вы сделали две вещи.
"Ben iki şekilde de duymuştum," dememden daha yorucu bir şey var mı?
- Знаешь, от чего можно устать ещё больше, чем от меня, повторяющего "Я слышал и так, и так"?
Tamam şey, Megan Yasası'na göre,... reşit olmayan çocuğu bulunan bütün ailelere... iki adımlık mesafede yaşıyor olduğumu ve cinsel suçlarda kaydım olduğunu bildirmekle yükümlüyüm.
17 с половиной. Тогда, по закону, я обязана сообщить семье, в которой есть несовершеннолетний, что я живу в радиусе 150 метров, и я состою на учёте, как лицо, совершившее преступление сексуального характера.
Şey, başka zaman veya iki gün sonra, önemli değil.
Ну, ещё один день или два не имеют значения.
Aynı senin gibi ben de hoşlanmıyorum ama biri üç diğeri beş yaşında iki çocuğum var onlar için bir şey yapmam gerek.
Как и вам, они мне не нравятся. и у меня, э-э, У меня двое детей, три и пять лет, и я должен что-то сделать ради них.
Bu iki çocuğun da Emily'i incitecek bir şey yapmak istediğine inanmıyorum.
Не думаю, что кто-то из этих парней хотел ранить Эмили.
Hayatımın bu kısmını anlamanı asla bekleyemem senden. Sadece bana bir iki gün sabret. Her şey normale dönecek.
Я не надеюсь, что ты когда-нибудь сможешь понять, но прошу, подожди ещё пару дней, и это больше не повторится.
Caleb ile ayrıldığınızda, kendini odana iki hafta kapattın ve tek yediğin şey eskimo turtasıydı.
Больше чем уверена, когда ты рассталась с Калебом, ты заперлась в своей комнате на две недели, и все что ты ела это пирожные "Эскимо".
Ya da iki seferlik bir şey haline getirebiliriz.
Или мы можем повторить?
İki şey ; bu kedinin üç haftası filan kalmış, ve bu fondü... -... keskin kusmuk gibi kokuyor. - Çok teşekkürler.
Скажу две вещи : этому коту осталось жить примерно три недели, и это фондю воняет как горячая блевотина.
İki insan birbirini sizin birbirinizi sevdiğiniz gibi severse her şey yoluna girer.
Когда двое людей любят друг друга так, как вы....... то все выходит отлично.
Peki... Şey... İki gün içinde bana ulaşın.
Ну, ладно, приходите через два дня.
İki şey var.
2 вещи.
Bak, Simon bunu kavrayamadı ama tarif ettiği şey, aslında iki insanın birbiriyle ilgilenmeye başladığı ve Dawn Prentice de bunu onayladı.
Послушайте, Саймон не мог всё сопоставить, но то, что он описал, по сути было проявлением у двоих людей интереса друг к другу, и Доун Прентис это подтвердила.
İki şey öğrendim.
Я узнал две вещи :
İki şey var.
Скажу только две вещи.
İki balistik raporu da adamın kurşun yerine başka bir şey kullanan mermileri ateşlediğini söylüyor.
Оба отчёта по баллистике подтвердили то, что он использует какие-то патроны с заменителем свинца.
Ben de biraz sakso çektim, iki kuruş bir şey kazandım.
Я пока члены пососала, подзаработала немного.
Bay Jones, bir şey aklıma geldi. Frank Browning'i öldürdüğümde tutuklanırsam ya da görevini yapmaya düşkün bir polis memuru tarafından öldürülürsem... -... arkadaşlarınızla bunu "iki problem de çözüldü" gibi algılayabilirsiniz.
Мистер Джонс, мне тут подумалось, что если после того, как я убью Фрэнка Браунинга, меня тут же арестует или может даже убьёт какой-нибудь вовремя подвернувшийся коп, то вы и ваши друзья можете увидеть в этом решение сразу двух проблем.
Şey... ben ve en iyi iki arkadaşım için bir piknik.
Пикник с двумя моими лучшими друзьями.
seyirciler 18
şeyde 37
şeydi 22
şeyden 21
şey yani 16
seyredin 30
şey evet 24
şey için 42
şeytan mı 26
şey gibi 140
şeyde 37
şeydi 22
şeyden 21
şey yani 16
seyredin 30
şey evet 24
şey için 42
şeytan mı 26
şey gibi 140
şeyy 181
şeye benziyor 18
şey ben 70
şey mi 23
şey efendim 19
seyret şimdi 29
seyir subayı 22
iki saat 66
iki saat önce 19
iki saniye 32
şeye benziyor 18
şey ben 70
şey mi 23
şey efendim 19
seyret şimdi 29
seyir subayı 22
iki saat 66
iki saat önce 19
iki saniye 32