English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Crowd

Crowd translate Turkish

8,072 parallel translation
And that gets the crowd going.
Herkes ayakta.
[woman 2] A huge crowd has gathered near the building site, many of them family members looking for loved ones, and they say they can still hear people screaming from underneath the rubble, crying out for help.
Bina çevresinde büyük bir kalabalık toplandı, birçok aile, sevdiklerini aramakta, hala çığlık atan insanları duyabildiklerini söylüyorlar, molozların altında yardım için bağırıyorlar.
I watched that crowd.
O kalabalığı iyi izledim.
But those closest to him assured the rest of the crowd that this was all part of his grand exhibition.
Ama yakınları orada bulunanlara gösterinin böyle olduğunu söylüyormuş.
His girl was the first to break away from the crowd to search.
Kalabalıktan ilk ayrılan kız arkadaşı olmuş. Onu aramak için.
It looks like the 10 : 00 crowd is filtering in now.
Görünüşe göre saat 10 kalabalığı gelmeye başladı.
The after-school crowd is a big part of our business.
Okul sonrası kalabalık bizim işimizin büyük bir parçasıdır.
The people picked to fix the crisis were those who created it, the Robert Rubin crowd, the Goldman Sachs crowd.
Krizi düzeltmeleri için seçilen insanlar krizi yaratanların ta kendileri. Robert Rubin grubu, Goldman Sachs grubu.
- CROWD :
- CROWD :
- CROWD : [applauding]
- CROWD : [alkışlıyor]
All right, so this is a fun crowd.
Çok eğlenceli bir topluluksunuz.
Okay, so this is a fun crowd.
Çok keyifli bir topluluksunuz.
Crowd was a little dry.
Seyirci biraz sıkıcıydı.
- Good crowd tonight?
- Kalabalık iyi mi bu akşam?
While major Warren was captivating the crowd with tales of black dicks and white mouths...
Binbaşı Warren kalabalığı, siyah aletlerin beyaz ağızların olduğu hikâyelerle büyülerken birisi...
And the crowd goes crazy with anticipation.
Ve dinleyiciler kazananı görmek için çılgına dönüyor.
I reluctantly searched the crowd for my friend.
Gözlerim istemeden kabalıkta arkadaşımı aradı.
He would've wanted this crowd to live for Ruparel...
Bu kalabalığa o da şahit olmak isterdi.
The city of refuge for the bespectacled lumpenproles of the 50-plus crowd.
50 yaş üstü, gözlüklü, sınıf bilinci olmayan sığınmacılardan oluşan bir topluluk.
But this time, in Central Park, for a crowd of children and only a few feet off the ground.
Fakat bu sefer, çocuklar için Central Park'ta ve yerden yalnızca 4 metre yükseklikte.
( Crowd ) Do it!
Yap! Yap!
- Shit, same new crowd. - Yeah.
- Aynı hamam aynı tas.
The worst thing was this little girl in the crowd...
En kötüsü de kalabalığın içindeki küçük bir kızın durumuydu.
The raised fist indicates he's probably a member of the left-wing radical group The Crowd.
Havaya kaldırdığı yumruk, sol görüşlü radikal gurup olan The Crowd'un bir üyesi olduğunu gösteriyor.
The Crowd claims not to be responsible.
The Crowd bu olayda sorumluluk almıyor.
You know, the crowd loves that drama and tension. Yeah?
Bilirsin işte insanlar dramayı ve gerilimi seviyorlar.
And they announced to the crowd that this man...
Sonra da kalabalığa bu adamın...
And as he swung, I watched the crowd jeer at him.
Sallandırıldığı esnada kalabalığın onunla alay ettiğini gördüm.
And the crowd goes completely indifferent.
Tribünler çılgına dönmüş durumda!
I don't know, the crowd or... the fire or something.
Bilemiyorum, kalabalıktan ya da ateşten falan herhalde.
- Mm-hmm. - Very young crowd.
Genç bir kalabalık, 30'un üstünde olan yok.
I had an inkling it might play well in the suburban book club crowd, so I sent it to one.
Varoş kitap kulübü topluluklarında iyi tutacağına dair bir sezim vardı ve ben de birisine gönderdim.
And every time she'd finish a race, she'd lift her head and find her dad in the crowd with his thumbs-up.
Her yarışı bitirdiğinde başını kaldırır ve babasının başparmak kaldırışını kalabalık içinde bulurdu.
Perhaps they're developing it as a non-lethal form of crowd control.
Belki de ölümcül olmayan kitle kontrolü için geliştiriyorlardır.
Farewell, sweet Gina. - ( CROWD CHEERING )
Elveda sevgili Gina.
But under Monica's guidance, we realized the same technology could also be used to create a real-time, crowd-sourced map of an even worse segment of the population.
Fakat Monica'nın önderliğinde aynı teknolojinin gerçek zamanlı bir kalabalık haritası çıkarmada kullanabileceğini düşündük. Nüfusun daha kötü kesimi için.
( CROWD CHANTING IN NATIVE TONGUE )
( CROWD CHANTING IN NATIVE TONGUE )
I went out last night. With a crowd of my friends.
Dün akşam dışarı çıktım bir grup arkadaşımla.
This crowd isn't...
Bu topluluk, pek...
"Clown cheers crowd."
"Palyaçolar halkı neşelendirir."
President Nixon will soon be joining this raucous crowd.
Başkan Nixon, yakında bu gürültülü bir kalabalığa katılacak.
I'd hate to say the crowd was already a factor, but maybe they are.
Kalabalığın bir etkisi olduğunu söylemekten nefret ederim ama belki de öyledir.
~ CROWD SHOUTS ~ We seek self rule.
Otonomi istiyoruz.
~ Large crowd at the Bazaar this morning.
Pazarda bu sabah büyük bir kalabalık var.
~ CROWD SHOUTS ~ Jai Hind!
- Jai Hind! - Jai Hind!
I remember boos in the crowd.
Kalabalıktan gelen yuhalamaları hatırlıyorum.
The crowd had been silenced.
Kalabalık sessizleşmişti.
[all screaming ] [ crowd] We love Topshop!
TopShop'ı seviyoruz!
[crowd cheering ] [ man yelling in foreign language]
PHNOM PENH, KAMBOÇYA
- ( CROWD CHEERING )
Sol kroşe geldi!
Obviously, I stayed on after to watch the fight with Lennox Lewis and Frank Bruno, and, you know, to be there when the crowd was full and the sense of atmosphere was amazing.
Tabii ki kazandıktan sonra gitmedim... 1 Galibiyet - 0 Mağlubiyet Lennox Lewis ve Frank Bruno maçını izledim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]