English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Beings

Beings translate Turkish

3,923 parallel translation
And in Mexico in the 21st century, cinema was brilliantly honest about human beings too.
Meksika sineması da insanlar hakkında dürüsttür.
This district is full of strange beings who have lived among us for hundreds of years.
Bu bölge, asırlardır aramızda yaşamış olan tuhaf yaratıklarla dolu.
This district is full of strange beings who have lived among us for hundreds of years.
Bu bölge, asırlardır aramızda yaşayan tuhaf yaratıklarla dolu.
Dogs are better than human beings
Köpekler insanlardan daha iyidir.
He looked at me kind of sideways and said, "Human beings are the only creatures on Earth " that claim a God.
Bana adeta yan gözle baktı ve "İnsanoğlu yeryüzünde, bir Tanrı isteyen tek yaratıktır." dedi.
Stories of evil beings, monsters the likes of which they had never seen before.
Daha önce görmedikleri kötü yaratıkların, canavarların hikâyeleriyle.
We may have lost to Goryeo and we may be suffering because of the drought. But we are still human beings.
Goryeo'ya karşı kaybetmiş ve kuraklık yüzünden ıstırap çekiyor olsak da biz hâlâ insanız.
I think he's saying that human beings don't mean any more to the gods than flies do to little boys who like to torture them for fun.
Sanırım, tanrılar için insanoğlunun, sineklere sırf keyfine işkence eden küçük çocuklardan daha fazla bir anlam ifade etmediğini söylüyor.
I think he's saying the gods don't give a shit about human beings and that they just like to kill and torture us for fun.
Sanırım, tanrıların insanoğlunu pek de umursamadığını bizleri sırf keyif için öldürdüklerini ve işkence ettiklerini söylüyor.
A place inhabited by little blue beings three apples high.
Orada üç elma boyunda küçük mavi canlılar yaşarmış.
And advanced beings could have crossed it!
Ve gelişmiş varlıklar bunu geçmiş olabilir!
We were not fully formed beings yet.
Tam olarak olgunlasmamistik.
But history is made by human beings, and action and passion.
Ama tarihi insanoğlu yazar. Eylem ve tutku ekonominin kaderinden daha önemsiz olamaz.
They shared no contact with one another, and yet... The same pictogram showing men worshipping giant beings, pointing to the stars was discovered at every last one of them.
Birbirleri ile hiçbir bağlantıları olmamış ama yine de istinasız hepsinde insanların dev yaratıklara taptığı ve yıldızları işaret ettiği resimler var.
But let's say I'm wrong, and you do find these beings down there you won't engage them you won't talk to them.
Ama farz edelim ki ben yanılıyorum ve o varlıkları buldunuz. Onlarla bağlantı kurmayacaksınız. Onlarla konuşmayacaksınız.
We are weird xenophobic beings.
Insanoğlu çok garip.
Human beings no longer kill each other.
İnsanlar birbirini öldürmeyi bıraktı.
Beings without warm blood in his veins...
Bence bu gerçek ama
Would you call them dignified human beings, hmm?
Şunları onurlu insanlar olarak adlandırabilir misin?
making human beings superfluous as human beings.
İnsanı, insan olmaktan soğutmak.
And we think... because we are thinking beings.
Ve düşünürüz çünkü düşünebiliyoruz.
By human beings who refuse to be persons.
Birey olmayı reddeden insanlar.
Basically, human beings have to recognize themselves... – as beings of pure will, right?
Temelde insan, saf istençten meydana geldiğini kabul etmelidir.
And as human beings... we're considered the apex predator... but only because smaller animals can't feed on us... because of weapons and stuff, right?
Biz insanlar... uç yırtıcı olarak tanımlanıyoruz. Tek nedeni, silahlar falan yüzünden daha küçük hayvanların... insanla beslenmemeleri.
I don't believe in extraterrestrial beings coming down from the sky to guide the human race to an age of re-awakening.
Gökyüzünden aşağıya inen ve insanoğlunun uyanış çağına rehberlik edecek olan dünya dışı varlıklara inanmıyorum.
It is vital, as we are social beings, who depend on one another.
Bu, birbirine bağımlı, sosyal varlıklar olarak bizler için hayati önem taşır.
We're human beings just like her.
O da bizim gibi bir insan.
Shelly, in our experience, spiritual beings that can manipulate objects in the physical world are rare.
Shelly, tecrübelerimize göre fiziksel dünyada nesneleri hareket ettirebilen ruhani varlıklar nadiren görülüyor.
S... will eliminate all human beings.
S tüm insanoğlunu ortadan kaldıracak.
S -... S will eliminate all human beings.
S tüm insanoğlunu ortadan kaldıracak.
Due to dreadful feelings, energy's... Sadako will eliminate all human beings.
Verdiği korku ve enerjiyle tüm insanoğlunu ortadan kaldıracak.
The thing that floors me most is that human beings wrote that music.
Beni en çok şaşırtan şey, bu müziği bir insanoğlunun yapmış olması.
They will have to kill others human beings.
İnsan öldürmek zorunda kalacaksınız.
I'm relieved that some beings are inferior to me
Benden aşağı canlıların olması beni rahatlatıyor.
Just human beings talking.
Yalnızca insanlar konuşuyor işte.
Human beings feel compulsively obligated to repay favors, gifts, or concessions.
İnsanoğlu içgüdüsel olarak iyiliklere, hediyelere ve tavizlere karşılık vermekle yükümlüdür.
You'll find a lot of good human beings in this courthouse, and a lot of very talented lawyers.
Bu mahkeme binasında bir çok iyi insan bulabilirsiniz, ve bir çok yetenekli avukatta.
As human beings, fighting's in our DNA.
UFC Başkanı : İnsanoğlunun DNA'sında kavga vardır, onu anlayıp, sevmeliyiz.
I just don't know how y-y-you deal with them growing up, these kids, and becoming sexual beings, y'know?
O çocukları büyütüp onları nasıl cinsel yaratıklar yaptığını bilmiyorum.
They're sexual beings from the moment they're born, Hank.
Onlar doğduklarından beri cinsel yaratıklar, Hank.
Human beings are ambitious.
İnsanoğlu hırslıdır.
The Afreet are malevolent, powerful beings.
İfrit art niyetli, güçlü bir yaratıktır.
That, and, uh... This ring protects me from death at the hands of supernatural beings.
O vardı bir de bu yüzük beni doğaüstü varlıların elinden olan ölümlerden koruyor.
I'm just not interested in slaughtering innocent human beings anymore.
Sadece artık masum insanları katletmekten yana değilim.
I put it to you that, as sentient beings, each choice we make is precious.
Senin anlayacağın, duyarlı bireyler olarak verdiğimiz her karar değerlidir.
But there are other things... other living beings.
Ama başka şeyler de var, yaşayan başka varlıklar var..
If things are important to human beings, we figure out ways to preserve them, always been true.
Eğer bir şeyler insan için önemliyse onları tekrar ortaya çıkarmak için yollar buluruz, bu hep böyleydi.
These young men were engaged in their own valuation, just like Underwood Samson, moving human beings in and out of binary columns :
Bu genç adamlar kendi değerleme meşgul edildi, sadece Underwood Samson gibi, Ikili sütun içinde ve dışında insan hareket :
We'll teach the core of our own beings to glow with its light.
Biz, ışıkla parlamaya kendi varlıkların temel öğretecektir.
The liberty to live as human beings should live.
İnsanların yaşaması gerektiği gibi yaşama hürriyeti.
There are human beings here.
Burada insanlar var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]