English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / But what

But what translate Turkish

86,905 parallel translation
But what are the odds that we would both be drawn to the work of the contracts lawyers at the law firm of Machado Philipo?
Ama MachadoPhilipo Avukatlık Bürosu'ndaki sözleşme avukatlarıyla her ikimizin de çalışmış olma ihtimali acaba yüzde kaçtır?
But what were you thinking?
Ama aklından ne geçti?
- But what's going on, though?
- Neler oluyor?
But what about Rachel?
Rachel'a ne dersin?
But what most idiots don't know is, those companies are all owned by Magicians.
Ama çoğu salak bilmiyorsa, o şirketlerin hepsi sihirbazlara ait.
But what do I know of it?
Ben ne anlarım ki?
Yeah, but what about the whole cockroach out-of-mouth incident.
Evet, ağzından çıkan hamamböceği olayı ne olacak?
But what happened today, Sally Rayburn hurt us.
Ama Sally Rayburn bugün bize büyük zarar verdi.
But what if we wake up tomorrow morning and that other Blaine is back?
Ama yarın sabah uyandığımızda diğer Blaine gelirse ne olacak?
I'm sorry... but what he was fighting, what took him from us, it hasn't been stopped.
Üzgünüm. Savaştığı şey, onu bizden alan şey son bulmuş değil.
But what happens if I gain 50 pounds, my hairline starts receding? - Ooh.
Ya 20 kilo alırsam ve saçlarım dökülmeye başlarsa?
But here's what I do know.
Ama ne yapacağımı söyleyeyim.
Folks tell all kinds of tales about the devious things that are going on on that farm, but who knows what is just urban legend.
O çiftlikte dönen tekinsiz işler hakkında türlü hikâye anlatılır. şehir efsanesi midir, kim bilebilir?
But man cannot tame what God wishes to be wild.
Tanrı'nın bahşettiği vahşi ortama insanoğlu nizam getiremez.
I don't know what the fuck it is that you are doing here, but it sure as hell ain't legal.
Ne bok yediğini bilmiyorum ama yasal olmadığı kesin.
But I think you should consider what it is you do best.
Ama kanaatimce en iyi yaptığın işi düşünmelisin.
Hey, she's your mom, but from what I've seen, the ones closest to the person often miss it.
Sonuçta senin annen ama kişinin en yakınları genellikle gözden kaçırırlar.
But it totally just... just offsets the time when he made that speech at our wedding just to make sure that the maid of honor knew what room he was in.
Ama düğünümüzdeki konuşmasında zamanı öyle ayarlamıştı ki Bruce'un hangi odada kaldığını baş nedimem eksiksiz öğrenmişti.
I don't know what the hell he is. But it's... it's honestly a thank you.
Bilemiyorum ama teşekkür etmek istedi.
But... but what?
Aması ne?
But then, on the other hand, what if we, you know, go down the road five years, we look at each other and say,
Öte yandan, ya beş yıl sonra birbirimize dönüp
But you gotta do what I say, okay?
Ama ne diyorsam yapacaksınız, tamam mı?
It might not feel like it now... but there's gonna come a day when you're staring at a picture... of your dad wearing some... fucking stupid motorcycle T-shirt... and you're gonna wish to fucking God... that someone said to you, "You know what? Keep that jacket."
Şimdi öyle hissetmiyor olabilirsin ama gün gelecek, bir fotoğrafa bakacaksın fotoğrafta babanın üstünde boktan bir motorcu tişörtü olacak ve o zaman birinin sana şöyle demiş olmasını dileyeceksin, " Aslında var ya, o ceketi atma.
Listen, I didn't wanna call you, but I didn't know what else to do, so...
Seni aramak istemezdim, ama başka ne yapacağımı bilemedim, o yüzden...
Yeah, I'll be godfather, but...? What...?
Tamam, vaftiz babası olurum, ama...
- What? - You didn't hear it from me, but you knocked it out of the park.
