Don't even say it translate Turkish

Even if I keep denying it and say that I don't want to know... I can't just ignore it when I see it.

Bilmek istemesem de bunu gördüysem göz ardı edemem.

Even you don't say it out loud because you're worried if it will delay finding your mother, isn't it?

Olur da anneni daha geç bulursun diye bir şey demedin.

You don't even have to say it.

Söylemen gereksiz.

Don't even say it.

Sakın söyleme.

NO, I DON'T THINK, EVEN IF WHAT YOU SAY IS TRUE, I STILL DON'T THINK IT CAN BE SAID... TO BE ENOUGH JUSTIFICATION -

Hayır, söyledikleriniz doğru olsa bile..... bunun geçerli bir mazeret olduğunu düşünmüyorum.

And even now, you don't say it.

Şimdi bile, açıkça söylemiyorsun.

Even if it's true, don't say it.

Doğru bile olsa söyleme.

Yes, well, even if it is, don't say no right off.

Evet, öyle olsa bile hemen hayır deme.

I don't think you should say things like that, even if it's how you feel.

Yapma, George, denir mi hiç böyle şey.

It's a terrible weight, young comrades, for it's the weight of truth which exists, even if you don't say it.

Stalin'in zamandında gibi görevini dolduruor, korkunç bir yük, genç yoldaşlarım, çünkü var olan yük doğruluktur, onu söylemezsek bile,

Don't say that. Even if it's true, don't say that.

Ben de kötü hissediyorum ama kabul etmemiz lazım.

- Don't say it even.

- Lafını bile etmesene.

Won't you say you'll love me always... even if you don't mean it?

Beni hep seveceğini söyler misin?

Don't say it like you're chums. But he and I even had a drink together. Don't say it like you're chums.

- Onunla beraber içtin.

I know what you're really saying even when you don't say it.

Sen ağzını açmasan da ben aslında ne söyleyeceğini biliyorum.

I would have to... Don't even say it.

Sakın öyle söyleme.

He say, "I don't have it." I say, "Then keep your three others, even if they were very cheap."

O da "Elimde hiç yok" dedi. Ben de "Öyleyse diğerleri de kalsın, ne kadar ucuz olursa olsun" dedim.

Don't even say it as a joke.

Bunu şakasını bile yapma.

Doctor, it will rise even more if we don't hear what she has to say.

Bırakın kalsın.

You've all been a really terrific bunch of CITs, and we've had... All had a terrific summer, except for a few minor incidents that I don't wanna go into right now. But, through it all, we share things, and we become closer, and that even makes it harder to say goodbye, but I hope you've learned a lot of things,

Harika iş yaptınız ve müthiş bir yaz oldu....... şu anda konuşmak istemediğim bir iki ufak tefek şey haricinde ama her şeyin ötesinde bir şeyler paylaşıp yakınlaştık ve bu, veda etmeyi daha da zorlaştırıyor....... ama umarım bir iki şey öğrenmişsinizdir.

Over here, you don't say "the rain", you say "the raining", because it's even wetter!

Bizim burada yağana yağmur değil tufan deriz çünkü çok şiddetli olur.

There are even those who don't have a single lira here. But those who have, all know where to place them. Because of this, they will never say it is their fault if things start going wrong.

Burada, tek bir lirası bile olmayanlar var ama olanlar, nereye yatırması gerektiğini biliyorlar bu yüzden de, işler kötüye gitmeye başlarsa hiçbiri hatalı olduğunu düşünmeyecek.

So even if you don't really want to say it, you think you danced with my daughter Marie-Ange.

Demek gerçekten bunu söylemek istemeseniz de kızım Marie-Ange ile dans ettiğinizi düşünüyorsunuz.

Well, the Hindus around Bombay say, even though I don't know if it's true or not, that if you look a tiger straight in the eye

Bombay tarafındaki hindular diyor ki, Doğru mu değil mi bilmiyorum, Gözlerin kaplana benziyormuş.

Jack don't even say it.

Jack böyle söyleme.

Don't even say it.

Ben gidiyorum.

No need to say it don't even mention it

Söylemeye gerek yok anmak bile istemem

Julie Cooper could eventually become your step mother don't - even - say it Ryan Atwood

- Ryan Atwood.

Now, you should say something nice to her even if you don't mean it.

Şimdi, içten olmasa bile, ona güzel bir şeyler söylemelisin.

You don't even have to say it, man.

- Boşuna söyleme.

It's like you don't even care. Just do what I say, Angie!

- Sadece dediğimi yap Angie.

I mean I don't believe it and even if it's true what do we say?

İnanmıyorum diyorum. Hem doğru olsa bile, ne diyeceğiz?

The number of patients I'm treating for it is growing so fast I don't even wanna think about it.

Tedavim altındaki hastaların sayısı çok hızlı artıyor düşünmek bile istemiyorum.

Don't even say it.

Don't even say it.

Don't even say it.

Söyleme bile!

Don't even say it, Don!

Sakın söyleme, Don!

Yo, don't even say it, all right?

Hiç konuşma, olur mu?

The last time I talked to her I don't know, I was rushed I didn't say it, and I didn't even realize it.

Son konuşmamızda bilemiyorum, belki acelem vardı söylemedim. Söylemediğimin farkında bile değildim.

- Don't even say it, Peg.

- Sakın söyleme Peg!

You don't even want to say good-bye to it.

Ona bir türlü elveda demek istemezsin.

Don ´ t even say it.

Sakın söyleme.

- No, don't even say it!

- Hayır, sakın söyleme.

... all the way back there and it starts to rain, we might as well be sucking bug spray. Ooh, don't even say that!

... oraya geri dönerken yağmurlar başlayacak, böcek ilacıyla da öldürülebiliriz.

You have saved our necks so many times, I don't even want to think about it.

Bizi o kadar çok kurtardın ki sayısını ben bile şaşırdım.

You say they were such good friends, it's silly they don't even talk anymore.

Ama eskiden kanka olup şimdi konuşmamaları çok saçma.

I don't even wanna hear it or say it.

Ben bile duymak veya söylemek istemiyorum.

- Piper, don't even say it.

- Piper, sakın söyleme.

Yeah, you don't even have to say it.

Evet, sakın söyleme.

He probably thought don't even need to say it

Hiç söylemedi mi? Belki söylememesi gerektiğini düşündü.

Let me say it again. I don't deny his popularity, or even that he's a wonderful man.

Dinleyin, onun ne kadar sevildiğini ve harika biri olduğunu reddetmiyorum.

You don't even need to say it, Sheriff.

Söylemene gerek bile yok Şerif.