Being with you translate Turkish
5,206 parallel translation
If you want me to stop being like this, then you try stop being with your new wife!
Eğer beni böyle durdurmak istersen, o zaman yeni eşini de durdurmayı dene.
But then, when we're apart, all I do is think about being with you and it's driving me freakin'nuts!
Ancak ayrı olduğumuzda yalnızca seninle birlikte olmayı düşünüyorum ve bu da beni deli ediyor!
I should've been focused on what I was getting back, and being with you has changed me, Sam.
Geri kazandığım şeylere odaklanmalıydım. Ve seninle birlikte olmak beni değiştirdi, Sam.
Matt's on the run somewhere, the girls are busy with their own families, and I went from being the busiest woman in the world, raising you guys, cooking, cleaning, couponing, PTA-ing, to having absolutely nothing but time on my hands.
Sizleri büyütürken, yemek, temizlik, kupon kesmek, veli toplantılarıyla dünyanın en meşgul kadınıyken artık elimde hiç bir şey kalmadı.
I'm kind of excited about my marriage, and you're kind of being a downer with this whole, "Your fiance" s gonna die, " thing.
Evlenecek olduğum için mutluyum biraz. Nişanlın ölecek falan diyerek neşemi kaçırıyorsun.
You go sleep with your nephew's behavioral aid... - Yeah. - And then you talk to me about being a black sheep.
Yeğeninin yardımcısıyla yat da ondan sonra yüz karası olmayı konuş benimle.
It's also confusing, and it's just so hard with you still being in my life.
Kafamı karıştırıyor. Hâlâ hayatımda olman işleri daha da zorlaştırıyor.
Well, I'm glad you're being honest with yourself.
Kendine dürüst olduğun için memnunum.
But didn't you tell us the whole reason you dragged us here was because you were afraid of being alone with him?
Bizi buraya sürüklemenin tek sebebi onunla yalnız kalmaya korkman değil miydi?
Hiccup, being chief doesn't mean Everyone's going to agree with you.
Hiccup, şef olmak herkesin seninle aynı fikirde olacağı anlamına gelmiyor.
Oh, oh, okay, listen, um, I know this may seem like a foreign concept to you, but the idea of my mother being in harm's way- - it does not sit well with me.
Tamam, dinle bu kavrama yabancı olabilirsin ama annemin tehlike içinde olması bana normal gelmiyor.
When you will grow up with corrupt people.. .. you will end up being corrupt.
Bozuk insanların arasında büyüyecek siz de bozuk olacaksınız.
Su--I mean, the implication being with dinner that you...
Evet, yani yemekten kastım... Yani...
Anybody who doesn't agree with you... Ends up being arrested by daddy.
Seninle aynı fikirde olmayan herhangi biri kendini babacık tarafından tutuklanmış bulur.
So you're perfectly content with being accomplices to murder?
Yani cinayetlerin suç ortağı olmaktan son derece memnunsunuz.
I'M SUDDENLY A LITTLE UNCOMFORTABLE BEING UNDRESSED WITH YOU GUYS.
Ben aniden sizinle çıplak olmamdan rahatsız oldum.
Now that I'm with you, right now, and you're having moments of fun with me, I'm actually standing right here, outside of myself, protecting myself and finding myself being really angry.
Şimdi yanında olduğum için ve sen benimle eğlenceli anlar geçirdiğin için kendime dışarıdan bakıyorum, ve kendimi korumacı ve çok öfkeli görüyorum.
Uh... being here with you on this date just became number one for me right now.
Bu randevuda seninle birlikte olmak birden benim için ilk sıraya yükseldi.
Being a gay woman, you'd think I'd be done with them.
Eşcinsel bir kadın olarak güya onlarla işimin kalmadığını düşünürsün.
I know I made some mistakes in the past, some pretty big ones... and I let them get in the way and... stop me from just being honest with you.
Biliyorum geçmişte bazı hatalar yaptım oldukça büyük bazı hatalar öyle ki bunlar beni sana karşı dürüst olmaktan alıkoydu.
Keith, you understand that the kidney you're getting today is being donated from a person infected with HIV?
Keith, bugün alacağın böbreği HIV pozitif bir kişinin bağışladığını biliyor musun?
Yes, that is what I'm saying, that you are an asshole, but what I'm really saying is that we need to start being honest with each other.
Evet aynen onu söylüyorum. Ama gerçekten söylemek istediğim, birbirimize karşı dürüst olmaya başlamamız gerektiği
No, it's, you know, it's hard being with the same person forever, you know, and ever. And ever.
Sonsuza kadar aynı insan olmak zor bilirsin, sürekli ve daima.
They're telling me that you have difficulty being close with her.
Onunla yakınlaşmakta zorlandığını söylüyorlar.
The good news is, with Sam in jail, you don't have to worry about being around either one of them for a while.
İyi haber ise Sam hapiste olduğu sürece etraflarında olmana gerek kalmayacak.
Okay, well, the truth is, you're the last person on the planet I ever pictured myself being with.
İşi aslı sen bu gezegende kendimi birlikte olurken hayal ettiğim son kişisin.
You think about being with me?
Benimle birlikte olmayı mı düşünüyorsun?
Don't you like being with me?
Benimle olmaktan hoşlanmıyor musun?
