English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Being alive

Being alive translate Turkish

790 parallel translation
He was here this morning. He told me something about Van Meer being alive.
Bana bu sabah Van Meer'in sağ olduğu konusunda bir şeyler anlattı.
It's much too nice just being alive!
Burada sizinle olmak çok güzel!
The pain of just being alive?
Yaşamanın verdiği acıyı mı?
They don't worry about anything except being alive or dead.
Yaşam ya da ölüm dışında şeyleri umursamazlar.
I like being alive.
Hayatta kalmayı seviyorum.
Out of being alive
# Canlı olmanın dışında
But feel, to the very end, the triumph of being alive!
Ama, son ana kadar hayatta olmanın güzelliğini hisset!
You must resign yourself to the fact that there's no hope of him being alive.
Onun yaşıyor olduğuna dair gerçeği artık unutsanız iyi olur.
I admit there's a chance of them being alive, but the odds are one in a million.
Kabul ediyorum, hayatta kalma şansları var, ama milyonda bir.
But in Norman's case, he was simply doing everything possible to keep alive the illusion of his mother being alive.
Ama Norman'ın durumunda o annesinin hayalini canlı tutabilmek için her şeyi yapıyordu.
Right now being alive is more important than being found.
Yaşıyor olmamız bulunmuş olmamızdan daha önemli.
TO SING CAROLS THEN WHAT'S THE PO I NT OF BEING ALIVE? BEATS ME.
Ayrıca yılbaşında şarkı söylemeleri için işyerine çocukları getiremiyorsan yaşamanın anlamı ne?
Making a frantic pretense of being alive.
Canlı olmak gibi ümitsiz bir bahaneyi yaşıyorlar.
" "l'm alive, and being alive is fantastic." "
"Yaşıyorum ve yaşamak bir harika!"
" "I'm alive, and being alive is fantastic." "
"Yaşıyorum ve yaşamak bir harika!"
It was good to celebrate just being alive.
Yaşιyor olmamιzι kutlamak çok güzeldi.
But without our camels, ammunition, and equipment, we're not much better off being alive.
Ama develerimiz, mühimmat ve ekipmanlar olmadan.. hayatta kalmamız kolay değil.
Any chance of him still being alive?
Hayatta olma ihtimali var mı?
You like being alive.
Yaşamayı seviyorsun.
Mr. Spock, what are the chances of the captain and the others being alive?
Mr. Spock, kaptan ve diğerlerinin canlı olma olasılığı nedir?
Having fun is being alive.
Eğlenmek, günü yaşıyor olmaktır.
They support me. They give me the illusion of being alive.
Bana destek oldular ve hayatta kalmanın illüzyonunu verdiler.
But her injuries are comparatively minor, when you consider the incredibility of her being alive at all.
Fakat, yaraları nispeten hafif, Tüm bunlara, bir de inanılmaz yaşama isteğini ekleyin.
If there's one thing I truly appreciate, it's being alive.
Çünkü bu dünyada benim her şeyden çok sevdiğim bir şey var. Yaşamak!
The law of Haiti acknowledges the possibility of being buried alive.
Burada, Ceza Kanunu'nda. Sana okuyayım.
I'm being paid for telling the world that if Napoleon were alive today... he would wear Kaplan and McGuire's 2.50, non-wrinkling underwear.
Ben dünyaya, eğer Napolyon bugün hayatta olsaydı Kaplan ve McGuire marka kırışmayan tek parça iç çamaşırı giyerdi demek için para alıyorum.
Candy ain't being nice to him, leavin him alive.
Candy bu hayvanı yaşatmakla iyilik mi ediyor sanki?
He's as near dead as a human being can be and still be alive.
Neredeyse ölü olsa bile gene de canlı olabilir.
- But I'm being eaten alive!
- Ama beni canlı canlı yiyorlar!
What's that you said about being eaten alive?
Yenmek mi?
So after 129 hours of being buried alive... at last, freedom seems in sight.
Nihayet toprak altındaki 129 saatlik esaretten sonra özgürlük görünmeye başladı.
I've no intention of being taken alive.
Canlı yakalanmak gibi bir niyetim yok.
Besides, you know what I think of widows being walled up alive. Egyptian fashion.
Ayrıca dulların duvarların arasına kapatılması konusunda ne düşündüğümü biliyorsun.
Living with Comanches ain't being'alive.
Onunkine yaşamak denmez.
So I have to come to the one human being who can keep me and mine alive.
Bu nedenle insan olan birine geldim sağ kalmamı sağlayabilecek birine.
I know that's not very comforting... the Red prison camps being what they are... but there is the chance that he's alive.
Esir kamplarının durumunu göz önüne alırsak, bu hiç iyi bir haber değil, ama hayatta olma ihtimali var.
I'm being boiled alive!
Haşlıyorsun beni!
For years, I've lived in dread... of being buried alive.
Yıllarca canlı canlı gömülmenin... korkusu içinde yaşadım.
Especially after being lucky enough to make it home alive.
Özellikle de eve canlı dönecek kadar şanslıyken.
It's like being buried alive.
Diri diri gömülmeye benziyor.
The monks had to leave for fear of being buried alive
Keşişler diri diri toprağa gömülme korkusundan kurtulmak zorundaydılar.
! My men are being burnt alive!
Adamlarım canlı canlı yandı!
The Moral : being dead and being alive are the same thing.
Kıssadan hisse : Canlı ya da ölü fark etmez.
I'd say half an inch of being pared alive 295 times.
1,5 santimlik bir yeri hayatınızla 295 kere karşılaştı.
Wilson is still alive and being held prisoner.
Wilson hala hayatta ve mahkum olarak tutuluyor.
[Mick] Being flayed alive.
Canlı canlı derinin yüzülmesi.
My dad is being held hostage. God knows if he's alive!
Babam'ı rehin aldılar, hayatta olmasından endişe duyuyoruz!
Our seniors are being captured, we don't even know whether they're alive or dead!
Hocalarımız ellerinde rehin bize ancak siz yardım edebilirsiniz. 'Usta Fang'
But those fortunate enough to remain alive will have the privilege of being used by our Minister ofScience, the good Dr. Zaius.
Ama bunların hayatta kalacak kadar şanslı olanları Bilim Bakanı'mız saygıdeğer Dr. Zaius'ın, deneylerinde kullanılacaklardır.
The tarantula is unable to do anything to defend itself... despite being aware of being disemboweled and, little by little, eaten alive.
Tarantula kendini savunabilecek durumda değil karnının deşildiğinin ve azar azar yendiğinin farkında olmasına rağmen.
They're giving odds on how long you'll stay alive being my partner.
Benim ortağım olarak ne kadar hayatta kalabileceğini oyluyorlar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]