Get there translate Turkish
50,220 parallel translation
Carrie, just until I can get there.
Carrie. Sadece ben gelene kadar.
No boats go directly from Australia to New York, so it took me a long time to get there.
Avustralya'dan New York'a giden bir gemi yoktu,... o da beni buraya getirmek için aldı.
- I promise I'll tell you everything, but you need to stay away from her until I get there.
- Söz her şeyi anlatacağım. Ben gelene kadar ondan uzak dur.
I'll tell you about it when I get there.
Oraya geldiğim zaman detaylarıyla anlatırım.
Half of the money's gonna be ready for us when we get there.
Paranın yarısı bizim için hazır olacak Oraya vardığımızda.
I mean, look, when I get drunk, I get stupid and emotional and there's no logic to it.
Yani, bak, sarhoş olduğumda aptal ve duygusal oluyorum, ve bunun hiçbir mantığı yok.
What'd you get there?
- Bu ne böyle?
You've got a chopper, get you there in half hour.
Seni oraya yarım saate götürecek helikopterin var.
Gentlemen, that's enough! Get out there. Go on.
Beyler bu kadarı yeter! Sıradakini getirin
Get in there!
Gir içeri!
Hey, get away from there!
Hey, oradan uzak dur!
Don't worry, hilly, Your inheritance will still be there when we get back.
Tasalanma Hilly geri döndüğümüzde mirasın hâlâ yerli yerinde duruyor olacak.
I hardly think we'll get a friendly audience there.
Arkadaş canlısı bir dinleyici olacağını hiç sanmam.
We've been trying to get over there for the last 14 years.
On dört seneden beri oraya gitmeye çalışıyoruz.
Well, then I got to get up there.
- Öyleyse oraya ben çıkmalıyım.
You need to get over there, tell him to take it down.
Oraya gidip videoyu silmesini söylemen gerek.
Is there anything I can get for you?
Size getirebileceğim bir şey var mı?
Get the hell out of there!
Oradan uzaklaşın!
Franny, get back in there.
Franny, içeri gir.
Get her back in there.
İçeri götür onu.
I just need to get your clothes and mine and then I'll be right there, okay?
Eve gidip kıyafetlerimizi alacağım. Sonra geleceğim. Tamam mı?
I had to get over there.
Oraya gitmem gerekti.
Ma'am, there's something else we should get out into the open, just so we're all clear.
Efendim, açığa çıkarmamız gereken başka bir şey var. Kafamızda soru işaretleri kalmaması için.
Get him out of there. Warm him up.
Onu oradan çıkarın, ısıtın.
Get up there. Find out what the hell's happening.
Yukarı çıkın, neler olduğunu öğrenin.
As far as you know, is there a concerted effort to get me to withdraw my support for the nuclear agreement?
Bildiğiniz kadarıyla, uyumlu bir çaba var mı? Nükleer anlaşmaya olan desteğimi geri çekmemi mi sağlamak için?
He can make things happen, secure the evidence, get that guy in there arrested, the whole bunch of them.
O bir şeyleri halledebilir. Kanıtı güvene alır, oradaki adamı tutuklatır, bir çok şey yapabilir.
Uh, Teo, why don't you get the rest of the girls down there?
Teo, neden kızların geri kalanını aşağı götürmüyorsun?
Okay, as soon as imaging opens up, - we'll get him right in there.
Röntgen birimi açılır açılmaz oraya gideceğiz.
Plan "C" is you get too frisky in there, I turf you.
C planı, içeride işime fazla karışırsan seni dışarı atmak.
Take out the Secret Service agents and get in there.
Gizli Servis ajanlarını halledip gir içeri.
Carter, there's no way I can get my hands on that much cash in an hour.
Carter, bir saat içinde o kadar parayı bulamam.
You'll never get out of there alive.
Oradan canlı çıkamazsın asla.
You need to get out of there now.
Odadan hemen çıkman gerekiyor.
You'll never get out of there alive.
Oradan sağ çıkamazsın.
If I don't get this money to him, he's gonna sell that list to the terrorists, and there will be attacks all over this country.
Parayı ona götürmezsem listeyi teröristlere satacak. Böylece ülkenin her tarafında saldırılacak yapılacak.
Whoever has that phone, I'll get him myself, so there will be no more mistakes.
Telefon kimdeyse bizzat yakalayacağım. Böylece fazla hata yapıImaz.
Get out of there, Isaac.
Çık ordan, Isaac.
He planned this with Aisha. Get out of there, Isaac.
Aisha ile birlikte planladı.
How do we get out of there alive?
Ordan sağ salim nasıl çıkacağız?
There aren't that many people in this world who get a chance to make this kind of a difference.
Dünyada böyle bir şeyi başarabilecek bir farklılık yaratacak insanlar pek yok.
How do you get out of there?
Oradan nasıl çıkacaksınız?
Listen, I'm gonna come get you out of there, okay, as soon as...
Dinle, en kısa sürede seni almaya geliyorum.
You need to get out of there, now, Andy.
Oradan çıkmanız gerekiyor, Andy.
You need to get out of there now.
Oradan çıkmamız gerekiyor, hemen.
You should get out of there.
Oradan çıkman gerek.
We can get someone there in 20 minutes.
Yirmi dakika içinde birini oraya yollayabilirim.
Get choppers out there.
Helikopterleri oraya gönderin.
Yeah, well, I'll get her there.
Evet, şey, oraya getireceğim.
I was willing to give up everything to save Nicole, okay, but I went in there to get that list.
Nicole'u kurtarmak için her şeyi bırakmaya istekliydim tamam mı? Ama ben o listeyi almak için oraya girdim.
Sir, in the case we do get a signal, there is something we should consider.
Efendim, bu durumda bir sinyal alalım, Düşünmemiz gereken bir şey var.
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there's no way 389
there's nothing to see here 35
there's nothing here 275
there's nothing to it 48
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there's no way 389
there's nothing to see here 35
there's nothing here 275
there's nothing to it 48