- Bunu benden duymadın ama bunu başardın.
But that's not what I really wanna talk about this morning.
Ama bu sabah konuşmak istediğim şey aslında bu değil.
But isn't that what you owe in rent for the last six months?
Ama bu son altı aylık kira borcundan dolayı değil mi?
I don't know what in hell is going on here, but I've got a pretty good guess.
Burada neler dönüyor bilmiyorum ama sağlam bir tahminim var.
I know what to do, but my leg...
Ne yapacağımı biliyorum, ama bacağım...
I know what they are, Jackson, but I'm not seeing that here.
Jackson, onlar ne biliyorum ama onu burada görmüyorum.
I know how you feel about them, and I know what they did to you, but your life... your life was saved for a reason, and this isn't it.
Neler hissettiğini, ve sana neler yaptıklarını biliyorum, ama hayattasın... yaşadın Bunu yapmamalısın.
I should have, but I... I really couldn't find what I was looking for around here, so I'm sorry.
Getirmeliydim ama buralarda aradığım gibi bir şey bulamadım, kusura bakmayın.
We kept going back and forth and I tried to stick with what we had talked about, but then I started second-guessing myself.
Bir süre aramızda inatlaştık. Önceden konuştuğumuz şekilde olması için uğraştım ama sonradan kendi kendime düşününce... Bilmiyorum.
I don't know what happened, but everything's gonna be all right.
Ne oldu bilmiyorum, ama her şey yoluna girecek.
I thought I knew what I wanted, but when I'm with him,
Ne istediğimi bildiğimi sanıyordum ama onunla birlikteyken...
But just like it took a Sandra Bland, a Trayvon Martin, and a Philando Castile to wake some folks up, this party is what it took to wake this campus up.
Ama birilerinin gözünü açması nasıl Sandra Bland'in Trayvon Martin'in ve Philando Castile'ın hayatına mal olduysa bu kampüsün gözlerini açması için de bu parti gerekliydi.
But this ain't so bad. What if I tortured animals as a kid?
Ya çocukken bir hayvana işkence ettiysem?
I can't undo what already's been done. But I can honor that faith.
Olmuş bitmiş şeyleri geri alamam ama annenin inancını onurlandırabilirim.
But I'd be more concerned with what's happening now.
Ama sizin yerinizde olsam şu an olanlar için daha çok endişelenirdim.
But now, I can't save you people from what I know is coming.
Ama şu an sizleri gerçekleşmek üzere olduğunu bildiğim şeyden kurtaramam.
But I for one plan on fighting to the death, because that's exactly what it's going to take.
Ama ben bununla ölümüne mücadele edeceğim çünkü tam olarak bunu gerektirecek bir şey bu.
Byron, I can't imagine what you just went through, but you'll come back from this.
Byron, neler yaşadığını tahayyül edemem ama kurtuldun sonuçta.
I'm sorry, but I didn't hear what you said.
Üzgünüm, ama ne dediğinizi duymadım.
Give them what they want, but do it quietly.
İstediklerini ver ama duyulmasın.
But it just seems no matter what I do, I just can't get anything right.
Ama ne yaparsam yapayım, hiçbir şey doğru olmuyor.
I thought it was code for something, but we came up, and that's what we did.
Bunun bir şifre olduğunu sanmıştım ama öyle yaptık.
But all the time leading up to this moment... is exactly what I needed to put all my nonsense behind me.
Ama bu ana gelene dek geçen zaman bütün saçmalıklarımı geçmişte bırakabilmem için gerekliydi.
Yeah, do what you want with him, but not until I get Reynard.
Evet, onunla ne istersen yap Ama Reynard'a gelene kadar değil.
Say what you want, but we brought back weapons and a plan.
Ne istediğini söyle, ama biz Silahları ve bir planı geri getirdi.
I know that, but you know what I mean.
Bunu biliyorum, ama ne demek istediğimi anlıyorsun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]