Gotta admit translate Turkish
559 parallel translation
Hey, 1 gotta admit though she's pretty as a picture. 1
Kız bence bir tablo kadar güzel.
Вut you gotta admit it's good and сlean fun
Temizlenmenin eğlenceli olduğunu kabul edeceksiniz
I gotta admit that I like a man that hates good and hard.
İyiyi ve zoru sevmeyen adamı severim.
I gotta admit, I was so scared, I couldn't fire my gun.
İtiraf etmeliyim ki çok korktum. Silahımı ateşleyemedim.
But you gotta admit, I tried.
- Ama kabul etmelisin, denedim.
You know... I gotta admit it, for the first time since I been in stir, them baby canaries, they make me feel good.
Yani... kabul etmem lazım ki bu yavru kanaryalar hapse düştüğümden beri ilk kez kendimi iyi hissetmemi sağladılar.
You gotta admit, I'm not one of the run-of-the-mill-type creeps that hang around this joint, right?
İtiraf etmelisin ki, buraya gelen ipi kopuklardan biri değilim, öyle değil mi?
Well, I gotta admit
Kabul etmeliyim ki
Well, you gotta admit, I bring you a lot of customers.
Sana çok müşteri getirdiğimi kabul etmelisin.
But I gotta admit, it'd be a lot easier moving your friend some place where they don't know him.
Fakat seni temin ederim, arkadaşının onu tanımayanların olduğu... bir yere taşınması çok daha iyi olacak.
Hey, I'm not trying to take anything away from you, but you gotta admit that this little guy backed you all the way.
Hey, Senden bir şey götürmeye çalışmıyorum, ama bu küçük adamın sana her türlü destek olduğunu itiraf etmen gerekiyor.
Not alone, I gotta admit.
Yalnız değildim, kabul etmeliyim ki.
Hey, hey, you gotta admit, he did deliver the basket.
Hey hey! Çocuğu duydunuz, sepeti teslim etti.
- You gotta admit it's funny.
- Komik olduğunu kabul et.
I gotta admit I'm one unlucky son of a bitch when it comes to banging up boats.
İtiraf etmeliyim ki iş kayık batırmaya geldiğinde çok şanslı bir namussuzum.
I gotta admit, for a New York desk guy, you got a lot of guts.
New York'lu bir "beyaz yaka" için cesursunuz.
You gotta admit, though, makes you feel alive, vital.
İtiraf et, yaşadığını hissettin.
You gotta admit, I sounded good there for a minute, eh?
Kabul et, bir dakika olsun inandırıcıydım, değil mi?
That was good shooting. I gotta admit that.
Kabul etmeliyim ki iyi atıştı.
You gotta admit, for an interim gig, this really wasn't bad.
Geçici bir iş için bunun fena olmadığını itiraf etmelisin.
I gotta admit, that's not the way they teach it at the seminary. He's out of there.
İlahiyat fakültesinde bunu bu şekilde öğretmiyorlar.
I'm a married man, but I gotta admit, I knew a few girls in my time.
Ama birkaç kız tanıdığımı da itiraf etmeliyim.
I gotta admit, this car is something else.
Kabul etmeliyim ki bu araba bir başka.
Well, you gotta admit... the look on that cop's face was worth it.
Polisin yüzündeki ifadenin buna değdiğini kabul etmelisin.
You gotta admit, fellas.
Kabul etmelisiniz baylar, adamlar çetin cevizdi.
I gotta admit my tennis is a little rusty, but polo...
Biliyorum, tenis de pek iyi değilim, ama polo...
You gotta admit, I'm a little better than a telegram.
Kabul etmelisin ki, ben bir telgraftan daha iyiyim.
You know, I gotta admit, these two boys know what they're doing.
Kabul etmem gerekir ki, bu iki çocuk ne yaptıklarını biliyorlar.
Gotta admit, pretty plush.
Bu olaya kim fırsat verdi. Sen bu konu hakkında ne düşüyorsun. - Herkesin.
Gotta admit, I'm impressed.
İtiraf edeyim. Etkilendim.
Sometimes you gotta admit he's a sweet personality.
Öyle matah bir satış elemanı değil.
But I gotta admit, I was a little surprised to see you in charge of this whole ship.
Ama itiraf etmeliyim ki bütün gemiden sorumlu olduğunu görmek beni biraz şaşırttı.
Come on, Charlie, you gotta admit she looks like she could fuck you right in half.
Hadi, Charlie. Kabul et, seni becererek ortadan ikiye yarabilirmiş gibi duruyor.
You gotta admit, you've lost a lot of weight.
Kabul etmelisin. Çok fazla kilo verdin.
Hang on, you gotta admit, that was a pretty good one, T.
Hadi, itiraf etmelisin ki, çok iyi lâftı, T.
- I gotta admit, it was a surprise.
- Bunun bir sürpriz olduğunu itiraf etmeliyim.
I gotta admit I can't put my foot on it right now.
Tahmin etmeliyim ki, bilemiyorum.
You've gotta admit that's weird ordnance for an amateur.
Bir amatörün kullanacağı kurşunlar değil.
I gotta admit, I'm a bit surprised.
Kabul etmeliyim ki, biraz şaşırdım.
- You gotta admit those are good reasons.
- Kabul etmelisin, bunlar güzel nedenler.
No, it's just that you gotta admit, John filth has a certain reality to it, a certain edge.
Hayır, yani sende kabul etmelisin, John pislik olayı biraz abartılı, bir sınırı olmalı.
Thank you for your initiative, but I gotta admit to you, I've never been much of a student. But you can brief my staff on that, you know.
Düşündüğün için teşekkürler ama kabul etmem gerek pek iyi bir öğrenci sayılmam ama bu konuda ekibime bilgi verebilirsin.
You gotta admit the kid's got balls.
Çocuğun cesaretini kabul etmelisin.
Tanya, you gotta admit.
İtiraf etmelisin, Tanya.
Financially, yeah, I gotta admit.
Aslında, doğru. Kabul etmeliyim.
But you gotta admit, we did have some fun.
Ama sen de kabul edersin ki, biraz eğlendik.
You gotta admit, you're well on your way to a complete and total recovery.
Ama kabul etmelisin ki tamamıyla iyileşme yolundasın.
I gotta admit, you may not be a complete idiot after all.
İtiraf edeyim, o kadar da salak.. .. olmayabilirsin.
But sex and cigarettes, man, you gotta admit. - That's one thing I'm really gonna miss, having a cigarette.
İtiraf etmeliyim ki dostum seks ve sigarayı özleyeceğim.
You gotta admit.
Kabul etmen geıefason günlerde bir sürü şanssızlık yaşadı.
I know you're not speaking to me but you gotta admit this train, this night pretty romantic.
Pek çok insanda ona ait. - Benim gibi. - Ne?
admit 17
admit it 794
admittedly 124
admit what 28
admit what you did 23
gotta 36
gotta go 759
gotta look this life 33
gotta run 81
gotta pee 25
admit it 794
admittedly 124
admit what 28
admit what you did 23
gotta 36
gotta go 759
gotta look this life 33
gotta run 81
gotta pee 25