English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Blockade

Blockade translate Turkish

461 parallel translation
- They'll blockade the roads.
- Evet. - Yolları kapatacaklardır.
We have with us tonight, that most daring of all blockade runners... whose fleet schooners, slipping past the Yankee guns... have brought us here the very woolens and laces we wear tonight.
Bu akşam aramızda en cesur kuşatma yarıcısı bulunuyor Yanki topları arasından sıyrılıp geçerek gelen ve bizlere bu akşam giymekte olduğumuz yün ve dantel kumaşları getiren kişi.
- But you are a blockade runner?
Ama siz bir kuşatma yarıcısısınız.
It's like blockade running, isn't it?
Kuşatma yarmak gibi, ne dersiniz?
They could blockade Bismarck, blow up the railroad bridges.
Bismarck'ı ablukaya alırlar, köprüleri uçururlar.
They also want the interisland steamers to try the blockade.
Adalar arası vapurların Japonları ablukaya almalarını istiyorlar.
They'll have a highway blockade in all directions.
Her otoyola barikat kurmuşlardır.
- No, my orders are to blockade Panama.
- hayır, bana verilen emir panama üzerinden geriye dönmektir.
There are 10,000 troops in Panama whom you could blockade while I destroyed El Salvador, Honduras and Costa Rica.
Panamada 10 bin asker var ablukaya alabiliriz. Ben, El Salvador'u yok ederken, ayrıca Honduras ve Costa Ricayı.
You will proceed south to blockade Panama.
sende panamayı güneyden çevireceksin.
The Duke of Wellington has a chance to defeat him and bring victory to England, if we can maintain our naval blockade.
Duke of Wellingtonun kazanmak için bir şansı var... ve biz onları denizden çevirip, önlerini kapatırsak zaferi ingiltereye kazandırırız.
The French have broken Macartney's blockade at Brest.
fransızlar Macartneyin blokajını kırmışlar.
I sweat blood getting through the toughest blockade ever put on a city and you hold out because I'm late with one small load.
Şehirdeki en zorlu ablukayı geçmek için o kadar kan ter akıttım siz de küçük bir yük geciktiği için beni bekletiyorsunuz.
About the way we broke through their blockade.
Ablukalarını yardığımız yol.
I ran the blockade.
Ablukayı yardım.
He's run more ships through the blockade than anyone.
Ablukadan onun kadar gemi geçiren kimse yoktur.
The blockade by land is now complete.
Karasal kısıtlama tamamlanmış bulunuyor.
We head for Rochefort and the blockade squadron.
Rochefort'a ve abluka bölüğüne gidiyoruz.
I can't risk a blockade.
Abluka riskini alamam.
But I was told I would have command of our next blockade runner.
Ama bir sonraki abluka yarma görevine komuta edeceğim söylendi.
German blockade runners... have orders to scuttle at the approach of an enemy.
Alman abluka kaçaklarının düşmanın yaklaşması halinde gemiyi batırma emri vardır.
You know the chantey of blockade runners out ofTokyo, Bo'sun?
Tokyo abluka kaçaklarının gemici şarkısını bilir misin tayfa başı?
This afternoon, gentlemen, he made contact with one Captain Ferguson, a well-known blockade runner.
Beyler, öğleden sonra Kaptan Ferguson adlı abluka yarmakta usta bir gemiciyle temas etti.
We'll blockade the road.
Yolları kapayacağız.
To get her through the blockade, we'll have to armor the rail... set up troop guns here, another one up forward.
Ablukayı yarmak için raylardan zırh yapacağız, Krupp silahını buraya, diğerinide az yukarı kurun.
This is the main point of blockade... so we'll be attacked from both shores.
Burası kuşatmanın ana noktası. Her iki kıyıyada saldıracağız.
General Gordon had placed all of Khartoum's Europeans... aboard the steamer... with instructions to run the blockade.
General Gordon tüm Hartum'lu avrupalıları kuşatmayı yarma talimatlarıyla o gemiye bindirmişti.
The sea blockade cuts off all ways to get new supplies.
