Eli translate Turkish
9,954 parallel translation
As if God Himself had filled your womb.
Rahminize Tanrı'nın eli değmiş gibi sanki.
The hand of but a girl.
Bir kızın eli gibi.
Maybe it's because I'm pumped up on whatever sm... legal drug dealers like Eli Lilly make money off nowadays.
Belki de bu günlerde paraya para demeyen Eli Lilly gibi yasal uyuşturucu satıcılarının etkisindeyimdir.
Had her hand on one of those 911 Red-Alert necklaces.
Bir eli o acil durum kolyelerindeydi.
I like that he didn't come empty-handed.
Eli boş gelmemesini sevdim.
D.C. power player with his hand in almost every government organization.
D.C.'de güçlü biri. Devlet içindeki neredeyse bütün örgütlerde eli var.
Eli Pope grew up an orphan on the mean streets of Detroit, but envisioned something more.
Eli Pope, bir yetim olarak Detroit sokaklarında büyüdü. Ama kendini çok geliştirdi.
Now a single father, Eli Pope sent Olivia to Surval Montreaux, an elite Swiss boarding school whose powerful alumni include 14 current world leaders and eight of the world's top billionaires.
Dul kalan baba Eli Pope Olivia'yı Surval Montreaux'ya gönderdi. ... elit bir yatılı okula. Ve bu okulun mezunları arasında 14 dünya lideri ve dünyadaki en zengin sekiz milyarder var.
Eli Pope embezzled millions from the Smithsonian payroll and now serves time in federal prison.
Eli Pope Smithsonian'dan milyonları zimmetine geçirdi. Ve şu an federal bir hapishanede yatıyor.
Well... You can hide buried treasure or a winning poker hand, but you can't hide the bloom of first love.
Gömülü define ya da pokerde kazanan eli saklayabilirsin ama ilk filizlenen aşkı saklayamazsın.
We're not leaving here empty handed.
Buradan eli boş ayrılmayacağız.
How could a mom do nothing?
Bir anne nasıl eli kolu bağlı oturabilir?
I beg your pardon, pastor, but the last I looked outside, it seems to be you that's been dealt the weak hand.
- Pardon papaz efendi ama en son dışarıya baktığımda, kötü eli gelen sizdiniz.
My wife's hand just disappeared into that busboy's pants.
Karımın eli şu kominin cebinde kayboldu.
Eli?
- Eli?
I didn't say I wouldn't leave, Eli.
Ayrılmayacağım demedim Eli.
I'm heading to the airport, Eli.
Havaalanına gidiyorum Eli.
- Eli, I have to take this.
- Eli buna bakmalıyım.
- Eli.
Eli.
- So, uh, let Eli and I talk, - Mm-hmm. and then when we're done, maybe you two can get together and have a conversation.
Ben ve Eli konuşalım, konuşmamız bitince de,... siz de bir araya gelip konuşursunuz, olmaz mı?
- Eli, it's a national campaign, and I need a national strategist.
- Eli, bu bir ulusal kampanya, benim ulusal bir stratejiste ihtiyacım var.
Eli, this is not about you.
Eli, bu seninle ilgili değil.
- And can you tell Eli
- Eli'ya söyler misin...
Um, I tried calling Eli, but he didn't answer.
Eli'ya ulaşmaya çalıştım ama cevap vermedi.
I... Um, where's Eli?
Eli nerede?
Eli's very good, but I have a more national presence.
Eli çok iyidir ama benim ondan daha çok ulusal varlığım mevcut.
- Eli cared.
- Eli önemsiyordu.
Eli, it's me. It's Alicia.
Eli, benim Alicia.
Eli, you're not answering your phone.
Eli, telefonuna cevap vermiyorsun.
Eli, I can hear your movie.
Eli, filmin sesini duyabiliyorum.
Eli.
Eli. Duydum.
Eli, this isn't healthy.
Eli, bu sağlıklı değil.
Eli.
- Eli.
Eli, I don't think I'll have a choice in this.
Eli, burada bir seçeneğim olduğunu sanmıyorum.
Eli Gold.
- Eli Gold.
No, I'm good with Eli.
Hayır Eli ile iyiyim.
What are you doing, Eli?
- Ne yapıyorsun Eli?
You're not getting that job, Eli.
- O işi almayacaksın Eli.
Sooner than you think, Eli.
Sandığından da yakın olacak Eli.
The dragon's hand swings ferociously, and the snake's tongue remains silent.
Ejderin eli vahşice salınır ve yılanın dili sessiz kalır.
A woman once sued mcdonald's for getting burned.
Zamanında bir kadın, eli yandığı için McDonald's'ı dava etmiş.
Kaio-sama's suckin'up to him this much...
Kaio-sama'nın eli ayağı titriyor.
The just hand of God was upon our brother and servant, John Howland, that night.
Geçen akşam Tanrı'nın eli, kardeşimiz ve hizmetçimiz John Howland'un üzerindeydi.
The just hand of God reached into the depths and pulled him from a certain death.
Tanrı'nın eli derinliklere ulaştı ve onu ölümden kurtardı. Neden olduğunu bilmiyoruz.
The just hand of God has also touched another, a proud and profane young man, Mr. Oakes.
Ayrıca, Tanrı'nın eli gururlu ve dine inanmayan genç bir adama, Bay Oakes'a da uzandı.
No, but we do have a few friends who could lend a hand.
Evet. Bize yardım eli uzatabilecek birkaç arkadaşımız var.
It was with this left hand that old brother Cain struck the blow that laid his brother low.
Ağabey Kabil'in kardeşine indirdiği sol eli gibi.
The right hand, friends - - the hand of love.
Sağ el kardeşlerim, sevginin eli.
Old brother left hand - - left hand hates a-fightin'.
Ağabeyin sol eli, sol el kavga etmeyi sevmiyor.
This bloody bastard's called Ramzan.
Bu eli kanlı şerefsizin ismi Ramzan.
But thanks. - Eli, wait.
- Eli, dur.