Blows air translate Turkish
48 parallel translation
( blows air ) They said I had an attitude problem.
Davranış sorunum olduğunu söylediler.
It's when a woman blows air out her vag, annie.
Kadınların vajinasından hava kaçırmasına denir.
( blows air ) meanwhile, I got stuck in an o.R. All day Watching teddy altman decompose right in front of my eyes.
Ben Teddy Altman'ın bir çuval inciri berbat edişini izlemek için tüm gün ameliyathanede tıkılıp kaldım.
( blows air ) Well, I never thought I'd hear myself say these words, But you just keep hitting yourself
Bu kelimeleri söyleyeceğimi hiç sanmazdım ama, sen o spatulayla kıçına vurmaya devam et.
But please, meredith, I am begging you, Sit down and wait. ( blows air )
Ama lütfen, Meredith, yalvarıyorum, yerde otur ve bekle.
( Blows air ) Good shot.
Güzel atış.
And it looks like it's got white paint on it. ( Blows air ) Check his left nostril.
Üzerinde de beyaz boya var sanki.
Oh. ( Blows air ) What did I just do? - What did you do?
Ben az önce ne yaptım?
Air-conditioning blows air out, and this is sucking air in.
Klima dışarı eser, ama bu havayı emiyor.
Well... ( Blows air )
Evet...
( Blows air )
Olur. Gel o zaman.
( blows air ) All right, Diane.
Diane, Tüm hakkı ( hava darbeler ).
( blows air ) Very nice.
Çok hoş ( hava darbeler ).
( blows air ) Give me your earrings.
Küpelerini versene.
( blows air ) ( Dallas ) And look, George, there's an actual fortune inside.
Bak, George içinde gerçekten fal var.
( Blows air ) Baller move!
Çok cesurca!
- ( blows air ) Come on.
- Haydi ( hava darbeler ).
[blows air] more than a few.
Bunlardan da fazla.
♪ We whistle as we go along ♪ [blows air]
Eşlik ederken ıslık çalarız
[Blows air] Lydia?
Lydia?
Into my heart, an air that kills... from yon far country blows.
Kalbimin içinde, çok uzak bir ülkeden gelen.. öldüren bir esinti var.
- When I was a kid, I used to watch the gulls - - [Ship Horn Blows] Flying through the air over the beach :
- Çocukken kumsalın üzerinden göğe doğru uçan, martıları seyrederdim.
Time and again, the bamboo rods whistled through the air landing their cruel blows on the helpless, swinging bodies
Bambu sopalar ; ıslık çalarmışçasına sesler çıkarıp acımasız darbelerle, çaresizce sallanan bedenlerle defalarca buluştu.
So if your air conditioner goes on the fritz, your washing machine blows up or your video recorder conks out before you call the repairman turn on the lights, check the closets and cupboards look under all the beds.
Havalandırma cihazınız çalışmaz, çamaşır makineniz patlar ya da videonuz bozulursa, tamirciyi çağırmadan önce ışığı yakıp, dolaplarınızı kontrol edin, yatakların altına bakın.
Oh. [Blows Out Air] Go to work, dedicated cop.
Of. İşe git, işkolik polis seni.
We do it wrong, being so majestical, to offer it the show of violence for it is as the air invulnerable and our vain blows malicious mockery.
Zor kullanmamız yanlış böyle görkemli bir görüntüye. Hava gibi bir şey zaten, yaralanmaz. Ne kadar vursak boşuna, güler bize.
The breeze blows the veil in the air
Meltem esiyor, örtüyü uçuruyor.
About 10 minutes into the concert she blows chunks all over my Air Jordans.
- Evet. On dakika sonra Air Jordan'larıma kustu.
The air becomes soaked as the wind blows.
Rüzgâr estikçe, hava ıslanıyordu.
The flags are printed with prayers to purify the air and pacify the gods, and the wind blows the prayers to heaven.
Bu bayrakların üzerine havayı temizlemek ve tanrıları sakinleştirmek için dualar yazılır ve rüzgâr bu duaları cennete taşır.
You sit on the chair, when the seat blows up, it throws you 20 feet in the air.
Sandalyeye oturuyorsun, sandalye patladığında, seni 60 metre havaya fırlatıyor.
But when they open the window, unfamiliar air blows in
Ama pencereyi actiginda, iceri yabanci bir rüzgar esiyor.
For it is, as is the air, invulnerable, and our vain blows malicious mockery.
Böyle görkemli bir görüntüye, hava gibi bir şey zaten, yaralanmaz, ne kadar vursak boşuna, güler bize.
Yeah, yeah, it's... it's good to be a jewish man now. Please don't come crying to me in 30 years'time When your prostate blows up like an air bag
Evet, evet, şimdi Yahudi bir adam olmak iyi hoş ama 30 yıl sonra prostatınız hava yastığı gibi patlarsa ve karınız Barnet'taki bir medyum için sizi terk ederse, lütfen ağlayarak bana gelmeyin.
( Air horn blows )
Axl güzel noktaya değindi Sue.
It blows superheated air.
Kızgın hava üflüyor.
Hey! [air horn blows]
Hey!
There is a vent that blows out hot air.
Sıcak hava üfleyen bir havalandırma boşluğu var.
Well, do you remember that scene where Luke pops that one-in-a-million shot, and it goes straight through the air duct and blows up the entire death star?
- Evet. Luke'un milyonda birlik atışı yaptığı ve ve bu atışın doğruca havalandırma sistemine gidip bütün ölüm yıldızını havaya uçurduğu sahneyi hatırlıyor musun?
Aw. [Air horn blows]
İşte korna!
( Blows air )
Gelebilir.
It's going to come up, and as it does, it snatches a gulp of air, blows a few bubbles...
İşte geliyor ve yaptığı gibi, havadan bir yudum kapıyor,
( Air horn blows ) 5 : 00 AM!
Saat 5!
I have wood trim all over the place, the air conditioner blows cold, and it's fast.
Konsolun her tarafı ahşap kaplama. Klima soğuk üflüyor ve hızlı bir araç.
Yeah, he blows a lot of hot air.
Evet, bir sürü sıcak hava üflüyor.
Ah, it's easy. We just tape the grenades to the bags, set off a timer so it blows in mid-air and let the barbecue begin.
Çok kolay ; bombaları paketler bağlayıp zamanlayıcı kuracağız ki havada patlasın.
This mixes the fuel with the air, and then, with no trickery at all, blows it up!
Bu yakıt ile havayı karıştırır, Ve sonra hiç hile yapmadan, Havaya uçuruyor!
airport 81
aircraft 22
airplane 45
airborne 17
air force one 36
airman 34
airports 36
air balloon 21
airplanes 25
air force 57
aircraft 22
airplane 45
airborne 17
air force one 36
airman 34
airports 36
air balloon 21
airplanes 25
air force 57
air one 17
air conditioning 25
air missile 19
air hissing 19
air missiles 16
blows 55
blows raspberry 32
blows whistle 37
air conditioning 25
air missile 19
air hissing 19
air missiles 16
blows 55
blows raspberry 32
blows whistle 37