Deniz ablukası, yeni malzeme alabileceğimiz tüm yolları kapadı.
We gotta get through the blockade.
Barikatı geçmemiz gerekiyor.
The blockade cannot be more than a few days off.
Birkaç gün içinde karantina ilan edilir.
Britain was under blockade.
Britanya kuşatma altındaydı.
The people were felt inspired in the new "literature of the blockade".
İnsanlar abluka dolayısıyla yeni edebiyattan ilham aldılar.
Except of the wall, the Russians fought to loosen the German blockade e to speed up the slow columns that they passed for the frozen lake.
Halkanın dışında Ruslar kuşatmayı gevşetmek için savaştılar ve buz tutmuş gölün üzerinden acınacak derecede yavaş giden konvoyları hızlandırdılar.
The blockade of 16 months finishes.
16 aylık abluka sona ermişti.
An efficient blockade moves away the Japan of the overseas armies, it hinders the use of aviation due to fuel e threatens the population with the hunger.
Etkili kuşatma, denizaşırı ordusuyla irtibatını koparmış yakıt noksanlığıyla uçaklarını yere mahkûm etmiş halkı açlıkla tehdit eder duruma gelmişti.
The Allied sea and air blockade of the coastline made large-scale evacuation impossible.
Müttefikler, sahil boyunu hem havadan hem denizden bloklamış büyük ölçekli bir tahliyeyi imkansız hale getirmişti.
The Los Angeles Police came out here and set up this blockade.
Los Angeles polisi gelip bu bariyeri kurdu.
We should be getting more than inspirational radio messages... through the Japanese blockade.
Japon kuşatmasını delen ilham verici radyo mesajlarından fazlasına ihtiyacımız var.
He thinks the blockade is a figment of my imagination, and that I'm somehow deliberately robbing him of glory.
Kuşatmamın benim uydurmam olduğunu ve bir şekilde kasten başarıyı ondan çalmaya çalıştığımı sanıyor.
If we can break through, it will demonstrate to Washington... that this blockade can be pierced... if you have the daring for it.
Eğer başarabilirsek, Washington'a cesaret edildiği takdirde bu kuşatmanın delinebileceğini göstermiş olacağız.
From Luzon, I can clamp a blockade... on all supplies from the south to Japan, thus forcing her to an early capitulation.
Luzon'dan kuşatmayı sıkıştırarak güneyden Japonya'ya giden malzemeleri kesip onları teslim olmaya zorlayabilirim.
Code 44 indicates no requirement for a blockade.
Kod 44, barikata gerek görmüyor.
This bucket of bolts is never gonna get us past that blockade.
Bu teneke yığını asla ablukayı aşamaz.
# Fare-thee-well to the Spanish blockade
Elveda sana İspanyol ablukası
# Let me risk the Spanish blockade
İzin verin, İspanyol ablukasında tehlikeye girmeme
- A blockade?
- Abluka mı var?
The communication blockade and publication ban... have had a dire effect and made it impossible to do our jobs honestly.
Haberleşme ablukası ve yayın yasağının korkunç bir etkisi vardı ve işimizi dürüstçe yapmamız imkânsızdı.
They died because of a French, British and American blockade that cut off all food and medical supplies and because counter-revolutionaries have sabotaged the factories and the railroads and the telephones, and because the people, the poor, ignorant, superstitious, illiterate people,
Fransızlar, İngilizler ve Amerikalılar abluka kurup gıdaları ve tıbbi malzemeleri geçirmediği için öldüler. Çünkü karşı devrimciler fabrikaları, tren yollarını ve telefonları sabote etti.
He begs Roosevelt to help him against the U-boat blockade by sharing the convoy Job and by replacing the hundreds of vessels being sunk.
Roosevelt'den, U-Bot blokunu aşmak için konvoy görevinde yardım etmesini ve batırılan gemilerin yerine yenilerinin verilmesini istedi.
They were planning to blockade the courtroom tomorrow
Yarın Devrim Mahkemesini kuşatmayı planlıyorlarmış.
My pack leader managed to evade the blockade.
Callendar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]