The being that I dealt with looked just like I described to you and your sketch artist.
Karşılaştığım varlık, tam size ve ressamınıza tarif ettiğim gibiydi.
She hasn't slept with a single human being since you guys split up.
Ayrıldığınızdan beri bir kişiyle bile yatmadı.
You can either get on board with being the sheriff, or after you leave, Sabrina and I can go into your bedroom and do sexual acts that your bobbleheads cannot unsee, so...
Ya şerif olmayı kabul edersin ya da sen gittikten sonra Sabrina'yla odana geçip sallanan kafa oyuncağının görmezden gelemeyeceği cinsel oyunlar çeviririz.
You on board with being the sheriff or not?
Şerif misin, değil misin?
You know what the problem is with being legit?
Yasal olmanın sorunu ne biliyor musun?
They said with your record of wins versus losses lately, you're close to being voted out of the firm.
Son zamanlarda kaybettiklerine rağmen kazandıklarının çok olduğunu söylüyorlar. Firma aleyhine oy kullanmaya yakın olacaksın.
You have a problem with her because of her father, but no problem with his mom being a stripper?
Caroline ile babasından dolayı bir sorununuz var ama Deke ile annesinin bir striptizci olması hakkında bir sorununuz yok mu? Ne?
I just think that in the moment, when you're with that person, you just feel like you want to remember being with them for forever, and then, everything will just fall into place.
Bence o kişiyle beraberken öyle bir an gelir ki onunla sonsuza kadar beraber olmak istediğini ve bunu hatırlamak istediğini hissedersin ve sonra her şey kendiliğinden oluverir.
Yeah, you just can't take being shown up by someone with a bit of get up and go.
Evet, sen bu işlerden anlayan biri olunca çekip gidemiyorsunda.
For the time being, I think he'll be happier with you.
Şimdilik senin yanında daha mutlu olacaktır.
Look, Walden, you're in love with being in love.
Bak, Walden, sen aşık olmaya aşıksın.
It's not an excuse but I've been so distracted with you not being well.
Mazeret değil ama senin rahatsızlığın da beni şaşkına çevirdi.
Just let me do this one last thing as a human being and I'll come with you.
İnsan olarak son kez bir şey yapmama izin ver sonra seninle geleceğim. Lütfen.
Look, I know that you love what you do, but every day, you go into work with the possibility of being caught, and it is eating away at you.
Bak, yaptığın işi sevdiğini biliyorum ama her gün işe, yakalanabilme olasılığıyla gidiyorsun ve bu seni içten içe yiyor.
And when you love a woman, can you stand the thought of her being with another man?
- Ve bir kadını sevdiğinde onun başka bir adamla olması düşüncesine katlanabilir misin?
I am hoping with every fiber of my being you say yes.
Bütün hücrelerimle evet demene hazırım.
You spend six hours a day with her, and I have yet to receive one text being, like,
Günün altı saatini onunla geçiriyorsun. Ve ben sadece şöyle bir mesaj alıyorum :
I can imagine being so in love with a woman like you that I'd do anything for her.
Senin gibi bir kadına aşık olup onun için her şeyi yapmayı anlayabiliyorum.
Scottie, I'm gonna do better about being open with you.
Scottie artık sana karşı daha açık olacağım.
He missed a meeting with a longtime client, so either you screwed up, which you never do, or there's an emergency I'm not being told about.
Uzun süreli bir müvekkilinin toplantısını kaçırmışsa ya sen batırdın demektir ki bunu asla yapmazsın ya da bana söylenmeyen çok acil bir durum var.
I don't like being here with you, I'd rather be with my friends.
Burada seninle olmaktan hoşlanmıyorum, arkadaşlarımla olmayı tercih ederim.
I don't like being here with you.
Burada seninle olmak hoşuma gitmiyor.
Well, the thing is, that's a week away, and also, you know, with you being so busy looking for a new place, or at least, you know, you'll be really busy, busy...
Doğrusu, bir hafta geçti ve sen ev de aradığın için meşgul oluyorsun. En azından, bayağı meşgul olacaksın.
with you 1138
with you by my side 17
with your family 23
with your permission 239
with your wife 28
with your 48
with your help 124
with your dad 25
with your mother 23
with your father 34
with you by my side 17
with your family 23
with your permission 239
with your wife 28
with your 48
with your help 124
with your dad 25
with your mother 23
with your father 34
with your life 24
with your hands 23
you know 156049
you know what 23733
you see 13602
you will be 199
you got this 563
young 1055
you got it 4932
youtube 39
with your hands 23
you know 156049
you know what 23733
you see 13602
you will be 199
you got this 563
young 1055
you got it 4932
youtube 39
you can do it 1412
you suck 398
your 1839
you bitch 789
you okay 9168
you're cute 195
your phone 169
your honor 7894
yourself 387
your own 34
you suck 398
your 1839
you bitch 789
you okay 9168
you're cute 195
your phone 169
your honor 7894
yourself 387
your own 34
yours 1007
your hat 64
you know that 5741
you tell 24
youn 21
younger 104
you're welcome 5601
you are 6060
you got a pen 63
your full name 16
your hat 64
you know that 5741
you tell 24
youn 21
younger 104
you're welcome 5601
you are 6060
you got a pen 63
your full name 16