English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Children laugh

Children laugh translate Turkish

48 parallel translation
" You are where German hearts beat more ardently, where German hands work harder, where German children laugh with happiness.
" Almanların kalbi yeniden hızla çarparken, Almanların kolları yeniden gayretle çalışırken, Ve Alman çocuklar yeniden sevinçle gülerken,
He was making other children laugh... but his own he made cry.
Çocukları güldürürken kendi ağlıyordu.
Oh they are making the children laugh!
Oh, çocukları güldürüyorlar!
( children laugh ) I hate cursive and I hate all of you!
El yazısından ve sizden nefret ediyorum!
"And children laugh like death."
Çocuklar gülüyor, Azrail gibi. "
[Children Laugh] It's knowing where you are in space... at every moment.
Her an uzayda olduğunuzu.. bilmek.
[Children Laugh] All right.
Tamam
The children laugh and make comments, trying to understand who these strangers are - - "
Çocuklar gülüşüp konuşuyorlar bu yabancıların kimler olduğunu anlamaya çalışıyorlar.
( Children laugh ) I had this made for my granddaughter.
Bunu torunum için yaptırdım.
Clowns make children laugh.
Palyaçolar çocukları güldürür.
( children laugh ) okay, slow down.
Peki. - Tamam, yavaş olun.
Does a clown really get in the business to make children laugh?
Bir palyaço, işe sırf çocukları güldürmek için mi girer?
CHILDREN LAUGH We smile using the same facial muscles.
Aynı kasları kullanarak gülüyoruz.
Too old to make children laugh?
- Çocukları güldürmek için çok mu yaşlıyım?
I mean, sure, it made the children laugh and play.
Hatta bir gün ben okula kadar takip bile etti Hatta bir gün ben okula kadar takip bile etti Bu kurallara aykırı.
I used to make the children laugh.
Çoçukları eğlendiriyordum.
Our children laugh all day
Çocuklarımız bütün gün gülecek
And they are free... free to grow up as children... free to run and to laugh without being forced into uniforms... without being forced to march up and down the streets... singing battle songs.
Ve özgürler... çocuk olarak büyümekte özgürler... Koşmakta ve gülmekte özgürler zorla üniforma giymeden... zorla uygun adım yürütülüp... savaş şarkıları söylemeden.
Don't laugh, children.
Gülmeyin çocuklar.
When you have a heart that loves children... that thinks only of others... that's capable of doing so much good... then you have a heart... that can laugh at the years.
Ama, diğerlerini düşünen ve iyilik yapan bir yüreğiniz olduğunda, dostlarım bu kalp, geçen yıllara gülmektedir.
She is not allowed to laugh and eat like the other children?
Diğer çocuklar gibi gülmeye, yemek yemeye hakkı yok mu?
We're gonna sing together, laugh together, rejoice together like carefree children of a happy God.
Mutlu bir tanrının tasasız evlatları gibi birlikte şarkı söyleyeceğiz, birlikte gülüp, birlikte sevineceğiz.
Suddenly we began to laugh and run toward the old swing... that we hadn't seen since we were children.
Birden gülmeye başladık ve çocukluğumuzdan beri görmediğimiz o eski salıncağa doğru koştuk.
No children, don't laugh.
Hayır çocuklar, gülmek yok.
Not like Nigel... who wears a stifling suit for six hours every night... running around trying to frighten children who laugh at beheadings... and the newest fashions in mutilations every week at the local cinema.
Nigel gibi... her gece 6 saat boyunca insanı boğan bir kostüm giyip te... baş kesme sahnesine, ve sinemadaki en yeni moda korku filmlerine... gülen çocukları korkutmaya çalışan birinden daha işe yarar olduğu kesin.
The children did not laugh with you, they laughed at you.
Çocuklar söylediklerine gülmüyordu, onlar sana gülüyordu.
And we laugh like soft, mad children
# Ve çıldırmış, uslu çocuklar gibi güldük. #
The children are right to laugh at you, Ralph.
Arkadaşların sana gülmekte haklılar, Ralph.
"Then the children would run and laugh as they collected all the fish Reihi had left for them."
"Reihi'nin onlar için bırakmış olduğu bütün balıkları toplayınca çocuklar koşar eğlenirdi."
And your children are going to laugh when you die.
Ve senin çocukların da, sen öldüğünde kahkaha atacaklar.
Let's all point at Stan and laugh, children.
Hadi Stan'e biraz gülelim, çocuklar.
I thought how often, like two children... we would be able to laugh riotously. Spraying the urine of each one... against the other's body. Wetting ourselves as we had done just awhile ago.
İki çocuk gibi kahkahalarla gülebileceğimizi idrarımızı birbirimizin bedeni üzerine serptiğimizi çok geçmeden birbirimizi tekrar ıslattığımızı yorgun dillerimizle salyalarımızı birbirine karıştırdığımızı göz yaşlarımızla ıslanan yüzlerimizi yanak yanağa birleştirdiğimizi topraktan yaratıldığımızı hatırlayarak ve bizde olan her şeyin birbirimizden alacağımız suyla birlikte diğerimizde çimleneceğinizi ne çok düşünürdüm!
I'll be gross, and all the children will laugh.
İğrenç olacağım. Çocuklar bana gülecek.
No. Oooh! CHILDREN LAUGH
Söylemiştim sana.
They'd never have another Christmas, never hear their wife laugh again. Never hold their children.
Bir daha asla noeli göremeyeceklerini bir daha asla karısının gülüşünü duyamayacaklarını asla çocuklarına sarılamayacaklarını hatırlatırdım.
You're afraid the other children will laugh at me.
Diğer çocukların bana gülmesinden korkuyorsun değil mi?
So that the rich children wouldn't laugh at you...
Zengin çocuklar sana gülmesin diye...
CHILDREN LAUGH Hey, come back here.
- Hey, geri gel.
Sometimes we laugh so much, it's as if we were naughty children.
Bazen küçük yaramaz çocukken olduğumuz gibi çok güleriz.
CHILDREN LAUGH You two!
İkiniz!
"Somewhere the man laugh " And somewhere children shout " But there is no joy in Mudville
Birileri güler birileri birşey der falan
They pretend they don't hate their in-laws or their husband's stupid jokes or their wife's real laugh or that they don't actually love one of their children more than the others.
Herkes kayınpederinden, kaynanasından kocasının saçma sapan esprilerinden ya da karısının cırtlak kahkahasından nefret etmiyormuş çocuklarından birini diğer çocuklarından daha çok sevmiyormuş gibi yapar.
Their laugh enchants children to run away from their parents and go deep into the wilderness.
Kahkahaları, çocukları ailelerinden kaçmaları için büyüler ve onları vahşi doğanın derinliklerine çekermiş.
How could he father all of those children and then laugh in my face when I was carrying his?
Bu kadar çocuğun babası olup ve sonrasında karşıma geçip nasıl gülebildi?
His white face and red nose to make people laugh, to entertain children, if only they knew.
Beyaz yüzü ve kırmızı burnu insanları güldürür çocukları eğlendirir. Keşke bilselerdi.
CHILDREN TEASE AND LAUGH BOY : Come on!
- Hadi bu taraftan.
I slaughtered women and children, and murdered my friend, and I will send my father to hell, and laugh while I do it.
Kadınları ve çocukları katledip arkadaşlarımı öldürdüm. Babamı cehenneme gönderirken de kahkahalar atacağım.
- [Anne talking, indistinct ] - [ children laugh and shout, faint]... a pod of dolphins swimming right in front of us.
Tam önümüzde bir yunus sürüsü yüzüyordu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]