English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / There is no need

There is no need translate Turkish

911 parallel translation
COD Y : There is no need for war.
Savaşa gerek yok.
"Everything is in perfect order, Your Imperial Highness There is no need for you to tire yourself with an inspection."
Her şey mükemmel bir şekilde ayarlanmış durumda ekselansları. Teftiş ile kendinizi yormanıza lüzum yoktur.
There is no need to worry about me, dear.
Beni dert etmene gerek yok, sevgilim.
There is no need, sir.
Buna gerek yok.
There is no need to worry.
Endişe edecek bir şey yok.
There is no need for alarm, no cause for alarm.
Paniğe gerek yok, paniğe gerek yok.
There is no need to light a fire for me, Kurt.
Benim için şömineyi yakmana gerek yok Kurt.
- There is no need to reconsider.
- Tekrar düşünmeye gerek yok.
But I see there is no need.
Ama görüyorum ki gereği yokmuş.
There is no need for you to stay, Mr Dawes.
Burada kalmanıza gerek yok, bay Dawes.
Take her away, Joseph, and when you are together... you will know there is no need for blood... not for him... not for that.
Onu uzaklara götür, Joseph. ve birlikte olduğunuzda kana ihtiyaç olmadığını göreceksin ne baban için ne de bunun için.
There is no need to resign just to make love.
Sevişmek için istifaya gerek yok.
There is no need for either of you to die.
İkinizden birinin ölmesinin gereği yok.
There is no need to sulk!
Somurtmanın manası yok!
Raina, there is no need to discuss this with Van Stratten.
Raina, bu konuları Van Stratten ile konuşmaya ne gerek var.
We are mourning because we think of our grief and loss, for truly there is no need to mourn on her behalf.
Yas tutuyoruz çünkü keder ve kaybımızı düşünüyoruz, fakat onun adına gerçekten yas tutmamıza gerek yok.
But God be thanked, there is no need of me.
Tanrı'ya şükür ki eksikliğim duyulmuyor.
Washizu, there is no need.
Buna gerek yok Washizu.
Now, Laura is upset and there is no need for it.
Şimdi, Laura tedirgin ve buna gerek yok.
My dear fellow, there is no need to panic.
Paniğe lüzum yok dostum.
There is no need for your shoes!
Ayakkabılarına gerek yok!
There is no need.
Gereği de yok.
Hell! There is no need to curse.
- Lanet olsun.
There is no need to resume your seats.
Oturmanız gerekmez.
- There is no need for you to do this.
- Bunu yapmak zorunda değilsin.
There is no need to be so formal
Bu kadar resmi olmanıza gerek yok.
There is no need to tell me.
Söylemenize gerek yok.
People of the world... there is no need to panic.
Dünya halkları, paniğe gerek yok.
There is no need to look for it.
Aramana gerek yok. İşte burda.
There is no need to worry.
Endişelenecek bir şey yok Anatol.
If you use it now, you will be shot down and there is no need for that.
Onu şimdi kullanırsan vurulacaksın ve bunun da hiç gereği yok.
And by the operation of the second cup draws him on the drawer when there is no need. Am I like such a fellow?
ikinci kadehi yuvarlayınca ortada birşey yokken meyhaneci çırağına kılıç çeken adamlara benziyorsun.
There is no need.
Gerek yok.
And if a doctor thinks a slight operation is necessary... there's no need to be afraid, is there?
Ve eğer bir doktor ufak bir ameliyatın gerektiğini düşünüyorsa... korkmanın da lüzumu yoktur, öyle değil mi?
- There's no need to say who he is.. or to speak of his brilliant record as a soldier and a statesman.
.. ve bir devlet adamı olarak parlak sicilinden söz etmeye gerek yok.
When this is over, there'll be no need for me to come again.
Bu iş bittiğinde, bir daha gelmeme gerek kalmayacak.
- No need to hurry things, is there?
- Aceleye gerek yok, öyle degil mi
There is no reason to fear it... because we do need the money.
Korkacak bir şey yok.
I don't ask you to say what isn't true, but... There's no need to mention to Mrs Baines that you met Julie. - Is it a secret?
Yalan söylemeni istemiyorum, ama Julie ile tanıştığından Bayan Baines'e bahsetmeye gerek yok.
That takes dough, for dough you need a job, and there are no jobs here.
Bunun için para, para içinse iş lazım ve burda iş miş yok.
There is no longer need for me, my son.
Artık bana ihtiyaç yok, oğlum.
There is no joke, and Sidney does need help.
Şaka değil ve Sidney'in yardıma ihtiyacı var.
Well, now, there no need for modesty, is there, gentlemen?
Yapmayın, tevazua gerek var mı, baylar?
No need telling you what's in the store for you at base, is there?
Üste başına neler geleceğini söylemek gereksiz, değil mi?
- ( Thunder ) - There's no need for us to split up, is there?
Ayrılmamız için bir neden yok, değil mi?
But we intellectuals, and I say we because I consider you such, must remain lucid to the bitter end. This life is so full of confusion already, that there's no need to add chaos to chaos.
Biz entelektüeller, biz diyorum çünkü sizi de öyle düşünüyorum, sonuna kadar aklımız başımızda olmalı... hayat zaten kargaşayla dolu, kaosa kaos katmamak gerek.
There's no need for Blakeley to go, is there, sir?
Blakeley'nin gitmesine gerek yok, değil mi efendim?
Adolescence is a time when people worry about things there's no need to worry about. Sixteen.
Yeni yetmelik insanların hiç endişe etmelerine gerek olmayan konuları kafalarına taktıkları dönemdir. 16!
Of course you know what it is... because you know everything that's going to happen before it happens... so there's really no need to ask you.
Tabii, sen ne olduğunu biliyorsun çünkü her şeyi önceden bilirsin.
This is merely the truth test, and there's no need to be alarmed.
Bu yalnızca doğruluk testi, telaşlanacak bir şey yok.
But now, there's no need to worry, is there?
Ama artık endişelenmemize gerek yok, değil mi dostum?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]