English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Dining room

Dining room translate Turkish

1,330 parallel translation
Lilly's Farewell, played by some dusty dining room trio, when you're sitting there hungering for Mahler.
Mahler dinlemek için gelmişken dandik bir yemek salonu çalgı takımı Lilly'nin Vedası'nı çalıyor.
This is a special evening for good friends... so I have arranged a party in the dining room... to celebrate this wonderful evening of enchantment.
Bu gece iyi dostlar için özel bir gece. Bu güzel geceyi kutlamak için yemek salonunda bir parti organize ettim.
This was over a ten-year period for such offenses as not finishing all his food having an extra pair of socks in his cell, keeping an untidy cell smuggling food from the dining room, crumbs, in fact, for a pet lizard.
On yıldan fazla bir süredir ; yemeğin hepsini bitirmeme,... hücrede ekstra bir çift çorabı olma, hücreyi dağınık tutma,... yemek salonundan yemek kaçırma, ekmek kırıntısı dökme, kertenkele besleme gibi suçlara uygulanıyor.
And thus we proceed to the dining room, Admiral.
Ve şimdi de yemek salonuna geliyoruz Amiral.
The dining room is right across the way.
Yemek odası yolun karşısında.
- That's him, in the dining room.
- Orada, yemek odasında.
Her dining room alone has got to be worth 40 grand.
Onun yemek odası tek başına 40 bin dolar eder.
Come into the dining room.
Yemek odasına gel.
Last year a disgruntled servant left one on Maris's dining room chair.
Geçen yıl kızgın hizmetçinin biri yemek odasındaki koltuğa koymuş.
He deserves to have lunch in that private dining room, read in that fabled mahogany library.
Daha da güçleniyor. Her şeyden sonra, özel yemek salonunda yemeği ve efsanevi maun ağacından kitaplığında Wall Street Journal okumayı hak ediyor.
"Dogs mating on dining room table"?
Köpekler yemek masasında çiftleşiyor mu?
This used to be my private dining room.
Bu şey benim yemek odamı kullanıyor.
If you had checked the directory you'd have noticed that this is the Captain's private dining room.
Eğer geminin belgelerini kontrol etmiş olsaydın 125-Alfa, Güverte2 Kabininin Kaptanın yemek odası için dizayn edildiğini görürdün.
The dining room table spun in a counterclockwise direction?
Yemek masası saat yönünün tersine döndü mü?
Take them to the dining room.
Onları yemek odasına götür.
I thought you were in the dining room.
Senin restoran kısmında olduğunu sanıyordum.
Except it's no dining room.
Restoran kısmı yok tabi.
And would you gather the staff in the dining room at about 6 : 00?
6'da herkesi yemek odasında toplar mısın?
Yes, Mr. Seinfeld, but all gentlemen are required to wear jackets in the dining room.
Evet, Bay Seinfeld, ama bütün beyefendilerin yemek odasında ceket giymeleri gerekli.
The living room and dining rooms... with a lovely flow for entertaining.
Oturma odası ve yemek odası eğlencenin harika akışıyla....
I'm going into the dining room to have a conversation.
Sohbet etmek için yemek odasına gidiyorum.
Thomas Jefferson used the Green Room as a dining room.
Thomas Jefferson, Yeşil Odayı yemek odası olarak kullanıyordu.
I could still hear his music playing through the dining room.
Yemek odasında hâlâ babamın müziğini duya gibiydim.
Then we would have sat down under the brass lamp in the dining room.
Sonra pirinçten lambanın altında yemek odasında oturuyor olacağız.
Defecating... in the dining room.
Pislemiş... salona.
The doors are of the hangers in the dining room, ma'am.
Yemek salonundaki kapılar söküldü hanımefendi.
That button was labeled as found in the dining room.
O düğme yemek odasında bulundu.
Two bedrooms, dining room, kitchen, nook.
İki yatak odası, yemek odası, mutfak ve dinlenme köşesi.
I got time to show you the dining room.
Size yemek odasini gösterecek zamanim var.
Dining room seats 200.
200 kisilik yemek odasi.
Dining room. And this...
Yemek odası.
When I was down in your dining room, I noticed a Greek drama mask.
Yemek odanızdayken bir Yunan tiyatro maskesi gördüm.
Living room, dining room, two bedrooms, a den, a lovely view.
Oturma odası, yemek odası, iki yatak odası ve harika bir manzara.
What do you need with a dining room, butlers, dinner parties?
Yemek odasına, içki mahzenine yemek partilerine kimin ihtiyacı var?
Through the dining room.
Hemen yemek odasını geçince.
Here's the dining room.
Burası da yemek odası.
No Jews in the dining room.
Yemek salonuna Yahudiler giremez.
Your dining room is beautiful, Simone.
Yemek odan çok güzel, Simone.
And when you hear A dining room smash
Yemek odasında patırtı
♪ And when you hear A dining room smash
Yemek odasında patırtı
This is the dining room.
Burası yemek odası.
Excuse me, Sir Trevor, they're waiting for you in the dining room.
Affedersiniz Sör Trevor. Sızı yemek salonunda bekliyorlar.
Run around the dining room, and oversalt their food?
Yemek salonunda koşturup tabaklarındaki yemeklerini mi tuzlayacağımı?
Hey, let's do it on his dining room table.
Hadi yemek masasında yapalım.
She laughed in the dining room... at what a lousy waiter I was, and I was a lousy waiter.
Yemekhanede bana gülüyordu. En berbat garson kimdi? Ben en berbat garsondum.
Do you remember one night in the dining room there was this young naval officer and he was sitting near our table with two other officers?
Hatırlıyor musun, bir gece yemek odasında genç bir deniz subayı vardı. İki subayla beraber masamıza yakın oturuyordu.
I set dinner on the dining room side boardatsix.
Yemeği 6'da yemek odasına koyarım.
This is the state dining-room, where world leaders are entertained.
Burası dünya liderlerinin ağırlandığı, devlet yemek salonu.
- There are no TV's in the dining-room.
- Yemek salonunda televizyon yoktur.
So it's a sort of kitchen, breakfast, wining, dining, living, dying sort of room.
Biraz mutfak, biraz da kahvaltı, yemek, şarap, oturma, kalkma odası gibi bir şey.
First I want to move my bowl up on the dining-room table.
İlk olarak, kasemi yemek odasına taşımak istiyorum. İkincisi, artık köpek maması yok.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]