English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Easy peasy

Easy peasy translate Turkish

180 parallel translation
EASY PEASY JAPANESEY.
Armut piş ağzıma düş.
Easy peasy.
Çocuk oyuncağı..
- Easy peasy, rice and cheesy.
Hem de tereyağından kıl çeker gibi!
Easy Peasy, I could do this one in my sleep.
Benim için çocuk oyuncağı, uykumda bile yaparım.
Easy peasy.
Çocuk oyuncağı.
Easy peasy.
Kolaycana.
- feds go in, grab him up, easy peasy.
- Federaller mekana gitmiş, adamı yakalamışlar, çantada keklik.
Easy peasy. Oh, Transpo.
Çantada keklik.
Easy peasy.
Oldu da bitti.
Easy peasy.
Oldu bitti.
Easy peasy.
Çok basit.
- Easy peasy.
- Çocuk oyuncağı.
Easy peasy.
Çantada keklik.
Easy peasy.
- Dur biraz.
This morning, soft, firm, easy peasy.
Bu sabah, yumuşak, katı ve kolayca oldu.
- Easy peasy.
- Çocuk oyuncağıydı.
Easy peasy lemon squeezy!
Şip-şak halledeceksin!
"Easy peasy lemon squeezy".
"Şip-şak halledeceksin".
Easy peasy, no big deal.
Çocuk oyuncağı, basit bir şey.
Easy peasy, lemon squeezy.
Çocuk oyuncağı.
- Easy peasy.
- Kolay iş.
Easy peasy, extra cheesy.
Bu iş çocuk oyuncağı.
Easy, easy, peasy, little gee-gee.
Sakin ol oğlum, sakin ol.
- It's easy-peasy!
- Çok kolay be!
- Yeah, it's easy-peasy.
- Evet, bu çok kolay.
Easy peasy lemon squeezy!
- Ağır olun sizi limon posaları
We go in, make contact - Easy-peasy
İçeri dalarız, iletişim kurarız- - Kolay para.
It's boxes in the trucks. Easy-peasy. Hmm?
Kamyondaki kutular, çok basit.
Photo cell here, emitter here, easy-peasy.
Fotosel buraya, verici buraya, oldu bitti.
Come on. A little rat poison! Easy-peasy!
Bana biraz fare zehri verin, Gerisini hallederim.
Easy-peasy.
Kolay iş.
Get this guy in jail today, easy-peasy.
Tereyağından kıl çeker gibi bu herife hapsi boylatacağız.
Easy-peasy.
Çocuk oyuncağı.
Should be easy, peasy.
Çok kolay olması gerekir.
Easy-peasy, Japan-easy.
Bu iş çocuk oyuncağı.
Easy-peasy Japan-easy.
Çocuk oyuncağı.
I'll be in and out, easy-peasy.
Oraya hemencecik girip çıkacağım.
Easy peasy.
Şöyle böyle.
- Thanks, man. - Easy-peasy, huh?
- Sağol, adamım. - Kolay iş, ha?
Easy peasy.
Kolay iş.
I got it. Easy-peasy, Gary Sinise-y.
Çocuk oyuncağı-vari, Gary Sinise-y *.
Well, that's easy-peasy, sheriff. We were here all night,
Bütün gece buradaydık.
Easy-peasy. One.
Bir...
Easy-peasy.
Çocuk oyuncağı!
- And that's easy-peasy for you.
- Senin için çocuk oyuncağı.
Easy-peasy.
Çok basit.
That wasn't easy, that was a big fat piece of easy, peasy fucking lemon squeezy cake, given away free, with today's Easy Times.
Buna kolay denmez, bu, limonlu, çilekli, kayısılı, şeftalili koca bir kekti, pastaneden beleşe aldığımız bir kek.
Whatever you want to do, I'm just easy, peasy, japanesey.
Sen nasıl istersen, benim için taki-naki-japonaki.
Now that I've earned everyone's respect, it's easy-peasy.
Artık herkesin saygısını kazandığım için, çantada keklik.
Easy-peasy- - that's how it's done.
Çok kolay olacak
Pierre let me borrow his plane, so it was easy-peasy.
Pierre uçağını almama izin verdi yani çocuk oyuncağıydı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]