Sıkıntı yok Çeviri Rusça
953 parallel translation
Evet tabii. Sıkıntı yok.
О, да, конечно, без проблем.
- Bir sıkıntı yok ya?
- Вам удобно?
- Bir sıkıntı yok baba.
- Всё в порядке, папа.
Senden yana sıkıntı yok.
Ты отличный кандидат.
Sıkıntı yok.
Конечно.
# Benim gönlüm müzikte Ama fena değil bence resim de # # Söyleyeceğim şeye dikkat edin Aramızda hiç sıkıntı yok ikimizin #
Я скажу вам, что я думаю, вы и я - совершенство.
Sıkıntı yok, Theo.
Ничего, Тео. Я подожду здесь.
O konuda bir sıkıntı yok.
С ними проблем нет.
Hiçbir sıkıntı yok!
Без ограничений!
- Benim için de sıkıntı yok.
- Хорошо. Мне тоже хватит.
- Güzel. Düğün konusunda sıkıntı yok değil mi?
- Свадьба еще на ходу?
Hiçbir sıkıntı yok.
Нет проблем.
Biliyorsun, düzenli bir gelirim var, bu konuda bir sıkıntı yok.
Но у меня твердый заработок.
Sıkıntı yok, parasını geri veririm!
Фред, я с удовольствием верну ему все.
Seninleysem sıkıntı yok, onunlayken de öyle.
Теперь крупный план.
O koca bedeninde en ufak bir duygu, sevgi insani şefkat kırıntısı yok.
Нет ни капли чувств, романтики, доброты...
Ağaç yönünden bir sıkıntımız yok.
Совсем рядом много деревьев.
Enkaz yoktu. İç atmosfer çıkışı yok, radyoaktivite kalıntısı yok.
Нет признаков пробоин и остатков радиоактивности.
Kara, kara düşünmüyorum, sıkıntım yok.
Капитан, я не мрачный и не тревожный.
Bu konuda en ufak bir sıkıntım yok.
Знаете,.. ... меня это мало волнует.
Peki, bizim para konusunda pek sıkıntımız yok.
Я в этом убедился. Деньги для нас не проблема.
Çalışıyorum, ondan sıkıntımız yok.
У меня хорошая работа.
Çok içten bir bina değil ama özel hayat sıkıntısı yok.
Соседи не особо дружелюбные, но не мешают.
Ama aynı zamanda karşılaştığımız tek düşman gemisinden... çok üstün olduğumuzu da, ve bu durumu açıklayabilecek en ufak bilgi kırıntısının bile... yok edilmiş olmasını da göz ardı edemiyorum.
Но я также не могу игнорировать факт того, что мы по всем параметрам далеко превзошли единственный встреченный нами вражеский корабль, и то, что любой и каждый обрывок информации, который, возможно, может пролить какой-то свет на эту ситуацию был избирательно уничтожен.
Ailenle tanışma konusunda hiçbir sıkıntım yok. - Bir noktaya kadar.
Я не против того, чтобы встретиться с твоими родителями, с одной стороны.
O konuda hiçbir sıkıntım yok.
С этим у меня проблем нет.
Yetim sıkıntısı yok, Miette.
Ты пожалеешь. Нет недостатка в сиротах, Миетта.
Bareil'de kalan son insanlık kırıntısını yok etmeyeceğim.
Я не удалю последнюю каплю человечности, которая осталась в Барайле.
Odo'nun insanları taklit edememe sıkıntısı hepsinde yok.
Не у всех из них так же недостает навыка, как у Одо, когда дело доходит до имитации людей.
Mali sıkıntılarımız da yok.
Никаких финансовых проблем. Эй!
Var olduğuna dair en küçük bir kanıt kırıntısı bile yok.
И здесь нет ни на клочок доказательств, что он вообще когда-либо существовал.
- Hiçbir sıkıntısı yok. - Ama benim -
С ним все в порядке.
En ufak heyecan yok, bir heyecan kırıntısı bile.
( Дрю по мобильнику ) Дайте ему то, чего он хочет. И не слышу в твоем голосе ни капли восторга или волнения.
" En ufak heyecan yok, bir heyecan kırıntısı bile.
А что получаю взамен? " Ни капельки восторга.
Bu konuda sıkıntımız yok.
Этой проблемы у нас еще нет.
Sence de şu an başka sıkıntılarım yok mu?
Тебе не кажется, что сейчас у меня другие проблемы?
Evet, sen dışında içimizden kimsenin işinde üstesinden gelmek zorunda kaldığı sıkıntılar yok.
Да, у нас нет никакого давления на нашей работе.
Evet, senin soluma sıkıntın yok.
Задержи дыхание. Вот так. Теперь убедился?
Ama Elsie! Herhangi bir sıkıntın yok, değil mi?
Но, Элси, ведь у тебя не возникнет никаких сложностей?
O çocuğa tekmeyi basarken çok sıkıydın Seni sahada ilk gördüğüm zaman bütün sıkıntılarım yok olmuştu
выглядело круто. все мои проблемы испарились.
- Ve artık ilgilenmek yok. - Artık sıkıntı yok!
Конец заботам.
iki küçük kız ile geçen sıkıntılı bir hayat nedeniyle içimdeki kılıç kullanma arzusu yok oldu.
я потерял желание брать в руки меч.
Senin can sıkıntılarınla uğraşacak zamanım yok.
У меня нет времени разбираться с вашими надоедливыми проблемами.
Sıkıntıya pek tahammülü yok.
Он не выносил, когда его раздражали.
Kırıntısı bile yok.
Не то, чтобы это было больно.
Sana herhangi bir kinim yok. Ama senin yüzünden epeyce bir sıkıntıya girdim.
Я не держу на тебя зла, но ты доставил мне кучу неприятностей.
Sende zekâ kırıntısı bile yok!
Перестань, прошутебя!
Narnia'da kızarmış ekmek sıkıntısı yok, Ed.
Эд, тосты в Нарнии не закончатся.
Sıkıntın yok.
Тебе нечего бояться.
Dans konusunda sıkıntım yok.
Танцы - единственное, в чем я абсолютно уверен.
Sıkıntım yok dediğin şeyi bir göster hele.
Покажи мне, что означает твоя абсолютная уверенность.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65